Özel Bölüm

3.6K 506 207
                                    

Merhabaa! Öykü ve Yağız'ı çok özlediğim günlerde yazdığım kısa bir bölüm vardı. Sizlerle de paylaşmak istedim. Bu kitabı yazalı neredeyse iki yıl olacak ama kalbimde öyle büyük bir yer edinmiş ki bir okurun heyecanıyla sık sık kitabı karıştırırken buluyorum kendimi. Umuyorum ki karakterler herkes tarafından sevgiyle hatırlanıyordur  ♥️

Kitabı tüm kitap mağazaları ve sitelerinde bulabileceğinizi hatırlatıp sizi özel bölümle baş başa bırakıyorum

Kitabı tüm kitap mağazaları ve sitelerinde bulabileceğinizi hatırlatıp sizi özel bölümle baş başa bırakıyorum ✨

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Bazılarının yüreğe iyi gelen bir  yanı vardı, armağan gibiydiler..."

💫

Az önce son satırını okuduğum kitabın kapağını kapatıp kucağıma bırakırken avuçlarımda tonlarca hayal kırıklığı birikmişti. Her satırda kitaptaki küçük kızın yalnızlığının, çaresizliğinin, sevgiye olan ihtiyacının acısını onunla birlikte çekmiştim. Bütün gece boyunca.

Sıla kitabı seveceğimi söyleyerek masama bıraktığında okumayı beklediğim hikâye bu değildi. Bu kadar yabancı bir hayatı okurken bunca ortak nokta bulmayı beklemiyordum. Öyle etkilenmiştim ki. Her satırdan, satırların arasına gizlenen hislerden, o hislerin bana bu kadar tanıdık olmasından... Öyle etkilenmiştim ki uzun süredir beni rahat bırakan bir yalnızlık hissi kalbimin üzerine çörekleniyordu. O kara, güçlü his beni yakaladı, ele geçirdi ve gözyaşlarım yanaklarıma düşerken sadece bir an için yenildiğimi hissettim.

Yine.

Penceresiz, karanlık bir odada cezasının bitmesini bekleyen küçük Öykü'yü hatırladım. Annesinin onu hiç umursamadığını kabullenemeyen, sadece unutulduğu için bütün gün o karanlık odada birinin onu bulmasını, oradan çıkarmasını bekleyen Öykü'yü. Her seferinde umutları yıkılan, her seferinde babasının adını anarak hıçkıran Öykü'yü.

Gözyaşlarımın yanaklarıma düşmesini umursamadım. Ağlamak güzeldi. İçimde biriken tüm o kederi söküp atabilmenin değerini biliyordum. Seneler boyunca gözyaşlarımı kalbimdeki bir kavanozun içinde biriktirmiştim. Kavanoz artık dayanamayacağı noktaya gelip çatladığından beri gözyaşlarımın gidecek başka bir yeri yoktu. Kirpiklerimin arasından süzülüp yanaklarıma düşmekte hiçbir sakınca görmüyorlardı.

Fakat bu kez kendimi rahatlamış hissetmedim. Bunun yerine verdiğim tepkiden utanıyordum. Nihayet bir aileye sahipken, nihayet sevildiğimi biliyorken yalnız hissetmek, gözyaşı dökmek arkadaşlarıma nankörlük etmek gibiydi.

Kitabı göğsüme bastırıp yatağın içinde döndüm. Dizlerimi büküp küçük iç çekişlerim de dinene kadar derin nefesler aldım ama ruhumu çevreleyen kötü hislerin hayaletinden kurtulamadım. Yanımda birinin varlığına ihtiyacım vardı. Sıla'nın odasına gidebilirdim. Gidip yanına kıvrılsam hiç umurunda olmazdı. Bazen fırtınalı gecelerde odama dalıp küçük yatağımda kendine yer açıyordu. Ben bunu hiç yapmamıştım ama yapabileceğimi bilmek öyle ferahlatıcı bir histi ki...

Yıldız HaritasıWhere stories live. Discover now