dizlerindeki çürükleri öpmeyeceğim bir prense dönüşemezsin

128 11 5
                                    

ben daha önce hiç dişlerimi ısırmadım
ve daha önce kimsenin dizlerine dokunmadım
evrende kaç diz var, onu da bilmiyorum
sanırım senin dizlerini ısırabilseydim
elimde bazı cevaplar olurdu
hâlâ dişlerimi kullanabiliyor olduğuma ve
evrendeki tek gerçek dizlerin bu dişlediklerim olduğuna

birbirini tamamlayan kafiyeler hoşuna gider
tekerlemeleri seversin
üşüyorum lütfen battaniyeni ver gezegenlerimizin farklı olması önemli değil
senin toprağın beni ısıtmaz
ancak köklendirir
eğer bana bir adım daha yaklaşıp yarıçapıma değecek olursan
sana öyle bir tekerleme söylerim ki bana aşık olursun
ve aşk bir hastalıktır
bunu en iyi senin gibi uzaylılar bilir
aşk bir saplantıdır o görünmeyen antenlerindeki ayarı bozacak olan
bir karıncanın diğer karıncalarla iletişim kurmasına yarayan ne ise, ve bunu en iyi yine sen bilirsin, işte o kısım eğilip bükülür
o yüzden bana bahaneyle, belki daha da kötüsü istekle
yaklaşma
yalan söylemiyorum
antenlerin kırılacak

çok yemek yersem kalbimi de o yemeklerle birlikte sindiririm sandım
böylece seni sevdiğim yeri diri diri katledecektim
seni seven hiçbir yerim kalmasın istedim
sana dair hücrelerim polen olup ağzımdan uçup gitsinler
onların kökleşeceği yer benim bedenim değil
onların kökleşeceği yer senin kırların
ve ben saçlarıma kır düşmesin diye çiçeklerimi kustum

nohut yiyorduk
anne olmuş kişilerin neden oje sürmediklerini düşündüm
ve babaların pantolonları neden düşerdi kalın bellerinden
kurbağa bir garson geldi karabiber ister misiniz dedi
karabiberi de hiç tanımam hep içime kaçar benim
bilmem nerelere gider ben öksürürken
garson kendini engelleyemediği oldukça açık bir şekilde sana dil uzatır
bir çığlık ki yüz ekşitici
senin bir sinek olduğunu bedenimde açtığın o yaralara bakarken, çok öncelerden, anlamıştım zaten
korkma, görünürde hiçbir izim yok sana dair
ben içten çürürüm
anneler gibi
babalar, kocalar tarafından oje sürmelerine izin verilmeyen o duvar arkası kadınlar gibi

çinli bir çocuk gelir gözlerimin neden böyle olduğunu sorar
tanrı beni senin kadar çizgisel yaratmamış derim
tanrı beni dairesel yaratmış
kendi kendimin kuyusuna düşeyim diye
ve ben en arsız günahlardanımdır
tenime dokunan kişiyi bu deliğe iten

halım güzel olsaydı beni sever miydin
en çok bunu düşünürüm
çünkü halım da ben gibi kırçıllarından oluşmuştur
ne çok benzeriz
eğer halım üçgen olsaydı beni güzel bulur muydun
nasıl bir halı istediğini söyle
sana güzel bir halı yoğuracağım
ve sonra üstünde pilav yiyeceğim
bil ki sen neyi seviyorsan ben onun tam tersiyim

17.05.22

anchoriteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin