8. Bölüm|İnsan aşık olduğu kişiyi de kendisi seçmezdi.

2.1K 236 80
                                    

Hayat dediğimiz bu mücadele fazlasıyla sürprizlerle doluydu.

Ve hayatta insanın özgür olup olmadığı sorusu birçok soru işaretine sahipti. Çünkü aslında doğmak dahil hayatımız boyunca çoğu şeyi seçmeyiz.

Ailemizi, doğduğumuz ülkeyi, ırkımızı.. Bunların hiçbiri elimizde değildir ve sanki insanı daha da çaresiz bırakmak için hayat hep elimizde olmayan özelliklerimizden vurur bizi. Günün sonunda üzerimize yapışmış bu özellikler ve gözyaşı kalır sadece.

Öte yandan aslında seçtiğimiz şeyler de vardır. Evet doğduğumuz aileyi biz seçmiyoruz ancak bir sonraki ailemizi biz seçebiliriz öyle değil mi? Kuracağımız yeni aile kısmen de olsa elimizdedir.

Hyunjin bunu biliyordu.

Zaten halen hayatta tutunduğu bir dal olması bu yüzdendi. Küçüklüğünden beri ailesini bir arada tutmaya çalışmıştı. Fakat sonrasında her yer enkazdı. Kurtaramadı ailesini ve aksine bir sürü yara aldı. Sonra kendine bir söz verdi Hyunjin

Ne olursa olsun çok sevdiği ve onu çok seven biriyle olacaktı. İlişkisinde hataya yer olmayacaktı.

Bunun için hep ince eleyip sık dokumuştu. Yine de sanki hissetmiş gibi son zamanlarda hata yapmaktan fazlasıyla korkuyordu. Bu korku hayatına etki etmeye başladığından beri de kaybolmuş hissediyordu.

Hissetmiş gibi dedim çünkü Hyunjin'in bu zamana kadar hesaba katmadığı çok büyük bir şey vardı.

İnsan aşık olduğu kişiyi de kendisi seçmezdi.

Bu yüzden hastane koridorunda umutsuzca beklediği adamın de kendi seçimi olmadığının farkında değildi.

Aslında ona aşık olacağının da farkında değildi. Yine de adımları emindi.

"Chan, değil mi?"

Gördüğü sarışın adam yorgun bakışlarını ona çevirdi, "Evet. Hyunjin?"

Hyunjin başını onaylar biçimde sallayınca Chan iç çekti ve önlerinde duran kapıya baktı

"Yanına gitmek ister misin?"

Hyunjin dudaklarını ıslattı ve aynı Chan gibi kapıya baktı.

Yanına gitmek ister miydi?

Minho'yu çok kısa süredir tanıyordu ancak bu kısa sürede ondan etkilenmişti. Onunla konuşmak heyecan verici ve ilgi çekiciydi Hyunjin için. Minho ona sorular soruyor ve ilgiyi üzerinde tutmasına izin veriyordu. Tavsiyeleri toz pembe ve işe yaramaz değildi. Gerçekçiydi ve bu Hyunjin'in hoşuna gidiyordu.

Kapıya bakarken bunları düşündü kısaca. Sonra aklına Minho'nun neredeyse ölecek olduğu geldi. Bu Hyunjin'e korkunç geldi.

"Emin değilim.. Beni görmek ister mi?"

Chan bu soruya hafifçe tebessüm etti.

"Minho çok uzun süredir arkadaşım ve emin ol seninle konuştuğu gibi kimseyle böyle güzel konuşmaz.. Seni sevmiş, gördüğüm kadarıyla."

Bu sözler Hyunjin'in genç kalbine umut tozlarını bolca serpti. Neden olduğunu bilmeden mutlu oldu Hyunjin. Çok mutlu oldu. Minho gibi birinin ona bambaşka üstüne üstlük güzel davranması onu fena halde mutlu etti.

"Ancak tahmin edebileceğin üzere ruh hali pek iyi değil."

Hyunjin başını salladı ve kapıyı tıklattıktan sonra içeri girdi.

"Gelebilir miyim?"

Sorusu yanıtsız kalınca bir defa daha tekrarladı ancak yine sessiz kalmıştı oda. Panikleyip odanın içine adımlayınca onu gördü

Hastane yatağında, kolları birçok bandajla sarılı Minho.

Gözleri kapalıydı. Uyuyordu. Aldığı düzenli nefeslerle karnı inip kalkıyordu.

Hyunjin bir süre uzaktan baktı ona. Yanına yaklaşmaya pek cesaret edemedi. Sonra daha yakından bakmak istediğine kanaat getirip yatağa yaklaştı ve sandalyeye oturdu. Bacaklarını birbirine bastırdı ve ellerini kucağına koyup öylece baktı Minho'ya. Uyuyor olmasına rağmen yüzü acı çekiyor gibi gergindi. İki kolunda da bandajlar vardı ve sol eline serum bağlanmıştı.

Bu görüntüyle Hyunjin'in içi bir tuhaf oldu. Minho'yu ilk defa canlı görüyordu ve o gerçek anlamda dağılmış şekilde karşısında yatıyordu.

Minho birkaç saat önce onunla konuşuyordu ve sonra kendini öldürmeye çalışmıştı..

Bu düşünce Hyunjin'i daha da tuhaf yaptı.

O da sık sık ölmeyi düşünürdü. Yine de kendine gerçekten mutlu olduğu bir hayat kuracağına olan inancı onu hayatta tutmuştu.

Minho ise böyle değildi. Belli ki artık kurtulacağına olan inancı bitmişti. Birkaç saat önce anlattıkları aklına gelince daha kötü hissetti. Minho'nun yaşadıklarını yaşasam ne yapardım diye düşündü ancak pek bir şey bulamadı. Hepsi çok ağır şeylerdi

Derin bir iç çekti ve Minho'nun suratını incelemeye devam etti. Sonra, gülseydi acaba nasıl görünürdü diye düşündü. Ve bu gülümsemenin sebebi olmaya karar verdi.

Belki Minho onu kolları altına alırdı, korurdu, sıcak hissettirirdi ve Hyunjin de onu gülümsetmek için her şeyi yapardı.

Sonra olacakları düşündükçe bu fic canımı yakıyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sonra olacakları düşündükçe bu fic canımı yakıyor

Gods & Monsters, hyunhoWhere stories live. Discover now