The horizon stirs

31 9 18
                                    

''Chase.''Taeyong arkadaşını uzun bir zaman sonra görmenin vermiş olduğu sevinçle koşarak boynuna sarıldı.Bir zamanların tek dostu kendisini havaalanından almaya gelmişti.Arkadaşına koca bir sarılma verirken Chase boğulmanın vermiş olduğu rahatsızlıkta uzaklaşıp Taeyong'a baktı.

''Seni burada tekrar görmek ne hoş.''Taeyong duyduğu ile hafif bir şekilde gülümsedi.Bu ülke,bu şehir hoş bir yerdi ama burada durmamak için her şeyi yapardı.Severken nefret etmeyi öğrenmişti.Darlıyordu artık bu şehir kendini,gelmek istemiyordu.Kaçmak ve uzaklaşmak istiyordu.Yeni bir hayatı vardı ve buradaki ezik haline geri dönmek istemiyordu.

Ama kendini yine kaçamayacağı bu yerde bulmuştu.Gözleri hafif yaşlıyken eline bavulunu aldı ve çıkışa doğru yürümeye başladılar.Chase arabasını çok da uzak olmayan bir yere park ederken ikili fazla derin olmayan sohbetlere girmişti bile.Chase Taeyong'a,Taeyong Chase'e hayatlarında ne var ne yok diye basit bir soru sormuştu.İkisi de fazla yoğun oldukları için konuşma fırsatları olmuyordu.Konuşmasalar bile birbirlerinin en kadim dostu olduklarını biliyorlardı.

Taeyong akşam saatlerinde indiği için Chase onu yemek yemeye götürmüştü.Bir zamanlar favori mekanları olan dükkana girince ikisi de farklı hissetmişti.Sanki her şey farklı gibi geliyordu ama bir o yandan da alışılmış.Aynı şeyleri iki farklı hayatla yapmak onlar için bambaşkaydı.Aynı yerlerdeydi ama hayatları aynı yerde olan eski bedenleri gibi değildi.Son beş yılda her şey fazlasıyla değişmişti.

İyi bir değişimdi bu.Chase de Taeyong da iyi bir kız arkadaşa sahiplerdi.Chase bunu daha ileri götürmek isterken Taeyong ise bu durumda takılmayı daha çok seviyordu.Daha doğrusu içinde hala bitmek bilmeyen bir suçluluk duygusu vardı.

Bir yandan yemek yerlerken bir yandan da işten konuşuyorlardı.Taeyong burada bir hafta kalacaktı.Buradaki evini sattığı için Chase'in yanında kalacaktı.Aslında kalmak istemiyordu çünkü Chase kız arkadaşıyla yaşıyordu.Ama çok ısrar ettiği için bu bir haftayı dolu dolu geçireceklerdi.

İkili yemeklerini yedikten sonra eve geçtiler.Taeyong tekrar otelde kalabileceğini iletirken Chase ise kabul etmemişti.Chase yeni evini gösterme konusunda çok ısrarcıydı bu yüzden Taeyong'u evine götürmeyi kafasına koymuştu.

Chase kapıyı anahtarla açmaya çalışırken kapı kız arkadaşı tarafından açılmıştı.Kız başıyla ufak bir selam verdi Chase'in arkadaşına ardından da erkek arkadaşına sarıldı.Chase ikiliyi tanıştırırken kız çoktan Taeyong'u tanıdığını söyledi.

Taeyong hemen odaya kaçmanın ayıp olacağını düşünerek biraz onlarla oturup sohbet etti,Chase'in deliler gibi aşık olduğu kızın yaptığı kahveyi içti.Taeyong sohbetten daha çok ikiliyi izliyordu.Nedense bir buruk hissetmişti acaba kız arkadaşı yanında olmadığı için miydi?Hayır,kız arkadaşı aklına bile gelmiyordu.Şu an aklında olan tek kişi bu şehre gömdüğü kişiydi.

Saatin geç olmasıyla ikiliden izin isteyip onları yalnız bırakıp kendisi için ayrılan odasına gitti bavulunu alarak.Bavulu daha sonra boşaltırım diyerekten kendini direkt yatağın üstüne attı.Eskiden de burada yaşıyordu,eskiden de Chase ile beraberdi,eskiden de Chase'in evinde kalıyordu,eskiden de aynı mekanlarda yemek yiyorlardı.O zaman Taeyong'u bu kadar farklı hissettiren de neydi?Farklı mı hissediyordu yoksa huzursuz mu bilmiyordu.İçinde yoğun duygular yaşıyordu ve bu sadece içinde kalıyordu.Bilinci bunun ne olduğunu anlayacak düzeyde değildi.

Uyumanın daha iyi bir fikir olduğunu düşünüp başını yastığa gömdü.


Tüm geceyi uykusuz geçirirken evdekilerin de uyanmasıyla odasından dışarı çıktı.Chase bu saatte uyanmasına anlam veremezken sonra da bunun Taeyong olduğunu düşünerek önem vermedi.Kendisi zaten sabahın en erken saatlerinde kalkardı.Gereksiz soru sormayacaktı.

Lost | taeten |Where stories live. Discover now