5. GERÇEKLER VE YALANLAR

747 79 41
                                    

Keyifli okumalaar!

John'la beraber yıllarca James'in peşindeydim. Her zaman onu hafife almıştım. Bulmak için çabalamamış, çoğu zaman baştan savmıştım. Ne de olsa bana bir kötülüğü dokunmuyor demiştim, demekle büyük hata etmiştim. Gözümün önünde yaşanılanı, yaşatılanı görememiştim.

Belki de görmezden gelmiştim.

Daha önceden bu cani ile savaşmak için çabalamış olsaydım arkadaşlarım vahşice katledilerek öldürülmeyecekti. Sadece arkadaşlarım değil; hiçbir suçu olmayan o masum insanlar...

Yaş sınırı olmadan belli önemsiz sebepler yüzünden çocukları da öldürdüğünü öğrendiğim gün kendimi kaybetmiştim.

Rüyamda defalarca ölü bedenler ile karşı karşıya kalmıştım. Küçük eller, küçük hayaller... Her seferinde de vicdanım arsızlaşarak beni en derin yaramdan tokatlamıştı. Bu zamana kadar sessiz kaldığım için, hiçbir şey yapmadığım ve gözümü yumduğum için.

Gözlerimdeki perde aralandığında James'in kötülüklerinin derinine inmeye başladım. Hangi amaçla aldığı canları tek tek öğrenmeye çalıştım. İşittiklerim ise acı vericiydi.

Ona sokak ortasında laf attığı için ölmeye maruz bırakılan 18 yaşlarında bir genç olmuştu.

Karşı tarafı incitmemek adına çabalayan bir kız çocuğu merhameti yüzünden hayatından koparılmıştı.

Kinayeli bakışların altında kalmayan, haksızlığı kaldıramayan ve sözünün arkasında dik duran bir çocuk yine James tarafından katledilmişti.

Bu öğrendiklerimin en kötüleriydi.

Hepsini neden öldürdüğünü tam olarak bilemesemde oradan buradan duyduğum sebeplerde vardı tabii ki de. Bunlardan biri de ceset parçalarını iyi bir meblağ da satmasıydı. Özellikle çocuk cesetleri oldukça iyi satıldığı için James belli aralıklarla katliamını arkasında hiçbir delil bırakmayarak sürdürmüştü.

Ceset parçalarından kazandığı parayla da daha çok yatırım yaptığı savunuluyordu. Bununla birlikte nerede olduğu fark etmeksizin açtığı binlerce genel evleri vardı. Ancak her biri yabancı bir adamın adına kayıtlı olduğu için kimse James'in bir sonraki adımını tahmin edipte onu daha fazla araştırmayı başaramıyordu.

Öğrendiğim en iğrenç şeylerden biri de kadın alıp, sattığıydı.
Evet, bunu yapan çok insan vardı ama James bunların en büyük boyutuydu.
Sakladığı çok şey vardı.
Ardında bıraktığı büyük lekeler gün geçtikçe çoğalıyor böylece daha çok pisliğe sebep oluyordu.

Tüm sırlarını öğrenebilmek için burada onun yanındaydım. Bir gün acı çekmesi için elimden ne gelirse yapacaktım.

Caninin derinliklerine inip çukuru kazacaktım ve merdiven dayatarak yanıma John'u alacaktım. İşte o zaman üçümüz de tüm gerçekleri çıplaklığıyla öğrenecektik. O günün hızlı gelmesini umarak yerimde kıpırdandım. James'in karşısında oturmuş, anlattıklarını çok merak ediyormuşçasına can kulağıyla dinliyordum.

Koyu bakan hafif çekik kahve gözleri yüzümü tarayarak tekrar gözlerime sabitleniyordu. Gözlerim saçlarında yeni oluşmaya başlamış tel tel beyazlıklara kaydı. Kırk yaşına göre saçlarının yeni beyazlamaya başladığını varsayarsak bu adam epey dertsiz görünüyordu. Eh biraz dertlendirmek de gerekiyordu.

Küçük bir sırıtışla sorularımı yöneltmeye başladım.

"Bu John tam olarak kim, James? Neden onun ekibinde olduğumu biliyor musun?" Yüzündeki keyifli ifade yavaş yavaş silinmeye başladı. John'dan haz etmediğini, hatta nefret ettiğini biliyordum ama bu nefretin ne denli olduğunu bilmiyordum.

LÜMME (Kitap Oldu!)Where stories live. Discover now