NE OYNAYALIM

10 0 0
                                    

"Kız berro ne bu hal kimi dövdün gene saç baş dağılmış."

"O Kerem zibidisini tabi ki bi de yancısı Yunus primatı vardı bir iki de ona geçirmiş olabilirim. " Hırsımı alamasam da onların yaşadığı şaşkınlık şuan yüzümdeki sırıtmayı hak ediyordu.

Bizim apartmanın demir kapısına gelince anahtarımın yine yanımda olmadığını fark ettim, tabi bunu fark etmem  için çantamın içinde geçirilmiş yarım saat geçirmem gerekmişti. Zilin bozuk olmasa dert değildi de anneme o kapıyı açtırmak için yine üç mahalle öteye ulaşacak bir ses çıkarmam gerekiyordu. Neden mi annemin anca uyanmış ve sabah periyodu olan ses sistemi ile aşk yaşıyordur da ondan. 

Her sabah istisnasız yataktan kalkmadan telefonunu ses sistemine bağlayıp o günkü moduna uygun müzikle resmen yataktan zıplayarak uyanır. İçinde ki yaşam enerjisi insanı kusturma evresine getirmese sorun yokta benim bünyeme çok ağır. 

Neyse derin bir nefes çek kızım içine...

Anneeeee!

Anneeeeeee!

Annen evde değil kızım sabah apar topar kardeşinin okuluna gitti. Hala gelmedi. Anahtarın yok herhalde kapıyı açıyorum bize gel.

Bahriye teyze bizim ninemiz,  anneannemiz, babaannemiz, hala, teyze, komşu annemiz. İhtiyaç anında kim olmasını istersek o. Allah başımızdan eksik etmesin de adı ev sahibi iken ev sahibi olma dışında herkes olan eli öpülesi insan.

Sağa sola merdivenleri çıkıp komşu annemin evine girdim evet bu gün komşu anne kontenjanından faydalanıyorum, malum annesizim geçici de olsa yani. Çok şükür.  

Sağdaki eski ayakkabılıktan ev terliklerimi alıp hemen yanına çantamı koyup solda duran tuvaletin yanındaki kapısı açık lavabo da ellerimi yıkadım yüzüme su çarpıp saçlarımı düzelttim. Bahriye teyze sevmez öyle paspallıkları.

Çantamın ön cebinden şarj aletini ve telefonumu alıp hemen oturma odasındaki prize taktım ve açma düğmesine basarak açılmasını bekledim. Dandik telefonun sabah 100 de 100 şarjla çıkmama rağmen kendi kendine tüm bataryayı boşalttığı iğrenç günlerden birindeyim çünkü.

Telefon açıldığında ekrana üst üste bildirimler düşmeye başladı. Cevapsız 6 arama 2 mesaj.

Yabancı numaralardan arandığımı görünce hemen mesajlara baktım önce belki annemin telefonuna da bir şey olmuştur mesajı atan annemdir diye düşünerek.

Mesajlardan biri kardeşimin öğretmeni olduğunu söyleyen kişiden geliyordu. Hastane de olduklarını anneme ulaşamadıklarını bildirmişler numarayı da kardeşimden almışlar. evet bu numaradan 4 kere aranmışım. Diğer numara ise kardeşimin okuldan arkadaşı Açelya idi. mesajda Berrak abla Onur nasıl diye sormuştu.

Anneme aradım ulaşamadım. Tam kardeşimin öğretmenini arayıp bilgi alayım diye arayacakken kapı çaldı, Bahriye teyzenin kapıyı açtığını duydum ama polis lafını duyunca birden elim ayağım buz kesti. İçime çöken endişe ile nefesimi tutmuş beklerken Bahriye teyzenin kapının eşiğinde durup gözleri yaşlı bana baktığını gördüm. En son hatırladığım da bu oldu zaten.

Annem sabah kardeşimin okulundan acilen çağrılınca aceleyle giderken kaza geçirmişti. Kardeşime ne oldu hala muamma  annemden de net bilgi alamamıştık. Bahriye teyzeyle birlikte alel acele evden çıkıp polislerle birlikte annemin yattığı hastaneye geldik. Hala ameliyatta olduğu söylenen annemden henüz güzel bir haber yokken kardeşimin nerede olduğunu ise Allah bilir. 

Telefonumun yine şarjı yoktu hemen bir priz bulup taktım. tekrar açıp son aramalara geldim ve öğretmenini aradım. Gülseren Hanımmış, sınıf öğretmenleriymiş, Kardeşimin sabah arkadaşlarıyla şakalaşırken merdivenden düştüğünü hala hastane de olduklarını ciddi bir kafa tramvası yaşadığını anneme hala ulaşamadıklarını söyledi kadın bir çırpıda...

O andan sonrası yoktu bende tekrar bir bayılma yaşamışım. Kendime geldiğim anda ilk sorduğum annem çıktımı ikincisi Onur nerde?  Okula en yakın hastane bu hastaneydi muhtemelen buradaydı. Hemen danışmaya inip kardeşimin sabah okuldan geldiğini nerede bulacağımı sordum, görevli iki kat üstte beyin cerrahi servisinde olduğunu söyledi. Tek nefeste merdivenleri tırmanmış ve kardeşimin odasının önünde bekleyen kadın ve erkeğe dikkatle baktım. Gülseren Hocaydı biri beni görünce yanıma gelip sımsıkı sarıldı. 3 Saattir hastanedeymişler. O arada yanında duran adam beni inceliyordu uzun uzun, arkadaki sandalyede kardeşim yaşlarında bir çocuk oturuyordu yüzü gözü ağlamaktan şişmiş. Yanına gidip oturdum elini tutup sıktım. Biliyordum ki istemeden olan bir kazaydı. Onur hiç de sakin bir çocuk değildi. Enerjisini annemden aldığı muhakkaktı, buna babasızlığın verdiği isyankar ergenliğine ekleyince ele avuca sığması mümkün değildi. Aramızda 4 yaş vardı boyu beni geçse de gören onu adam yerine koysa da o bir tarafı 50 yaşına bile gelse 6 yaşında kalmaya devam edecek o çocuktu ki henüz sadece 12 yaşındaydı. 

Ben içine düştüğüm derin yalnızlık ve korku bataklığında debelenirken Gülseren hocanın annemi sorduğu hatta biraz da sitem ettiğini duydum neden gelmediğini sorguluyordu. Yanaklarımdan birbiri ardına dökülmeye başlayan yaşlar ve bedeni mi saran titreme ile ciddi bir şoka girmiştim sanırım. Hemşireler yanıma gelmiş kollarımdan tutarak içerdeki sedyeye taşımışlardı. Biri tansiyonumu ölçerken diğeri damar yolu açmış serum takmıştı bile. Gülseren hoca üzgün gözlerle kapının eşiğinden bakarken tek nefeste annem ameliyatta dedim içime kaçan nefesin son kırıntılarıyla. 

Arkadan gelen Kaya amcayı görünce annemden haber geldiğini anladım umutla baktığım gözlerin içi kıpkırmızıydı.

Biliyordum ki artık hem annesiz hem de babasızdım..




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 02, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ESKİ SANDIKTAN ÇIKAN YENİ HİKAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin