wooyoung
müsait misinsan
evetsan
bir sorun mu varwooyoung
büyük bir sorun varwooyoung
sanırım ölüyorumsan
ne?san
nerdesinwooyoung
birazdan cehennemde olacağım kesinsan
nerdesin söyle geleyimwooyoung
kafedeyimsan
yoldayım
içtiği iki dal sigara gibi duman oldu san aklına batan düşüncelerle. wooyoung'un canının yanma ihtimali neden bu kadar kanatmıştı içini? yaşadığı kazanın ardından arabasına hiç binmemişti, fakat şimdi hızlı ulaşabilmek için kazadan korkusuzca sürüyordu.
kısa sürede ulaşsa da saatler gibi geldi. kendini bir hışımla kafenin içine attığında wooyoung'u orada, telefonuyla uğraşırken gördü. izlediği videolara gülerken, limonatasını keyifle içerken hiç de acı çekiyor gibi gözükmüyordu.
"seni piç."
san sinirle solurken parmaklarını kulak memesine sardı ve yukarı çekmeye başladı. biraz güç uyguladığı için wooyoung oturduğu yerden kalkmış, acıyla tıslamıştı. ancak kahkahasını da eksik etmiyordu.
"kulak çekmek nedir ya? küçük çocuk mu azarlıyorsun?"
"ne kadar korktuğumdan haberin var mı?"
biri tarafından önemsenmek?.. wooyoung'un yabancı olduğu bir histi. annesinin yokluğunu hissettirdiği, fakat kimsenin varlığını hissettirmediği bir his. bu yüzdendi san'a olan bakışlarındaki ani değişim.
anlamsız, sessiz bakışmanın ardından kulağını bırakıp arkasını döndü. gideceği sırada koluna tutundu bir el sıkıca, gitmesine engel oldu.
"yalan söylemedim, yarın edebiyat sınavım var ve daha şimdiden geçiyor içimden. çalıştır beni lütfen."
elinden kurtulmak istediğinde öyle sıkı tutunmuştu ki, sanki sadece çalıştırması için muhtaç değil, daha fazlası için muhtaç gibiydi. san'ın aldığı sesli, bıkkın nefeste pes edişi, wooyoung'un zaferi yatılıydı.
sandalyeyi çekip karşısına oturdu. henüz kapağı hiç açılmamış kitap ve deftere baktı.
"test kitabın yok mu?"
wooyoung sanki bir şeyi yakalatmış gibi değiştirdi bakışlarını. ardından kaçırdı gözlerini.
"test çözmeyi sevmiyorum."takındığı ifade tuhaf olsa da söylediği şey tam ona yakışırdı. bu yüzden üstelemedi san. geri yaslanır vaziyetteyken kitabı kendine çekti ve hangi konuda olduklarına baktı.
"bulutlar, Tanrı'yı örten peçeleri sembolize eder, demiş Balzac. dünya edebiyatı zevkli konudur."
derse ilgisini verebilmesi için bir alıntı yapmış, edebiyata hiç ilgisi olmayan wooyoung'u pür dikkat kendine bağlamıştı. yine de ayaklanması uzun sürmedi.
YOU ARE READING
fleur de cerisier 🌸 woosan
Fanfictiongenç oğlan ölü bir beden buldu. ardından kendini, onun yerine geçmiş hâlde...