ZK | 9

391 22 43
                                    


ZIT KUTUPLAR : 9.Bölüm


Korhan Duman'ın Anlatımıyla ;

Gözlerim kolumdaki saate kayarken son 5 dakikamın kaldığını farkedip adımlarımı hızlandırdım.

Kumru'ya verdiğim sözleri ömrü hayatım boyunca ilk kez tutmamış ; Kaan'ın beni çağırdığı fabrikaya gelmiştim.

Belki bana kızacak, belki benimle günlerce konuşmayacak, belki de bir daha bana eskisi gibi güvenmeyecekti fakat bunlar umrumda değildi. Umrumda olan tek şey, onun mutluluğuydu.

Fabrikanın eski, paslanmış kapısını araladım ve içeri girdim. Loş bir ışık hakimdi etrafa. Gözlerimle çevremi kontrol ederken, "Korhan Duman!" diye yankı yaptı Kaan'ın sesi, boş fabrikada. "Gelmişsin!"

Bakışlarımın odağı sesin geldiği yön olduğunda, Kaanla kesişti gözlerimiz. "Seni dövme fırsatını kaçırmak istemedim," dedim alaylı bir tınıyla.

Güldü. "Kimin kimi döveceği belli olmaz, Korhan." derken benden tarafa doğru adımlamaya başladı. "Bugün seni tarihten sileceğim."

"Büyük konuşuyorsun Kaan," derken ben de ona adımladım, ellerim cebimde. "Sana o laflarını tek tek yediririm."

"Gece sonunda dayanacak gücün kalırsa ya da hâlâ hayatta olursan, belki bir ihtimal." dedi dudaklarını büzerek.

Ellerimi cebimden çıkarıp kollarımı iki yana açtım. "Yap hadi ne yapacaksan," dedim sabırsızlıkla. "Dövecek misin? Döv. Öldürecek misin? Öldür. Senin laf ebeliğini dinlemeye gelmedim!"

Dudaklarının kenarı alayla kıvrıldı. "Gerçekten seni döveceğimi mi sandın?" diye sordu, tam önümde dururken. Sorgularcasına yüzüne baktığımda elini omzuma koydu. "Sence ben ellerimi senin o kirli kanına bular mıyım?"

Hiçbir şey anlamıyor, öylece aval aval yüzüne bakmakla yetiniyordum. Madem öyle bir niyeti yoktu, beni niye buraya çağırmıştı?

Sorularıma yanıt alamadan parmaklarını dudaklarına götürdü ve güçlü bir ıslık çaldı. Saniyeler içerisinde arkamda kalan fabrika kapısı sertçe açıldı. Omzumun üzerinden geriye doğru baktığımda, Kaan'ın it sürüsünü görmeyi beklemiyordum.

En başı Koray çekiyordu. Onun hemen arkasından Hakan.. Peşinden gelen Arda, Sinan ve son olarak içeri giren Serkan.

"Sürprizimi beğendin mi, Korhan?" diye sordu Kaan. "Nasıl, hoşuna gitti mi?"

"Hani teke tekti lan?" diyebildim, dişlerimin arasından. Kaan'ın lafına en başından inanmamam gerekiyordu.

"Benim sözümle kuyuya inersen olacağı bu olur," dedi ve arkamdaki kalabalığa çevirdi bakışlarını. "Çok fazla hırpalamayın. Bana canlı lazım."

"Ben seni bir hırpalarım, üç gün kendine gelemezsin, şerefsiz!" diyerek Kaan'ın yakasına yapıştım ve kafamı, burnuna gömdüm. Sendelenerek yere düştüğünde burnunu tuttu sızlanarak.

"Ne duruyorsunuz lan orada öyle?!" diye bağırdı itlerine, burnunun acısıyla. "Bir şey yapsanıza!"

Kollarıma uzanıp beni geriye çekmeye çalışan ilk kişi, Hakan oldu. Beni zapt etmeye çalışırken dirseğimi karnına geçirip ona çevirdim vücudumu. Karşı karşıya kaldığımızda, "O elini dirseğinden kırarım lan senin!" diye gürleyerek karnına attığım tekmeyle yere düşmesine sebep oldum.

Hemen peşinden gelen Arda, yüzüme doğru bir yumruk savurduğunda başım sağ tarafa düştü. Yediğim yumruk darbesi öfkemi tavan yaparken hemen kendime gelip iadei ziyaret yaparak attığı yumruğu ona geri yolladım. Dengesini kaybettiğinde yumruklarımın ardı arkası kesilmedi, devam ettim hırpalamaya.

ZIT KUTUPLAR Where stories live. Discover now