dünyevi zevkler bahçesi

5.5K 362 443
                                    

the irrepressibles, two men in love

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

the irrepressibles, two men in love

hissettiğim
karmaşaların
bana hediyesi

⚠️

Birazdan okuyacağınız hikaye, rahatsız edebilecek derecede cinsellik, psikolojik rahatsızlık ve tetiklendirici içerik barındırıyor olabilir.

Yeryüzünün üçe ayrıldığını zannediyorum. Dünyada üçten ibaretiz. Herkes bir Bosch tablosunun sağında, ortasında ve solunda. Dünyevi zevkler bahçesi. Cennette yaratılırsın, dünyevi zevkler denizine kulaç atarsın ve cehenneme gönderilirsin. Dünya üçten ibaret. Önce dudaklarımıza yasaklarla dolu bir öpücük konduruluyor, bu öpücüğü tekrar almak istersen yine cennete gelmelisin, kulağıma bunun fısıldandığını duydum. Ardından dünyaya ayak basıyorsun, cennete gitmeden de yasak öpücük alabileceğini görüyorsun ve yasak elmayı ısırmayı sevdiğin için cehenneme yollanıyorsun.

Bosch büyük bir dindardı. Ama o da dünya denizinin etrafında beyaz bir ata binen iki çıplak günahkar erkek çizdi.

Kafamı bir an susturabilme şansım olsa insanların her şeyi hırs uğruna sattığı bi yerde, en çok kendini satan olabilmek için savaşan aptallar olduğumuzu düşünmesem, cennetin var olup olmadığını, tanrının kurmacalığını, dinine bağlı rahibin kutsal kitabı göğsünde taşırken kalbinin günah için attığını, Kim Taehyung'un ince belini.

"Kaçma ellerimin arasından. Acıtmayacağım canını." Titreyen ellerimin arasında tutuyorum bir paket ottan uçurucu belini, tişörtümü hangi köşede çıkarıp attığımı bilmiyorum, onun gömleğinin kopup düşen düğmesi nereye yuvarlandı bilmiyorum, bacakları belime dolanmış, sadece sağ elimi beline sardığımda bile boşluk bırakmıyorum tapılası kıvrımında. Sol elim kalçasının etrafına konaklamış. Titrek nefeslerinin arasından "Kaçmak aklımın ucundan bile geçmiyor" diyor. Kahverengi gözlerini gözlerime dikiyor, kızıl saçları odanın loşluğunda bile cehennemin ateşini anımsatıyor. Evin hangi köşesine gittiğimi bilmiyorum, ayaklarım onun yatağına gidiyordur diye tahmin ediyorum.

"Titriyorsun, üflesem sönecek gibisin yangın. Emin misin kaçmak istemediğine?" Soruma cevap almayı beklerken dudaklarına uzanıp onu susturmamak için savaş veriyorum, evin kapısından girer girmez yapıştığım dudaklarındaki kızarıklık onu tekrar öpmem için tüm derinliklerime iniyor. Dur diyorum kendime, cevap versin.

"Jeongguk"

Adımı ağzından duyduğumda daha fazla sabrım gelmiyor durmaya, yatağına geldiğimi fark ediyorum, narin bedenini yatağın üzerine bırakıyorum sert olup olmadığımın farkında bile olmadan. Pantolonumun içindeki sertlik zincir kemerimi zorluyor, kasıklarım gözlerimin önüne serilmiş esmer teniyle sızlıyor. Üzerine eğilip altındaki siyah eşofmanın beline ellerimi geçirip tek seferde indiriyorum onu. İkimiz de çırılçıplak kalana kadar bir onu, bir kendimi soyuyorum adım adım. Ona karşı bu kadar dayanıksız olmak, çırılçıplak hissettiriyor bir yandan. Rahime düştüğüm ilk an gibi, tecrübesiz ve yaralanmaya hazır.

2mil ∤ taekookWhere stories live. Discover now