3. Bölüm

290 30 5
                                    

Wang Yibo okula ruhsuzca girmişti. Arkasındaki kızlar ona bir şeyler sorsa bile cevap vermiyordu. Onlarla uğraşacak hali yoktu.

Elindeki çiçeklerle Xiao Zhan' nin dersinin olduğu sınıfa doğru ilerledi. Bir çiçekle onu affedeceğini tabiki de düşünmüyordu. Bu çiçekler Xiao Zhan' nin en sevdiği çiçeklerdi, bu yüzden bu çiçekleri ona vermek istiyordu. Yavaşca Xiao Zhan' nin dersi olduğu sınıfa girdi. Ders saat yedi gibi başlıyordu ama Xiao Zhan derse baya bir erken gelmişti ki sınıfta uyuya kalmıştı.

Wang Yibo yavaşca sırada uyuyan masum meleğin yanına doğru ilerleyip, Xiao Zhan' nin yanına oturdu. Kollarını başının altına koymuş uyuyordu. Wang Yibo' da aynı pozisyonu yaparak, Xiao Zhan' e bakmaya başlamıştı.

O masum bir melek gibiydi. O kadar güzeldi ki... Onu tarif edecek tek bir kelime bile bulamıyordu. Gözleri Xiao Zhan' nin saçlarına takıldı.

" Acaba eskisi kadar yumuşak mı saçların?"

Kendi kendine bunları söylemişti Wang Yibo.

Merakla elleri Xiao Zhan' nin saçlarına gitti. Xiao Zhan' nin saçlarını sevdi. Eskisi kadar yumuşak ve parlaklardı. Wang Yibo burukça gülümsedi. Xiao Zhan' e önceki hayatında yaptıkları gelmişti aklına. Ona dokunmaya hakkı yoktu. Ellerini Xiao Zhan' nin saçlarından çekti.

Xiao Zhan ise uyanmıştı. Gözlerini yavaşca açtığında Wang Yibo' nun dolmuş gözleriyle karşılaşmayı beklemiyordu. Birbirlerine fazlaca yakınlardı. Aklına ilk evlendikleri zamanlar gelmişti.

Wang Yibo hep ilk uyanan kişi olurdu bu yüzden Xiao Zhan' ni yataktan kalkmaz izlerdi. Xiao Zhan' de onun aşkla dolu olan bakışlarıyla her sabah karşı karşıya gelirdi. Bu hüzünle dolu olan gözler ona yabancıydı.

Wang Yibo onun rahatsız olduğunu düşünerek uzandığı sıradan dikildi ve yanına koyduğu mor sümbülleri eline aldı. Hızlıca iki eliyle tutuğu mor sümbülleri Xiao Zhan' e uzattı.

Xiao Zhan ise uzandığı sıradan çoktan kalkmıştı. Ona bir hışımla uzatılan mor sümbüller karşısında ne yapacağını bilmiyordu. Wang Yibo onun en sevdiği çicekleri unutmamıştı. Bu çiçeklerin af dileme anlamıda vardı. Wang Yibo acaba bunu da biliyor muydu?

" Bu çiçekler ne için Wang Yibo?"

" Senin için Xiao Zhan."

Xiao Zhan' nin dudaklarında istemsizce küçükte olsa bir gülümseme belirdi. Wang Yibo büyülenmiş bir şekilde onu izliyordu.

" Bunu verdiğinde seni affedeceğimi mi düşünüyorsun?"

" Hayır, sadece-"

Xiao Zhan' nin sinirleri bu yönden düşününce morali alt üst olmuştu. Onu siktiğimin bir çiçeğiyle mi affedecekti? Çok beklerdi.

" Sadece ne? Senin gözünde o kadar ucuz birisi gibi mi duruyorum Wang Yibo?"

Xiao Zhan bir hışımla ayağa kalktı. Sinirleri bozulmuştu. Arkasını dönmüş tam gidicekken, Wang Yiibo ona seslendi.

" Sadece sana bu çiçekleri vermek istedim çünkü ilk buluşmamızda sana bu çiçekleri almıştım. Düğünümüzde her yerde mor sümbüller vardı. Evimizin her köşesinde mor sümbül doluydu. Beni afet diye vermemiştim bunları. Sadece senin de benim gibi o zamanların mutlu anılarınıda hatırla istemiştim. Diğer hayatımız da mutlu olduğumuz zamanlar da vardı."

Xiao Zhan, Wang Yibo' ya doğru dönüp yanına doğru ilerledi.

" Evet, mutlu anılarımız vardı, ama sen bunların hepsini bozdun."

Wang Yibo' nun dolu dolu olan gözlerinde bir yaş düştü. Xiao Zhan haklıydı. O her şeyi yerle bir etmişti. Kendisinden tiksiniyordu. Wang Yibo ellindeki mor sümbülleri sıraya bıraktı.

" S-Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm."

Wang Yibo koşar adımlarla sınıftan dışarıya çıktı. Xiao Zhan orada tek başına kalmıştı. Onunda gözlerinden bir damla yaş düştü. Bu kadar kolay yumuşamamalıydı.

Sıradaki mor sümbüllere kaydı bakışları. Buketi eline aldı. Çiçeklerin kokusunu içine çekti, gözlerinden bir damla yaş daha aktı. O günleri özledi. Wang Yibo' nun dudaklarını özledi dudaklarında. Bunu yapamazdı. Onu affedemezdi.

Deuxième Chance/ YiZhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin