- 12

154 26 0
                                    

"Mark"

"Bana Mark demeni sevmiyorum. Haechan"

Donghyuck, şaşkın ve anlamaz bir biçimde baktı Mark'ın yüzüne ne demek istiyordu ki?

"Peki bana sana nasıl hitap etmemi istediğini söyle o zaman"

Diye bildiğin de Mark ufak bir gülümseme ile cevap verdi

"Mork"

Dünya bir an durmuştu sanki Donghyuck için. O'da herşeyi hatırlıyordu.. her zerresi ne kadar hemde

"Sana bunu diyemem, üzgünüm"

Mark'ın yüzündeki gülümseme gitmiş yerine bomboş bakan bir yüz ifadesi gelmişti, ne?

"Neden?"
Diyebildi sadece o an

Donghyuck'un gözleri dolmuştu, istemiyordu. Sadece istemediğini söyleyebiliyor ve pıt evet, bir göz yaşı düştü gözlerinden

"Üzgünüm, ama buraya sadece ne bilmek istediğini ve sorularına cevap vermek için geldim"

Mark Donghyuck'un göz yaşına dayanamayıp, elinin tersiyle sildi. Sevdiceği ağlasın istemiyordu.
Mark yanıt verdi;

"Peki tamam, o zaman neredeydin Haechan? Seni aradım bunu biliyorsun! Ve dönmedim asla ama asla!"

Donghyuck ona anlatmak için hazırdı öyle ki unutursa diye bir kağıda bile yazmıştı konuşmayı.

"O kamyon dan sonra hastaneye kaldırıldım evet, öldüğüm söylendi ama komadaydım sadece. Uyandığımda etrafımda kimse yoktu. En azından seni bekliyordum orda."

"Ama-"

"Sözümü keseceksen hiç konuşmayalım Mark"

Mark sessiz kalınca Donghyuck cevabın evet olduğunu anlamışcasına devam etti konuşmasına.

"Sonra ayağa kalktım o bile zordu, şaka gibi. Küçüktüm pek birşey hatırlamasam da yürüdüm boş koridorda. En son lavobaya gitmem gerektiğini fark ettim bir lavabo buldum ve girdim, içeride bir abla vardı yerleri siliyordu. Beni görünce eğildi ve 'Birazdan çıkacağım bana birkaç dakika verir misin' dediğinde dediğini yapıp kapının önünde bekledim. İşini bitirip çıktığında bana şimdi girebileceğimi söyledi, onu gidecekken tuttum ve 'Ben neden buradayım?' diye sordum. Bende tarihi bilmiyordum ya. Bana baktı 'Hangi bölümden çıktığını biliyor musun? Beni oraya götür ki sana yardımcı olayım' dediğinde onu çekiştirerek uyandığım oda ya götürdüm. Etrafa bakıyordu anlamıştı komadan yeni uyandığımı. Bana 'Ailen nerde?' diye sorduğunda boş boş durdum, en son 'Kalıcak yerim yok, yardım eder misiniz' dediğimde tüm herşeyi anlamıştı. Akıllı bir kadın kendisi gerçekten. Beni bir odaya götürdü. Genellikle çalışan hademe'ler yorulduğu zaman dinlenmek için oraya gelirmiş. 'Şimdilik burda uyu olur mu? Sabah yanına tekrar geleceğim' dediğinde başımı salladım. Günler öyle geçti gelen gidenim yoktu, benim de hastaneden çıktığım yoktu. Orası evim gibi olmuştu, odam bile vardı her sabah o abla bana yemek getiriyor ve diğer öğünlerde de yanıma gelip beni yemekhane'ye götürüyor du. Öyle bende yardım ediyordum, okul da okuyordum. Hastane de olan nerdeyse herkes bana yardım ederdi. Ailem di onlar. Okul sonrası ödev ve diğer vesaire şeyleri halletigim zaman onlara yardım etmeye çalışırdım. Şimdi bende tıp okuyorum. Yani sen yokken böyleydi işte."

Mark olanları ağzı açık izlemişti, sevdiceğine neler olmuştu. Hayatı ne kadar zordu kim bilir? Özellikle başta bir çocuktu o..

Mark düşünceleri atıp sevdiceğine sarıldı. Donghyuck biraz düşündü fakat en son o'da sarıldı ilk aşkına. Kokusunu özlemişti.

- Everything is wrong but it's alright //Markhyuck//Where stories live. Discover now