Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Smut uyarısı
Tuscany - İtaly
İtalya, Akdeniz'in sıcak güneşi...
Sıradan bir günde, sıradan bir akşam için insanlar evlerine çekilirken sıradan olmayan tek şey Byun Baekhyun'un karakol sorgusuydu... Avukatı gelmezse tek kelime etmeyeceğini söylemişti ve müdafisinin çağrılması için talepte bulunmuştu. Fakat avukatı olarak çağrılmasını istediği kişi, Park Chanyeol, bir avukat değildi. Baroda kaydı yoktu. Yine de ısrarlı ve anlamsız tartışmalar sonucunda karakoldan aranarak Baekhyun'un gözaltında olduğu haberini alan Park Chanyeol, şirket avukatını kaptığı gibi saatte 250 km hız yapabilen arabasını kullanabileceği kadar hızlı kullanarak karakola vardığında sevgilisini demir parmaklıklar ardında, bir kolunu başının arkasına almış bacak bacak üstüne atmış bir şekilde uzanırken buldu. O ana kadar Baekhyun'un neden gözaltında olduğunu bilmiyordu. Ama anlamıştı. Tahmin etmeliydi. Baekhyun nezarette tek başına değildi
''MEEEE''
Mekie... Baekhyun'un evcil keçisi. Nezarette sahibine yoldaşlık ediyordu.
Her şey bundan dört ay önce başladı...
-
''Vegan olmaya karar verdim.''
Chanyeol, Jongin ve Sehun salondaki büyük masif ahşaptan masanın bir ucunda bilgisayarda çok önemli bir konu üzerinde odaklanmış bir şekilde çalışıyorlardı. Baekhyun'la geçen bir sene Chanyeol'e onun acayip fikirlerine rağmen çalışmayı sürdürebilmesine olanak sağlayan bir odak gücü vermişti. Mesela geçen aylarda da benzer bir sahneyi yaşamışlardı. Uluslararası bir proje üzerinde çalışırlarken, üstelik proje ortaklarından biri bilgisayardan toplantıya online olarak katılmışken, Byun Baekhyun gürültüyle odaya girip kendisini, terlik dükkanını büyütmek için başvurduğu KOSGEB projesine onay vermediği için Esnaf Kefalet ve Kredi Kooperatifi başkanına duyduğu bastırılamaz ve yıkıcı kinden sağaltmak için Tibetli rahiplerden ve kumarilerden Budizm öğrenmek üzere Nepal'e gitmeye karar verdiğini söylemişti.
Chanyeol onun isteklerine ilgisiz değildi, fakat Baekhyun'un alabildiği tek şey Katmandu'ya 3 gece 4 günlük bir mini gezi olmuştu.
Başka bir seferinde, yine bir toplantı sırasında, dışarıdan henüz gelmekte olan Baekhyun , güneş gözlüklerinin kenarından ortalığı kolaçan ederek, koridorun sonundaki çalışma odasına doğru sinsi sinsi yürümeye başladı. Parmak uçlarının üzerinde ilerleyerek seramik üç küçük domuzcuğun, kutular dolusu boncuğun, (Baekhyun'un yeni hobisiydi ver her malzemeden boncuk vardı: camdan, kristalden, ahşaptan, tohumdan, , yarı kıymetli metallerden, plastikten, geyik gübresinden, laboratuvarda üretilmiş gergedan boynuzundan, at nalından, Aziz George'un kemik parçalarından, Arthur Conan Doyle'ın, Franz Kafka'nın, George Washington'un ve Robert Plant'ın hayaletlerinin -Gerçi Robert Plant henüz ölmedi ama müziğinin öldüğü söylenebilir- ektoplazmalarından...) 176 tane albümün, 18 farklı yapıştırıcının ve kalıp kesme aletlerinin süslediği koridor boyunca parmak uçlarında yürüdü. Haplanmıştı, çünkü yine garip serserilerin indirim yapması karşılığında kendisine sundukları o garip içkilerden içmişti. Bu yüzden Chanyeol çok kızacaktı ama Baekhyun'un kafası süperdi. Dili damağı kurumuştu, susuzluktan boğazı kurumuştu. odaya girmeden halüsinasyonlar görmeye başladı. Bahçedeki ördek ve tavuk sesleri bir kümes hayvanları korosuymuşçasına bir araya gelip onun için Cool Water (serin su, çünkü susamıştı) şarkısının Sons of the Pioneers grubunca seslendirilmiş versiyonunu söylüyordu. İçeri girdi ve şöyle dedi:
