bu bir tür büyü değilse nedir?

41 9 32
                                    

  nisan ayı.

  tamamen kiraz çiçeklerinin ayı.

  pembe ve zarif olan o çiçeklerin ayı.

  jay için bir tür işkence bu aylar, güneşin o parlaklığını sevmez jay ve bu aylarda kendini arada sırada kapatıp arada sırada gösteren güneş sinirini bozar jay'in.

  ama bu senenin nisan ayı biraz farklı çünkü bu seferki kiraz çiçekli nisan ayında jay'in küçük bir sırrı var.

-

  saat onda çalan alarmı ile zar zor uyandı jay. uyku öyle bir şeydi ki jay için, hayatı boyunca uyuyabilme imkanı olsaydı o imkanı gerçekleştirmek için yapmayacağı şey yoktu.

  sıcacık yatağından ve yumuşacık yastık ile yorganından zorlu bir şekilde ayrıldıktan sonra odasındaki banyoya doğru ilerledi. ilk önce yüzünü yıkadı ve bir süre aynaya bakarak uyukladı, daha sonra yeniden yüzünü yıkadı ve banyodan ayrıldı. üstündeki pijamalarını çıkarıp yatağının üstüne fırlattı ve eşofman takımını giydi hızlıca.

  kulaklıklarını kulağına takarken telefonundan bir şarkı açtı ve telefonunu cebine attıktan sonra odasından ayrıldı ve merdivenlerden inerek dış kapıya ulaştı. onun için her sabah gelip kahvaltı hazırlayan ve ev işlerini yapan bayan moon'a memnun bir şekilde gülümseyip günaydın dedikten sonra kapıyı açıp dışarı çıktı ve on beş dakika yürüyerek üye olduğu spor merkezine vardı. her zamanki çalışanlara selam verdikten sonra günlük sporunu yapmaya başladı.

  aslında spor onun tarzı olan bir şey değildi, hareket etmemeyi ve kanepesinde pineklemeyi kesinlikle tercih ederdi ama yönetmek zorunda olduğu bir şirketi vardı ve zinde bir zihin zinde bir vücuttan gelirdi.

  spor yapmayı sevmezdi ama sporun hem zihnini hem de vücudunu tazelemesini seviyordu, ayrıca boş boş oturduğu yerde bir yere dalmaktansa spor yaparken bir yerlere dalması daha mantıklı geliyordu.

  derin bir nefes aldı ve koşu bandını her zamanki ayarlarına getirdi. hafif tempoda ilerlerken yavaş yavaş hızlanıyordu. aynı şekilde düşünceleri de hızlanıyordu ve birkaç saat sonra gideceği kitapçıyı düşündükçe yüzünün koştuğundan mı yoksa düşüncelerinden dolayı mı kızardığı belli olmuyordu.

  heyecanlıydı, kafayı yiyecekmiş gibi heyecanlıydı.

  spor yaparken bu düşüncelerin yararlı olmayacağını düşünerek sakin kalmaya çalıştı ve devam etti.

  sakin kalma konusunda pek başarılı olduğu söylenemezdi ama en azından deniyordu.

-

  sabah sporunun ardından spor salonunda geçici bir duş almış eve geldiğinde ise yeniden duşa girmişti.

  suyun altında bütün vücudu rahatlarken kendini biraz yorgun hissediyordu ama bir anda aklıma gelen düşünceleri anında yorgunluğunu alıp götürüyordu.

  heyecanlıydı.

  duşun ardından saçlarını iyice kuruttu ve biraz şekillendirmeye çalıştı ama jay'in berbat olduğu bir konu varsa o da kesinlikle el işleriydi. bu konuda ciddi anlamda, gerçekten, tamamıyla berbattı.

  saçlarına hiçbir şey yapamayınca sinirli bir şekilde onları olduğu gibi bıraktı. gözlerinin önüne geldikleri için biraz rahatsız ediyorlardı ve aynada gördüğü kişi biraz tatlıydı bu sebeple hafif sinirleri de bozulmuştu.

  bunu umursamamaya çalıştı çünkü bugün tam anlamıyla kendi olmak istiyordu, ne kıyafet ne de saçı konusunda kimseden yardım almak istemiyordu. 

kütük ile içindeki yarıktan sızarak yeşeren çiçeğin hikayesiМесто, где живут истории. Откройте их для себя