• I •

281 34 21
                                    

"Günaydın efendim, bugün nasılsınız?"

Beomgyu her sabah aksatmadan geldiği minik fırına gelmiş ve her sabah selamlaştığı fırının sahibi Bayan Lee ile konuşmayı es geçmemişti. Onlar için bir rutin haline gelmişti artık. Aralarında yaş farkı olsa da onlar arkadaş olduklarını söylüyorlardı ve bundan memnundular.

"Günaydın sevgili Beomgyu, bugünde çok naziksin sorduğun için teşekkürler. En az turtalarım kadar iyiyim canım, sen nasılsın? Her zamanki çöreklerden mi?"

Beomgyu kendinden yaşlı olan kadına ufak bir gülümseme verdi ve son sorusuna kafasını salladı. "Sizde çok naziksiniz, ben iyiyim teşekkürler." Fakat her zaman kurduğu cümle değildi bu. Yüzündeki buruk gülümseme bile bir şeyler olduğunu açığa çıkarırdı. Bunu fark eden Bayan Lee ise Beomgyu için endişelendi.

"Yoksa kurabiyelerini mi yaktın, nedir bu halin? Dediğinin aksine iyi gözükmüyorsun." Bayan Lee çörekleri koyduğu kese kağıdını Beomgyu'ya uzatırken sordu. Kendi çocuğu kadar seviyordu onu, tabii ki endişelenecekti. Anne içgüdüsüydü onunki.

Beomgyu pek iyi bir yalancı olmadığını biliyordu bu yüzden başka bir yalan söylemek istemedi. Zaten söylese bile Bayan Lee anlar ve buna üzülürdü bu sebeple anlatmaya karar verdi. "Aslında..." Diyerek başladı lafa fakat nasıl devam ettireceğini bilemedi. "Yoksa şu bahsettiğin arkadaşın hakkında mı?"

Bayan Lee Beomgyu'yu az çok çözebiliyordu. Kolay okunan biriydi ve muhtemelen sürekli konuştuğu, dilinden düşmeyen arkadaşıyla ilgili bir sorunu vardı. Ondan başka hiçbir şey anlattığı olmayınca hayatında sıkıntı edebileceği bir tek o geliyordu aklına yaşlı kadının.

Beomgyu usulca kafasını salladı. "Evet öyle... Biliyorsun o hayatımda en önem verdiğim kişi ve... Onun gittikçe benden uzaklaştığını hissediyorum ki öyle. Yakında tamamen kopacak benden." Beomgyu dili sökülürcesine kelimelerini sıraladığında omuzları da düşmüştü.

Yaşlı kadın tatlı bir gülümseme sundu ve dükkanın cam kenarında duran koltuklardan birine oturttu onu ve kendisi de yanına oturdu.l "Peki sana böyle düşündüren nedir?" Bayan Lee'nin sorusu üzerine Beomgyu'nun dudakları büzüldü.

"Flörtleştiği bir kız var ve Soobin'i tanıyorum. O herkesle flörtleşmez ve bunu yapıyorsa ciddi bir ilişki istiyordur. Ayrıca tam evlenme yaşında ve ailesinin baskısı altındaki birine göre evlenmeyi çoktan amaçlamıştır. Böyle olursa bir daha benimle görüşmeyecektir."

Beomgyu'nun kafası eğildi. Her şeyi şimdiden düşünmüştü ve bu onu yormuştu da. Soobin'i kaybetmek istemiyordu. "Tatlım evlenmesi neden seninle görüşmesine engel olsun ki? Siz en iyi arkadaşlar değil misiniz?" Kadın merakla sordu.

"Bilmiyorum... Şu sıralar gergin olduğum için ona da yansıtıyorum istemeden ve aramızda sürekli tartışmalar çıkıyor. Onu kendimden soğutmuş olmalıyım. Hem evlenirse bu kasabada yaşamayacaktır. O hep bu kasabadan ayrılmayı istemiştir."

Kadın Beomgyu'nun bu haline üzüldü. Genci tanıdığından beri bu kadar üzgün ve yorgun bir halde görmemişti hiç. "Sen, bu çocuğu seviyor musun?"

"Tabii ki de seviyorum o benim-"

"O anlamda sormadığımı biliyorsun, aşık mısın ona?" Bayan Lee Beomgyu'nun lafını kesmiş ve işaret parmağını genç olanın kıyafeti üzerinden kalbine bastırarak tekrar sormuştu sorusunu daha açık bir şekilde. Beomgyu ona gelen soruyla dona kalmış ve yüzünden de anlaşılacağı üzere gerilmişti. Kekelemeye başladığında Bayan Lee kıkırdadı.

"Sakin ol küçük fındıkkıran, benden çekinmene gerek yok. Evet yaşadığımız bu yerde senin kendi cinsini sevmen herkesin sana lanet etmesine sebep olacaktır ama ben öyle değilim. Bu konuda hep yanında olacağımdan şüphe duyma." Beomgyu'nun gözleri dolmaya başladığında yaşlı kadın ona sıcak bir sarılma verdi. Beomgyu bu duyduklarıyla bir nebze de olsa rahatlamış hissetmişti.

Amortentia || soogyuWhere stories live. Discover now