-ˋˏ ༻ 24 ༺ ˎˊ-

532 42 34
                                    

Selam💘

Uzun bir araya girmem inşallah dedikten sonra beş yüz yıl ortadan kaybolmam çok özel 💖
Valla çok yoğundum, hala yoğunum. Artık bayramda boş zaman yaratınca şu kitaba yeni bölüm yazayım bir zahmet dedim. Kurgunun gidişatında hala birçok olay ve diyalog var ama ben asla düzenli yazamıyorum. Ya bir anda bir sürü bölüm atıyorum ya da çook uzun aralar veriyorum. O yüzden bir an önce yazıp kitabı noktalamak icap ediyor gibi... Herkesi böyle bekletmeyi sevmiyorum ☹️
Ama merak etmeyin, daha finale bir sürü bölüm var. Hayırlısı artık diyelim 🥳

İyi okumalar.

~

Armin'e ara verelim dememin üzerinden iki hafta geçmişti. Bir yandan yüklerimden kurtulmuş gibiyken bir yandan kalbimin her atışıyla acı çektiğimi hissediyordum.

Okulda kısa süreli göz göze gelmelerimiz ve gün aşırı hal hatır sorma mesajlarımız dışında hiçbir bağımız kalmamıştı. Saatler süren buluşmalar ve mesajlaşmalarımız, görüntülü sohbetlerimiz, anlattığım her detayı gülümseyerek dinlemesi... Artık yoktu. Yüzü solgundu. Duygularını, eskisi gibi, kendini derslere vererek göz ardı etmeye çalıştığını söylemişti Sasha. Bu ara belki de gerçekten gerekliydi. Okuldaki dedikodular da zamanla azaldı. Zaman her şeyin ilacıydı işte. Artık ne Armin ne ben kimsenin gündeminde değildik. Başka insanların başka dedikoduları peşinde koşuluyordu.

Eren'se aynı Eren'di. Bombayı kucağıma bırakıyor ve kaçıyordu. Aynı düzen Eren'le de sürüyordu. Sadece yüzeysel mesajlar atıyorduk birbirimize. O da düşünüyordu, düşündükçe de benden kaçıyordu. Bir şeylerle yüzleşmeyi ve arkasında durmayı ne zaman öğrenecekti? Erkekler gerçekten geç olgunlaşıyordu!

İkisiyle de aynı sınıfta olmadığım için şanslıydım. Dışarı çıkmadığım sürece onları çok görmüyordum. Evde de kafamı meşgul edecek bir şeyler mutlaka oluyordu. İlk başlarda bunu yapmak ve düşünmemek daha kolaydı. Lakin işin içine özlem girmeye başlamıştı. Her geçen dakika, saat, gün Armin'in yokluğunu daha çok hissediyordum. İki ay kısa bir süre olabilirdi ama çok alışmıştım ona. Onunla yaptığımız şeyler rutinimdi. Şimdiyse yokluğuyla yeni bir rutine alışıyordum. Her geçen gün zorlaşan bir rutin...

Göz göze geldiğimiz her an bakışlarını hızla çekmesi canımı daha çok yakıyordu mesela. İlk günler sorun değildi, bu en iyisiydi ama şimdi... Neden uzun uzun bakmıyordu? O da özlememiş miydi beni?  Sorular başka soruları doğuruyor, her yeni soruyla kaygılarım artıyordu. Bir yandan da yüzüm yoktu. Bir şeylerin ucundan tutmaya çalıştıkça her şey daha da birbirine dolanıyordu. Bu yolun başlangıcında bile hata vardı. Bizim ilişkimiz benim açımda Eren'i unutmak üzerine kurulmuştu. Temeli sağlam değildi ve işte yıkılması da böyle kolay olmuştu.

"Beni unuttu mu?" Sorusu zihnimi, kalbimi, odağımı her şeyimi ele geçirmişti. Eren'i tanıyordum o acıdan kıvransa da hiçbir şey yokmuş gibi davranma yeteneğine sahipti ama Armin? O duygularını dışa kolaylıkla vuran biriydi. Ve hiç acı çekiyor gibi görünmüyordu!

Tamam, zihnimin derinliklerinde tabii ki mutlu olsun isterdim ama bu kadar kısa sürede de biri unutulmazdı ki! Nasıl hiçbir şey yokmuş gibi hayatına devam edebiliyordu? Neden yüzüme bile bakmıyordu? Neden nasılsın, iyi misin sorularının ötesinde bir mesaj atmıyordu? Neden barışmak istemiyordu?

Neden, neden, neden?

"Of!" Düşünce bombardımanını durdurmak adına başımı sırama sertçe vurdum. Bu öğle arası ne zaman bitecekti?

"Ay! İyi misin Nina?" Pieck'in elini sırtımda hissettim.

"İyiyim." Parmaklarını yavaşça sırtımda teselli etmeye çalışarak gezdirdi.

𝐵𝑖𝑔 𝑀𝑖𝑠𝑡𝑎𝑘𝑒 [𝖊𝖗𝖊𝖓 𝖝 𝖞𝖔𝖚 𝖝 𝖆𝖗𝖒𝖎𝖓] Where stories live. Discover now