KUGİSAKİ NOBARA İLE BİR GÜN

553 21 11
                                    

Bu tarz bölümlerden biraz fazla paylaşmayı düşünüyorum. Burada Tsumugi Momo yerine değilde Y/N şeklinde de okuyabilirsiniz. İyi okumalar. (~‾▿‾)~

Güneşli bir pazar sabahıydı. Gojo-sensei'den görev almamıştık zaten daha 2 gün önce yeni bir görev yerine getirdik. Sıcacık yatağımdan çıkmak istemiyordum. Ama mecburdum. Çünkü nobara'ya alışveriş sözüm vardı. Zahmet edip yatağımdan kalktım. Odanın penceresinden dışarı baktım, maki senpai ve fushigro'nun merdivende oturduklarını gördüm. Konuşuyorlardı. Onları izlemeyi bırakıp odadan çıktım. Lavaboya gidip el ve yüzümü yıkadım. Mutfağa ilerlediğimde nobaranın sofrayı hazırladığını gördüm. Ona yardım ettim. Daha sonra itadori'yi çağırmak için odasına yöneldim. Kapıyı açtım. İçeri girdiğimde yerde dergiler vardı, itadori ise yatakta yüz üstü yatıyordu. Altında kalan dergi katlanmıştı. Odanın camını açıp odayı havalandırdım. İtadori'ye ayağımla dokunarak uyandırmaya çalıştım. Doğru o bir aptaldı. Böyle uyanmazdı. Kulağının dibinde bağırarak onu uyandırdım. Yerinden fırladı.Bana hem şaşırmış hemde korkmuş biçimde bakarak

İtadori: İnsan böylemi uyandırılır!! Kulak zarım patlayacaktı!

Tsumugi (Y/N): Yarım saattir uyandırmaya çalışıyorum! Sanki kış uykusana dalmışsın.

İtadori gözlerini benden alarak yerdeki dergilere dikti. Yüzü kızardı ve utanarak dergileri topluyordu o sırada da saçma açıklamalar yapıyordu. Kapıya giderek;

Tsumugi (Y/N): Sofra hazır bugün nobara hazırladı.

Dedim ve kapıyı üstüne örttüm.Kahvaltıya oturduk. İtadori'nin neşesi her zaman yerinde'ydi. Ben ona nobara ile alışverişe çıkacağımızı söyledik. Onayladı. Yemek yedikten sonra sofrayı topladık. Odalarımıza yöneldik. İtadori ise bahçeye çıktı. Dolaptan nobaradan ödünç aldığım süveter'e büyük bir aşk'la bakıyordum. Daha sonra kıyafetlerimi giydim. Beyaz , boğazlı bir yün kazak üstüne ise kahverengi, kareli süveter'i giydim. Etek olarak kısa, beyaz bir kalem etek giydim. Son olarak boynuma zarif bir kolye taktım. Nobara ise lila bir tişört ve altına siyah bir kiloş etek giymişti.
Çıkmaya hazırdık. Nobara bir kaç fotoğraf çekinmemizi önerdi. Nobara fotonejik'ti. Ben ne kadar fotoğraf çekinsek çekinelim hep aynı pozu veriyordum. Daha sonra dışarı çıktık. Maki senpai'ye ve diğerlerine selam verdikten sonra okul dışına çıkmayı başardık. Durak çok uzakta değildi. Biraz yürüdükten sonra durağa vardık. Otobüs 7 dakika sonra gelecekti.
Otobüs geldiğinde otobüse bindik. Kartımda para kalmamıştı. Nobara bana dönerek bir daha kartımda para olup olmadığını kontrol etmem gerektiğini söyledi. Daha sonra kartını bir kez bana vurdu.

Nobara: Şimdi bana borçlusun. (💅🏻)

Boş olan iki koltuğa oturduk. Bir süre sonra otobüse yaşlı bir teyze bindi. Ona yer vermek için yerimden kalktım. Ayakta kaldığımdan tutunacak yer arıyordum. Bir tutmaca tutundum. Camdan dışarı bakıyordum. Daha sonra arkadan 20'li yaşlarında bir adam çantamdan telefonu almaya çalışıyordu. Nobara bunu fark etmişti , ama ben farkedememistim. Nobara hemen oturduğu yerden kalkıp kollarını adamın boynuna bağladı ve onu yere serdi. Ben korkudan onları izliyordum. Şoför durumu fark etti ve otobüsü durdurdu. Diğer vatandaşların yardımıyla adam karakola götürüldü. Bizde otobüste bu sefer yan yana oturmuştuk. Nobara gene beni azarlıyordu bende sadece onu boynu eğik dinliyordum. Sonunda metro istasyonuna vardık. Metroda kartıma para doldurdum. Daha sonra istasyona vardık. İki içecek aldım ve nobaranın yanına gittim. İçeceklerinizi içerken metro geldi ve bindik. Bu sefer ikimizde ayaktaydık. Geleceğimiz yere vardık. Metrodan indik ve ana merkeze yol aldık. Nobara etrafa büyük bir hayranlıkla bakıyordu. Daha sonra bana ilk önce sushi yiyelim dedi. Yapmak zorundaydım. Eğer yapmasaydım bütün gün başımı şişirecekti. Çaprazımızda kalan balık ürünleri restoranına gittik. Köşede kalan boş koltuğa oturduk. Nobara kendisine ve bana sushi söyledi. Yemeklerimizi yedikten sonra restorant'tan çıktık. Bir çok mağaza gezdik kıyafet, takı, ayakkabı, şapkasına kadar herşeyimizi aldık. O yüklerle üstüne lunarpak'a gitmek zorundaydım. Herşey nobaranın isteğine göre ilerliyordu. Lunaparka girdiğimizde çok heyecanlanmıştım çünkü yetimhanede yaşamıştım,daha sonra kaçmıştım ve şimdi Tokyo büyücüler okulundaydım. Yani hiç lunapark'a gelmemiştim.

Not: arkadaslar bu ne şu kadarcik yazdım iki gündür. Beynim durdu.·´¯'(>▂<)´¯'·.

Hemen biletlerimizi aldık ve ilk önce dönme dolaba bindik. Çok yükseliyordu çok farklı hissettiriyordu. Ayrıca korkutucuydu. Bir yerden sonra gözlerimi kapadım. Bu neydi ki birde 360'a bindim kalbim durmak üzereydi. Nobara uyarmıştı. Kendiside binmedi zaten. İndiğimde kendimde değildim. Nobaranın kollarına düştüm. Birden midemde ki sesle aniden kusuverdim. Nobaranın kıyafetlerini kirletmiştim. Nobara beni aniden itti ve azarlamaya başladı. Lavaboya gidip yeni aldığı kıyafetleri giydi. Yol boyunca özür diledim༼;´༎ຶ ۝ ༎ຶ༽. Akşam olmak üzereydi. Metro istasyonuna gittik . Hazır ramen alıp midemizi doyurduk. Daha sonra metro ile otobüs durağına vardık. Otobüs durağında beklerken yerde 4. Seviye küçük bir lanet gördüm. Ayağımla basarak onu ezdim. Otobüs gelmişti. Binip okula vardık. Artık akşamdı. Dışarıda kimse kalmamıştı. Merdivenlerden çıktık ve ana salona gittik. Kapıyı açtığımda oda karanlıktı. Birden kapı arkamdan kapandı. Nobarada benle içeriye girmişti. Ama ben onu farkedememiştim.
Sonra. Birden ışıklar açıldı, konfetiler patlatıldı büyük bir gürültü koptu. Ah doğru BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜMDÜ! nobara beni bu yüzden dışarı çağırmıştı görev ve stresten dolayı unutmuştum. Ani şaşkınlık içerisindeydim. Mumları üfledim ve herkese teşekkür edip sarıldım.

Evet bu bölüm bu kadardı şu doğum günü işi ilham geldi yazdım. Belki doğum günü için ayrı bir bölüm yazarım. Bu yüzden kısa tuttum. Bu arada ilk defa böyle bir şey yazdım nasıl olmuş? Beğenmediğiniz şeyler varsa yazın.⛹️

Jujutsu kaisen shifting Where stories live. Discover now