SERİ14

6 1 0
                                    

MEDİA;Doruk <3

~Doruktan;

Bunu asla yapmak istemiyordum, ama zorundaydım.

Garip bir boşluk kaplamıştı içimi.

Hiç onlardan ayrılmamıştım ama onlara bunu söyleyemezdim. En iyisi böyle sessizce onları terk etmekti.

Onları seviyordum ama onlara ait hissetmiyordum da kendimi.

Garipti.

Ellerimi cebime koydum otogara gitmek için yola koyuldum.

Hiç bilmediğim bir şehirdi ve farklı hissettiriyordu.

Telefonum durmadan çalıyordu. Beni arıyorlardı.

Ama ben söyleyemezdim ki bunu size. Kendimi ihanet etmiş gibi hissediyordum.

Ama gitmek lazımdı artık buralardan.

Dayanamıyordum.

Ailemin pislikleri hep başıma patlıyordu önüme çıkıyordu.

Arkadaşlarıma zarar vermek istemedim. Zaten yurtdışına gitme planlarım vardı artık bunu da gerçekleştiriyordum.

Önce o pislik herifle konuşup işleri halledip, kendimi yurt dışına atacaktım.

Belki de babam bu pisliği yapmasa bir türlü cesaret edemezdim. Ne yani babama teşekkür mü edecektim?

Asla yapmazdım bunu.

'Ağzıma sıçtığına saysındı. Çocukluğumu siktiğine saysındı.' öfkeyle mırıldandım.

Gergindim.

(3 saat öncesi)

Telefonum çaldı. Arayan Babamın sağ koluydu.

'Bu gerizekalı ne bokuma arıyor acaba?' söylendim kendi kendime. Telefonu açtım.

"Alo Doruk Bey?"

"Ne var Cavit?" sinirlenmiştim. Yine babamın dön demesini zırvalayacaktı kesin.

"Efendim, Babanız.." hay babama...!

"Ne olmuş babama? Geveleme Cavit hadi işim var."

"Babanız sizinle görüşmek istiyor." al işte. Bıktım lan.

"Alo oğlum?" içimi bir ürperti kapladı.

Uzun zamandır duymuyordum sesini.

En son annemin cenazesinde duymuştum.

"Ne var annemin katili?" öfkeyle söyledim.

"Sakin ol, artık sana yalvarma zamanı geçti Doruk efendi."

Ne saçmalıyordu bu? Ne olmuştu bana yalvaran ibneye.

"Boş yapacaksan kapatacağım. Adımı ağzına alma katil herif."

"Sana kaç kere söyleyeceğim, annene ben birşey yapmadım. Kendisi öldü." oysaki o bir türlü kabul etmiyordu. Rezil herifin tekiydi. Belki fiilen birşey yapmamıştı ama ruhunu çürütmüştü güzel gözlü annemin. Ben kurtulmuştum da onu kurtaramamıştım bu adamdan.

"Direkt konuya giriyorum. Başınıza bu pisliği ben açtım." haince sırıttı. Güldü, güldü ve güldü.

"Ne diyorsun sen?"

"Diyorum ki sevgili oğlum, arkadaşların bizim firmadan araba kiraladı bende bilerek belalı arabayı verdim. Ekmeğime bi güzel yağ sürdünüz." elim uyuştu, sinirden her bir hücrem ateş gibi yanıyordu.

"Aşşağılık herif seni! Temizle şu pisliği başımızdan."

"Bir şartla."

"Neymiş?"

"Arkadaşlarına karşılık, işlerimin başına geç."

"Asla! Senin gibi lanet katil birisi olamam." o mafyaydı ve hep bundan utandım. Yasadışı yolları vardı. Pis birisiydi. O haram parasını asla boğazımdan geçirmedim hep ayaklarımın üstünde durdum o ise aksime hep şerefsiz birisiydi.

Babam olarak onu asla görmedim üstelik ne söylesem boştu.

"Trabzondayım. İstanbula gelelim görüşeceğiz seninle."

"Bekliyorum oğlum." diyip kahkaha atarak kapattı.

Kendime hakim olamayıp önünde durduğum duvara yumruk attım.

İşte böyle bir konuşmadan sonra attım kendimi direkt dışarı.

Gidiyordum yanına.

Gelmiştim otogara. Ve bindim otobüse.

Biraz da olsa rahatlık hissi gelmişti.

Telefonum çaldı. Arayan Ateşti.

"Alo kardeşim nerdesin?" nasıl açıklayabilirdim ki ben şimdi.

"Ateş.." söylesem daha iyiydi bence. Evet söylemeliydim. Hem başımızdaki bu belayı temizleyecektim.

"Ateş, ben istanbula gidiyorum."

"İyide neden doruk?" haklıydı nedenini sormakta.

"Çünkü bu başımıza bela olan araba babamın şirketinden kiralanmış. Doğa da gide gide babamdan kiralamış. Ulan doğa. Neyse kardesim temizleyeceğim bu işi pederle konuşmaya gidiyorum." tek çırpıda söyledim.

Daha da rahatlamış hissediyordum şimdi.

Doğa birden Ateşten telefonu aldı, sesleri duyabiliyordum.

"Doruk, tek gitmemeliydin. O adam tekin değil biliyorsun?"

Kendi oğluna zarar veremez ya heralde? yani umarım.

"Neyse görüşürüz." dedim kapattım.

Gözlerimi kapattım ve şarkıyı açtım.

Kendimi karanlığa bıraktım.




(Biraz kısa oldu :'' ama uzun bölümler yoldaa. Beğenirseniz yıldız atmayı unutmayın.)

AŞK ATEŞİWhere stories live. Discover now