-8-

801 102 193
                                    

Jungwon'lar bir gün sonra hastaneden taburcu olmuşlardı. Niki ve Sunoo ufak tefek eziklerle kurtulsa da Jungwon'un kolu dayak sırasında vücudunun altında kaldığı için kırılmıştı. Adamlar boyundan büyük işlere karışma demişti. Sonucu böyle olunca bu işe hiç bulaşmasa mı diye düşünmüştü ama işin aslı kendisine bunları yaptıran Jay'in daha fazlasını hak ettiğini düşünüyordu hâlâ.

Aldığı nefesi bırakıp, eve gidince ailesine nasıl hesap vereceğini düşünmeye başlamıştı. Yolda birkaç tanıdık arkadaşlarını görmüşlerdi. Daha bir gün önce iyilerken onları o halde görmeyi beklemiyorlardı. Neden bu halde olduklarını sorunca Jungwon bu haftanın kendisi için oldukça iğrenç geçtiğinden bahsetmişti. Jay'le yaşadıkları, üstüne ailesinin boşanma meselesi ve daha iki üç gün önce öğrendiği babasının annesini aldatma olayı... Evet, anne babası bu yüzden ayrılıyordu. Kendisine anlaşamıyoruz diye bir yalan uydurmuşlardı. Jay'le sinemaya gittikleri gün eve dönünce öğrenmişti bunları. Hırsını çıkaracak yer arıyordu ki, Jay'in yaptıkları aklına gelmişti. O da çareyi aynı zorbalığı yaparak bulacağını zannediyordu. Ki yapmıştı da. Bu düşüncesinin onu bu hâle getireceğini nerden bilecekti.

Arkadaşları geçmiş olsun dileyerek yanlarından ayrıldılar. Havanın soğumasından şikayet eden Sunoo, Jungwon'a dönmüştü.

"Kabanını niye giymedin hastaneden çıkınca? Baksana hava buz gibi. Üşüteceksin."

Ardından Jungwon'un kabanını hafifçe kolundan çekerek üzerine attı.

"Teşekkür ederim Sunoo."

Evlerine doğru giderlerken güneş yerini karanlığa bırakmaya başlamıştı bile.

********

Jungwon her ne kadar raporlu olsa da okula gitmeyi istiyordu. Jay'den sorulacak bir hesabı vardı hâlâ. Onun yüzünden kolunu kırmıştı ve bunun acısını çıkarmak istiyordu. İşin kötüsü Jay hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Ama okuldan yardımcı olacağını düşündüğü bir arkadaşı vardı. Bu düşünceyle ona mesaj attı.

                          *********

jungwonie: yeonjun hyung selam.
ben birinci sınıflardan jungwon.
hatırladın mı beni?

iamyeonjun: evet hatırladım.
naber ufaklık?

jungwonie: iyi hyung. da benim sana
bir işim düştü ya. sen bu jay denen
çocuktan haz etmiyordun pek benim
gibi değil mi?

iamyeonjun: ah, evet.
birkaç tatsız şey yaşadığımız için pek
sevdiğim söylenemez kendilerini.
ne için sormuştun ki?

jungwonie: açıkçası ben de bu
tarz bir olay yaşadım onunla. hatta
onun yüzünden kolum bile kırıldı.
o yüzden onu zayıf bir yerinden
vurmak istiyorum. hakkında bildiğin
bir şey var mı?

iamyeonjun: anlıyorum. ama
üzgünüm, şu an aklıma gelen bir şey
yok. yardımcı olamadığım için
üzgünüm. :(

jungwonie: sıkıntı yok hyung,
teşekkürler. iyi günler sana.

iamyeonjun: bir saniye bir saniye.
şimdi geldi aklıma. bu iki sene önce
gay ithamıyla linç yemişti ki kendisi
gördüğüm en düz insanlardan biri.

jungwonie: gay ithamıyla derken?

iamyeonjun: şimdi bunun çok yakın
bir erkek arkadaşı vardı. baya
yakınlardı. tabii jay'in o zamanlar
da arası bozuk olduğu kişiler vardı.
onlar da yönelimini bildikleri ve jay
gay ithamı yemekten nefret ettiği için
arkadaşıyla sevgili ve gay olduğuna
dair iftira atmışlardı. okuldaki
insanlar da hani gay lafından
tiksiniyordun, yalan mı söyledin
deyip linçlemişlerdi. jay hem bu
yüzden hem de gay ithamı yediği için
oldukça sinirlenmişti o aralar. sonra
bu mesele unutuldu gitti. başka
hatırladığım bir şey yok.

you look like mafia | jaywonWhere stories live. Discover now