2.B: "Parti"

515 56 180
                                    

Keyifli okumalar...

---

O kara günün üzerinden tam 1 buçuk yıl geçmişti. Duygularımın, hislerimin, hayallerimin, umutlarımın.. benliğiminde yok olduğu gündü. Bu nasıl bir acıydı? Gün geçtikçe acın diner demişlerdi. Dinmedi, dinmeyecektide.. Kabuk bağladı derken tekrar hatırladığım da gözlerime acıyla nüfus eden gözyaşlarındaydı acı. Onların yokluğuna alışamıyordum ne kadar zaman geçsede gün geçtikçe özlemimin artmasına karşın içimdeki boşlukta artıyordu. Anılara tutunuyordum bir şekilde, tabi ne kadar başarılı olduğmda sorgulanırdı.

CENK YAKAZA
SERAP YAKAZA
18.05.2020

İki mezar taşı arasında mekik dokuyan bakışlarımın bulanıklaşmasıyla gözlerimin çoktan dolmuş olduğunu anladım. Gözlerimi sıkıca kapattım. Babamın bakmaktan asla bıkmayacağım kusursuz yüzü gözlerimin önüne gelmişti. Paralel olarak kulaklarımdada tonunu unutamadığım tok sesi yankılandı.

"Güçlü biricik kızım benim, Afra'm. Her ne olursa olsun, ne kadar kötü bir durumda olursan ol kimsenin yanında ağlama olur mu? Ağlamak zayıflık değildir kızım, asla değil. Fakat insanlar bunu böyle görür, her ne kadar öyle olmadığını onlarda dile getirseler bile. Zayıf gördüğü insanlarda herşeyi yapacak güçleri bulurlar. En büyük tehlike budur kızım. Ve her ağladığında bilki yanında ben olacağım, ben sileceğim gözyaşlarını. Her ne kadar uzakta olsam bile."

Hani baba? Şu an ağlıyorum ama yoksun. Niye sizi benden aldılar? Benden ve kardeşimden ne istediler..
Anıların aklıma hücum etmesi, bende duygu boşalmasına sebep olmuştu. Annem ve babamın topraklarından iki elimede avuçladım, sıktım. Yüzüme götürüp kokusunu içine çektim mis kokularını solumak dileğiyle. Toprak kokuyordu, çiğ toprak. Bize sayısız nimetler sunup, en acı sonlara şahitlik eden kutsal element.

"Özledim Anne."

Diğer bi mezar taşına kaydı gözlerim.

"Özledim baba."

Fısıldadım onlara. Duyarlarmıydı? Duysunlardı. Keşke bende duyup görebilsem.. Sadece 1 kez. Rüya ve kabuslardan öte, kanlı canlı bir şekilde görsem. Sarılsam doyunca, solusam kokularını ciğerlerimde saklasam. Doya doya baksam yüzlerine, bir ressamın tablo yaparken gösterdiği özenle. Her ayrıntıyı incelesem büyük bir özveriyle. Ve ardından kazısam aklımın her köşesine, gözümün görebildiği heryere.

Uzun süredir burdaydım. Artık gitme vaktim gelmişti. Bir şekilde hayata devam etmeye çalışıyordum, çoğu kişinin olduğu gibi. Hayatın acı gerçeklerinden biride buydu işte, ne yaşamış olursan ol nefes aldığın sürece mücadele etmelisin.

Bu gün Yağız'ı görmeye gidememiştim. Son 1 aydır gidememiştim daha doğrusu. Yetimhane de çalışan eski bir tanıdığımız sayesinde telefonla görüşme şansımız oluyordu. Ayakta durmamı sağlayan tek şey, annem ve babamdan geriye kalan tek emanetim oydu. Deliksiz bir uykuyu, Yağız'ın birkaç kelimesine, abla diyişine değişmezdim. O benim güç kaynağımdı. Birbirimizden başka kimsemiz olmadığını o lanet günün ardından görmüştüm. Amcam olacak herif babamın ve bizim tüm mal varlıklarına el koymuştu. Benim ve Yağız'ın mallarınada ne zaman yaptığını bilmediğimiz yaş sözleşmesi yaptırmıştı. 24 yaşıma kadar bana ait olan hiçbir şey hakkında söz sahibim olmayacaktı. Koca 5 yıl boyunca ne yapacağım hakkında en ufak fikrim yoktu. Yaşadığım kayıp daha çok tazeyken bunlar üzerine tamamen çaresiz kalmıştım. Yağız'ı elimden almışlardı, bakamayacağım gerekçesi ile. Kısmen doğruydu fakat savaşmaktan, kardeşim için çabalamaktan asla geri kalamazdım. Ne yaptıysam yapayım hiçbir şekilde alamamıştım. Her şey sanki beni yıkmak, yıldırmak istercesine üst üste geliyordu. Taki Melodi'nin yanımda yaşa teklifine kadar. İlk başlarda gururuma yediremesemde başka çarem kalmamıştı, kabul etmiştim. Bir nevi onunla kaderlerimiz birleşiyordu. O anne ve babası tarafından terk edilmişti. Fakat benim aksime o çocukluğundan beri kendi başına ayakta durmaya çalışıyordu. Bunu son dercece iyi bir şekilde de başarıyordu. Tecrübeliydi. Ondan hâlâ öğrenecek çok şeyim vardı. Umarım bir gün onun kadar güçlü olurdum. Hayata karşı dimdik savaşabilirdim.

LAYEZELWhere stories live. Discover now