-16-

640 89 271
                                    

Jay, arkadaşlarıyla oturduğu bankta gerindi. Oldukça yorucu ve boş bir sınav haftası geçirmişti. Jungwon ile yaşadığı son olaydan sonra sınavlarına doğru düzgün çalışamamıştı. Bu yüzden yüksek notlar almayı beklemiyordu. Saçlarını geriye tararken derin bir nefes verdi. Sıkıntılı ruh hali Heeseung'ın gözünden kaçmamıştı.

"İyi misin Jay? Canını sıkan bir şey var gibi."

Jay başını yanında oturan arkadaşına çevirdi.

"Sınavlar canımı sıktı biraz. Beklediğim gibi geçmedi."

Heeseung destek olmak istercesine Jay'in omzunu patpatladı.

"Takma kafaya bu kadar. Alt üstü bir sınav. Ucunda ölüm yok ya."

Son söylediği cümlesini gülerek söylemişti ama bu Jay için oldukça ciddi bir meseleydi. Eve düşük notlar götürürse babasının vereceği tepkiyi kestiremiyordu. Bu yüzden Heeseung'ın aksine kaşları çatıldı.

"Bunu gel de babama anlat."

Göz devirirken okulun giriş kapısından giren üçlüyle bakışları o tarafta takılı kaldı. Sunoo ve Niki, Jay'i çatık kaşlar ve düz bir surat ifadesiyle süzerken Jungwon'un yüzünde hüzünlü bir ifade vardı. Kırgın olduğunu gösterir gibiydi daha çok. Başını hızlıca Jay'in olduğu taraftan başka bir tarafa çevirdi. İkili arasındaki garipliği fark eden Jake merakla sordu.

"Ne oluyor size Tanrı aşkına? O günkü olaydan sonra ikinize de bir şeyler olmuş sanki. Jungwon'u anladım da sen niye böylesin? Jungwon'un seni sevdiğini öğrenmen mi canını sıkan şey bu son zamanlarda? Ayrıca Sunoo'ların sana olan bakışları da bir garipti."

Jay dizlerini sıktı gerginlikle. Saklamanın bir alemi yoktu. Olanları anlatmaya karar verdi.

"Ben bir halt yedim..."

Jake eliyle alnını ovuşturdu. Jay bunu diyorsa ortada iyi şeylerin dönmediği kesindi.

"Ne boklar yedin yine?"

"O gün Jungwon ortadan kaybolmuştu. Niki'ler de Jungwon'u arıyordu. Ben de yardımcı olmak adına derste çıkıp Jungwon'u aradım. Onu bulduğumda çatı katına çıkmış, intihar etmeye çalışıyordu. Zor durdurdum. Sonra bu meseleden konu açıldı işte bir şekilde. Ona onu sevemeyeceğimi söyledim. Sonra da ona verebileceğim tek şeyin bir teselli olduğunu söyleyerek öptüm onu... Tokat attı yüzüme ve benden nefret ettiğini söyledi. Bir şey diyemedim. Onu orada bırakıp çekip gittim."

Sunghoon sinirle ayaklandı.

"Bu yaptığın orospu çocukluğu farkında mısın? Niye böyle bir şey yaptın?"

Jay gözlerini karşısındaki çocuğa dikti.

"Jungwon beni seviyor farkındasınız değil mi? Bu sadece onu üzüp yıpratmaktan başka bir boka yaramıyor. Ben başka birini seviyorum ve umutlanmasını istemiyorum. Beni unutması gerekti. Bu yüzden ona bu sebebi ben verdim. Ha nefret ederek unutmuş olacak beni, ha normal bir şekilde."

Sunghoon, yaptığı çok normal bir şeymiş gibi konuşan arkadaşına yaklaştı iyice.

"Yine de doğru değil bu yaptığın. Çocuğun duygularıyla oynamışsın resmen. İnsanların hayatını mahvetmeyi bırak artık Park Jay."

Ardından hızlıca oradan uzaklaştı. Jay arkasından bakakalırken bu duruma neden bu kadar sinirlendiğini düşünüyordu.

***************

Niki, Sunoo'nun kahvesini önüne bırakırken yüzünü görmek için başı öne eğik olan Jungwon'a yaklaştı.

"Wonie, iyi misin? Kafanı kaldır da bir bakayım yüzüne."

you look like mafia | jaywonWhere stories live. Discover now