mmmMERHABA
nasılsınız dostlar umarım iyisinizdir ben de iyiyim sagolun eksik olmayınyazarken cokca uzuldum acıkcası
size de IYI OKUMALAR!!!***
Kim Taehyung
Nefes nefese evin önüne geldiğimde biraz durdum ve onun penceresine baktım. Odanın ışıkları yanmıyordu. Daha doğrusu hiçbir odanın ışığı yanmıyordu. Sanırım ailecek uyumuşlardı ama bildiğim bir şey varsa o da Jungkook'un bu saatlerde uyumadığıydı.
Yerden küçük bir taşı elime aldım ve sanki beyzbol oynuyormuş gibi penceresine isabet ettirdim. Hala deli gibi yağmur yağdığı için kirpiklerim bile ıslanmıştı ve zar zor görüyordum. Heyecandan göğsüm inip kalkıyordu ve Jungkook'un pencereden çıkmasını bekliyordum ama hiçbir hareket yoktu.
Bir taş daha alıp fırlattığımda yine bir süre bekledim ama kimse yoktu. Acaba yağmur sesi yüzünden mi duymuyordu? Buraya kadar gelmişken geri gidemezdim. Önce onunla barışmalıydım sonra eve yine koşarak gidebilirdim.
Yapacak başka bir şey olmadığından hızlıca evin duvarlarına yaklaştım ve ne yaptım tahmin edin.
Doğru!
Tımanmaya başladım.
Çıkıntılara tutuna tutuna Jungkook'un penceresine kadar tırmanmaya başladım. Neden odası ikinci katta olmalıydı ki? Doğru düzgün ilk kata yapabilirlerdi. O zaman bu kadar uğraşmak zorunda kalmazdım.Penceresine kadar çıktığımda kollarımı pencerenin kenarına yasladım ve hızlıca camına tıkladım. Hala yağmur yüzünden ıslanıyordum ve buradan düşersem çok komik olurdu.
Aceleyle bir daha camına vurduğumda bu sefer içeride hareketlenme oldu. Daha sonra buraya geliş sebebimi gördüm. Odasının içinden beni görünce neye uğradığını şaşırmıştı ve şaşkınlıkla bana bakıyordu. Daha sonra hızlıca camı açıp benimle yüz yüze geldi.
"Taehyung?" diye sordu şaşkınca. "Burada ne işin var?" Evet maalesef bu kadar delirmiştim. Gecenin köründe, yağmur yağarken evine koşacak kadar.
Hemen cümleleri sıralamaya başladım. Hem de nefes almadan. "Jungkook, haklıydın. Gerçekten özür dilerim. Düşüncesizce davrandım biliyorum. Senin neler hissedeceğini bilemedim. Tek isteğim yardım etmekti, kötü bir niyetim yoktu. Böyle olsun istemezdim. Lütfen beni görmezden gelme. Konuş benimle. Senin bana karşı sinirli olduğunu bile bile uyuyamadım. Benim de en az senin kadar kötü hissettiğimi bilmelisin."
Islanırken nefes almadan bir şekilde bunları söylemiştim. Jungkook kaşlarını şaşkınlıkla kaldırmış, gözlerini kırpıştırarak bana bakıyordu. Bir süre öyle durduk. Liselim hızlı davran yoksa kendimi tutamayıp düşeceğim demek isterdim ama diyemedim. Ayrıca kalbim çok hızlı atıyordu. Kalp krizi geçiriyor olabilir miydim?
"Sen delirdin mi?" diye sordu ve gülmeye başladı. Onu gülerken görünce ben de istemsiz şekilde gülmüştüm. Ayrıca hala ıslandığımı hesaba katın lütfen. "Bilmem." dedim nefes nefese. "Delirdim mi?"
"Aramız kötü değil ki Taehyung." diye kısa bir cevap verdiğinde mutlulukla gülümsedim. "Harbi mi?" O da bu sorum karşısında hızla başını sallamış "Harbi." demişti. Ona hayran olmuş şekilde bakıyordum ve anlayacağınız o ki yine büyülenmiştim. Geceleyin bile güzel görünüyordu. Durun! Yanlış oldu, o her zaman güzel görünüyordu-emo olsa bile-
"Yine hastalanacaksın." dedi ve cevap vermeme fırsat bırakmadan beni kollarımdan tutarak içeri çekti. Pencere tam yatağının yanında olduğu için şu an yataktaydık ve beni çektiği için Jungkook'un üstüne düşmüştüm. Yani daha doğrusu, şu an karnıyla bakışıyorduk. Şaşkınlıkla başımı kaldırıp ona baktığımda güldü. "Hastalanırsan bu sefer seninle uğraşmam, söyleyeyim." dedi. "O yüzden sakın hastalanma."

YOU ARE READING
17 again | taekook
FanfictionJungkook'un bir yaşam koçu vardı ve onu tam anlamıyla çileden çıkarıyordu. uyarı: bu fic bi tık depresyon, platoniklik ve yeme bozukluğu içerir!! taekook,texting/düz semekook ama sadece smutta. ilişki dinamiği switch. böyle uzun uzun açıklama yaptığ...