-GİDİŞ-

940 55 42
                                    




Bazen bir bakıştır aşk,bazen bir gülüş,bazen ise bir tebessüm, bazen ise bir beğeni. Ama bazen ise aşk Gökhan ve Nur'un ilk karşılaşması gibi kavgayla başlayan aşktır.

Mantığının ne istediğini değilde her ne koşulda olursa kalbinin istediğinin peşine gitmektir aşk.
Hissederek sevmektir.
Dokunmadan değilde onun iyi olduğunu bilerek sevmektedir.
 

Nur bu duyduğu sözlerin üzerine çok şaşırmıştı ama kalbinde ki kıpırtının anlamını ise bir türlü veremiyordu.
Bu hissettiği neydi?
Kalbinde kelebekler mi uçuşuyordu yoksa kalbinden ılık ılık bir şeyler mı akıyordu?
Gökhan'ın bu sözleri Nur'a olan sevgisinden miydi yoksa onlara acıdığı için miydi?

Nur'un ve kardeşinin başına gelen şeyle kolay şeyler değildi.
Anneleri ölmüştü hemde bir erkek yüzünden ölmüştü.
Hemde babam yüzünden.
Benim canım, kanım öz babam bizi ben annesiz hemde babasız bırakmıştı.
Babam hapisteydi. Hapishaneye girdiğinden bu yana bir kere bile onun ziyaretine gitmemiştik.
Babamın tarafı ise bizi artık yok saymış bizi istemiyorlardı. Çünkü babam hapishaneye girdi diye beni ve kardeşimi suçlu buluyorlardı.
Baba denecek biri bile değildi.


Bunlara rağmen Gökhan bana ve Şirine kol kanat germişti.
Bizi annemin ölümünden bu yana hiç yanlız bırakmamıştı.
Gökhan'ın bu yaptığı iyilikleri asla yok sayamazdım.
Ama bunca yaşadığım şeylere rağmen Gökhan'ın bu söylediği sözleri bize acıdığı için söylediğini düşüyorum.
Bu sadece acımaktan başka bir şey değildi.
 
Hâlâ daha dehşetle Gökhan'ın yüzüne bakıyordum.
"Sen ne dediğinin farkında mısın?
Bu sözlerin bize acıdığın için mi Gökhan?
Tamam acınacak bir durumda olabiliriz ama bize asla acıma Gökhan.
Çünkü ben kendime ve kardeşime bakabilirim."
Çünkü biliyordum bu sözleri sadece bize acıdığı içindi.


Hızlıca mutfaktan çıkıp şirinin yanına gittim.
Şirin odasında oyuncaklarıyla oynuyordu biraz sakinleşmem lazımdı.
Gökhan da mutfaktaydı.
Sakinleştikten sonra mutfağa Gökhan'ın yanına indim.
O da oturmuş beni bekliyordu.

"Gökhan,bize acıdığını biliyorum.
Belki sana muhtaç olduğumuzu falan da düşünebilirsin ama şunu bil ki biz sana asla muhtaç değiliz.
Bundan sonra artık bize gelme Gökhan. Biz kendi başımızın çaresine bakarız."
Bu söylediğim sözler Gökhan'ı iyice şaşkına çevirmişti.
"Hayır Nur bu söylediğim sözlerim size acıdığım için değil."
"Peki o zaman ne Gökhan neden öyle diyorsun?"
"Nur anlamıyor musun?"
"Neyi anlamıyor muyum Gökhan, neyi anlamam gerekiyor?"
Evet benim neyi anlamam gerekiyordu?
"Gözlerime bak Nur gözlerimin içine bak sana olan ilgimi,sevgimi anlayamiyor musun?

Sevgi mi?
O kadar çok açtım ki sevgiye annemin sevgisine, ailemin sevgisine o kadar çok ihtiyacım vardı ki.
Ama bu sevgi beni korkutuyordu.
Çünkü bu sevgi benim annemin sevgisi değildi.
Bu bir erkekten gelen sevgiydi.
Yani güvenli bir sevgi değildi. Babam da annemi seviyordu ama babam sevdiği kadını öldürdü ayrıca öylece kaçıp gitti.
Ben bu sevgiye asla güvenemezdim.

"Hayır Gökhan ben bu sevgiyi bu sözleri kabullenemem. Ben sana ve sevgine güvenemem lütfen artık görüşmeyelim."
Bu sözler canımı acıtmıştı ama ben kabullenemezdim.
Kendi ayaklarımın üstünde de durabilirdim.
Ben herhangi bir erkeğe muhtaç değildim. Ve sevgisinede asla ihtiyacım yok.
" Nur nasıl görüşmeyelim,ben sana söz verdim seni asla yanlız bırakmayacağım diye. Ayrıca nasıl yapacaksın bensiz.
Senin birine ihtiyacın var."
"İhtiyacım mı var sen ne diyorsun ne dediğinin farkında mısın yani sen bana acıdığın için, sana ihtiyacım olduğunu düşündüğün için mi beni seviyorsun Gökhan?"
"Hayır Nur sen beni yanlış anladın."

GECE MAVİSİWhere stories live. Discover now