-13-

844 98 240
                                    

Jungwon'un beklediği gün gelmişti. Bugün annesi ile babası boşanıyorlardı. Zaten hastalık yüzünden bütünüyle bitik durumda olan bedeni bugün bu zorluğun da yükünü taşımak zorundaydı. İyi olan şey şuydu ki doktora kontrole gittiği zaman kolu düşündüğünden de çabuk iyileştiği için alçıyı çıkarmışlardı. Ayaklarını sürüye sürüye yataktan kalktı Jungwon. Yüzünü yıkadıktan sonra ilk hedefi mutfak olmuştu. Çünkü annesi sabahtan beri kahvaltıya gelmesi için başında bağırıp duruyordu. Kahvaltı masasına oturup arkadaşlarına mesaj atacakken okunmamış bir mesajı olduğunu gördü.

- 1 okunmamış mesaj:

parkjay: bücür bugün müsait misin?
unutma bana sözün vardı. çalışmaya
başlamamız lazım. sınavlar yakın.

Jungwon, Jay'in yazdığı şeyle yüzünü buruşturdu. Önceden kendisine cüce diye seslenmesi hoşuna gitmiyordu zaten, şimdi de bücür demesi sinirini bozmuştu.

jungwonie: cüce bitti şimdi de
bücür mü oldum jay? bu lafları
sevmiyorum. 😤

parkjay: sevmediğini bilmiyordum
üzgünüm. :/ ama sen de bana
istediğim şekilde hitap etmiyorsun
jungwon.

jungwonie: istediğim şekilde
derken?

parkjay: hani aramızda iki yaş
var ya? ve sen sunghoon'lara hyung
diyorsun ya ondan bahsediyorum.
bana da hyung demeni istiyorum.
niye jay diye hitap ediyorsun?

jungwonie: senle ilk konuşmamızda
jay diye hitap edince öyle kaldı
ağzımda. hem ben sana hyung
diyemem ya. yüzünde hiç bir hyung
tipi yok.

parkjay: ne yani bir hyung gibi
görünmüyor muyum dışarıdan
bakınca?

jungwonie: açıkçası benim
gözümden öyle. ama merak etme
seni kırmayacağım hyung.

parkjay: hyung?

jungwonie: evet, hyung.

parkjay: yani bana hyung demeyi
kabul ediyorsun?

jungwonie: istersen vazgeçeyim
hyung?

parkjay: yok aman aman. sevdim
bu şekil seslenmeni bana. ayrıca
geliyorsun değil mi?

Jungwon, Jay'in attığı son mesaja baktı bir süre. Kafası yeterince bozuktu. Duruşma öncesi Jay'le buluşup biraz kafa dağıtmak iyi gelebilirdi. Hem söz de vermişti beraber çalışacaklarına dair.

jungwonie: bir saat sonra görüşürüz
o zaman. da nerede buluşacağız?

parkjay: şimdi atacağım konumda
buluşuruz.
*konum*

jungwonie: tamamdır hyung.

Jungwon arkadaşlarına mesaj atma işini sonraya erteleyip kahvaltısına odaklandı. Bir an önce hazırlansa iyi olurdu. Kahvaltısını bitirdikten sonra üzerine birkaç bir şey geçirip kendini dışarıya attı. Annesine nereye gittiğine dair bir açıklama yapmak istemiyordu. Jay'in verdiği adrese giderken ister istemez heyecanlanıyordu. Sevgilisi olduğunu bildiği halde onunla baş başa vakit geçirecek olmak bile çok hoştu. Üstelik bunu Jay istemişti. Jungwon, Jay'in hiçbir zaman kendisini sevmeyeceğini biliyordu ama gönül söz dinlemediğinden ondan hoşlanmayı da bırakamıyordu. Kalbinin üzerinde kocaman bir yük vardı sanki. Her geçen gün ağırlaşan ve nefes alamamasını sağlayan. Aklındaki düşünceleri uzaklaştırıp kafenin içerisine adımladı. Arka fonda klasik müzik çalarken gözleri Jay'i aradı. Sanki onu aradığından haberdar gibi elini sallamıştı Jay de. Jungwon yavaşça masaya ilerleyip, Jay'in karşısındaki sandalyeye oturdu.

you look like mafia | jaywonWhere stories live. Discover now