☾altıncı bölüm☽

9.3K 1K 224
                                    

Bazı wattpad yazarları için toplam '18' oy fazla bir şey olmasa da benim için paha biçilemez bir öneme sahip. Çoğu yazar yazdıkça gelişirken ben yazdıkça düşüyorum bu yüzden bir süre sonra verdiğiniz oyları geri alıp hikayeyi okumayı bırakırsanız sizi anlarım. Şu ana kadar verdiğiniz oylar için minnettarım ama maalesef bu bölümün minnettarlığımı dile getirecek güzellikte olduğunu düşünmüyorum. İyi okumalar...

| ''Sahi neredeydin sen?'' Merakla ona bakarken iç geçirdi. ''Kız arkadaşımın evinde.'' |

Kendimin bile anlayamayacağı şekilde sessizce ''Tahmin etmiştim.'' diye fısıldadım. Chanyeol araba ışıkta beklediğinden dönüp rahatça baktığında ''Benimle dalga geçtiğini tahmin etmiştim.'' diyerek tamamladım cümlemi.

''Neden bahsediyorsun Baekkie?'' Chanyeol önüne döndü ama beni dinliyordu.

''Benden hoşlanmadığını biliyordum. Zaten bana her baktığında gözlerini alay bürüyor.''

''Neden senden hoşlanmadığımı düşünüyorsun?'' Ah, gerçekten alay kusuyordu.

Avucumun içini ağrıyan kafama bastırarak sorduğu soruyu görmezden geldim ve kendi sorumu sordum. ''Kız arkadaşınla iyi anlaşıyor musun?''

Işık geçmemiz için uygun olduğunu gösterdiğinde Chanyeol arabayı sürdü ama çok geçmeden kenara çekti. Hafifçe bana dönerek gözlerini kıstı. ''Baekhyun.''

''Bilirsin, kızlar zordur. Bir keresinde benimde bir kız arkadaşım olmuştu ama dokuz yaşındaydım. Hatta ayrılığımızın sebebi saçını çekme...''

''Kapat çeneni Baekhyun.''

Gözlerimi kırpıştırdıktan sonra arkama yaslandım ve gözlerimi Chanyeol'den çekip dışarıya baktım. ''Beni evime bırakır mısın? Annem meraktan ölmüştür.'' Belli etmemeye çalışıyordum ama gerçekten annem meraktan ölmüş olabilirdi. Eve gittiğimde eğer annem yaşıyorsa ölen kısım ben olacaktım. Olayın kuleye kapatılan kız masalına dönüşmesindense ölmeyi tercih ederdim gerçi.

''Aç olmalısın.'' dedi sessizce. Şimdi de o mu benim söylediklerimi takmıyordu?

''Değilim sadece yatağıma muhtacım Chanyeol.''

''Bildiğim güzel bir yer var. Orada kahvaltı edebilirsin.''

''Ev, Chanyeol.''

İkinci kez beni dinlemeden arabayı kendi kafasına göre sürmeye başladı. Gerçekten bir daha bunu yaparsa kafasına bir tane geçirecektim. Kafamı eğdim ve arabanın durduğunu hissettiğimde kaldırdım. Beş dakika içinde geldiğimiz kafe iki katlı olmasının yanında 'bana zenginler gelir' diye bağırıyordu. Sadece kahvaltı etmek istiyordum. Chanyeol'ün zengin bir aileden geldiğini okuldaki herkes biliyordu ama verdiği görüntü ailesi olmayan içine kapanık bir çocuktu. Belki de sadece okuldaki sıfatsızlardan nefret ediyordu. İstemeye istemeye Chanyeol'ün peşinden arabadan inip paytak adımlarla kafeye girdim. Güzel led ışıklar ve renkli masa sandalyelerin altındaki ahşap zemin içeriye güzel bir hava veriyordu. Chanyeol üst kata çıkarken onu takip ettim ve cam kenarındaki bir masaya oturduğunda karşısına oturdum. Çok geçmeden bir garson tepemize dikildi ve Chanyeol kahvaltı tabağı ile portakal suyu istedi.

"Hala yapmamız gereken bir ödevimiz var." dedi garson gittikten sonra.

Söylediğini umursamadan sandalyeme gömüldüm ve "Dün akşam ne oldu?" diye sordum.

Chanyeol iç çekerek kollarını birbirine doladı. "Beni sahile çağırdıktan sonra iki saat boyunca senden mesaj bekledim. Gelmeyince biraz daha bekledim ama sonra dayanamayarak tüm sahil boyunca seni aradım."

Don't Cry Tonight ☆ Birinci Kitap ☆ ChanBaekWo Geschichten leben. Entdecke jetzt