sekiz

5K 346 171
                                    

|fatih|
|istanbul|

____________

fatih'in mesajlarını gördükten sonra alkın ve tolga kocaman gözleri ile bana bakarken ben ağlamaklı ifade ile telefona bakıyordum.

sıçtım amınakoyim. al işte aşık olmayıp da ne yapayım. adama bakın.

ikisi de sessiz kaldığında üzüntüyle montumu giyip oturduğum sandalyeden kalktım.

ben eve gidiyorum, aşkımdan yataklara düşecek duruma geleceğim sanırım bu gidişle

"eve gidince haber ver"

alkın'ın söylediğine sadece başımı sallayarak eve adımladım. gerçekten fatih'in beni sevmesini ne çok isterdim.
ama fatih'in bana arkadaşça yaklaştığına dair büyük bir inanca sahiptim.
sikik ve büyük bir inanç.

asansörle çıktığım dairenin önünde cebimdeki anahtarı ararken fatih kapıyı açtı.

geç geldin, uzun mu sürdü sınavın

üzerimdeki montu yavaşça çıkartırken mırıldandım

alkın ile cosmos'daydık tolga da geldi öyle biraz lafladık

tamam, sen üzerini değiştir. ben de yemeğini koyayım sonra da ilaç içip biraz dinlenirsin. yarın sınavın yoktu sanırım.

bunu nerden biliyorsun diye soracağım esnada aklıma geçen akşam laf arasında söylediğim gelmişti.

tamam diyerek odama geçtim. alkın'a evde olduğumu yazıp telefonu şarja taktım ve üzerimi değiştirirken hâlâ fatih'in atkısının boynumda olduğunu fark edince çıkartarak kenara koydum ve bir hoodie ile eşofman giyerek odadan çıktım.

fatih sen ne yaptın, çok değişik bir şey kokuyor

kemik suyuna çorba yaptım hızlıca toparlanman için. biraz kötü kokuyor ama şifa olur. sevmez misin? eğer sevmiyorsan, tavuk suyu ile de çorba yaptım. onu da iç-

fatih. bir dur. bir otur.
bu kadar zahmet etmene ne gerek vardı, normal hazır çorba da içsem olurdu.

onların yarardan çok zararı var. bir sürü koruyucu madde içeriyor. öyle bir şeyi içmene izin veremezdim.

tamam ama bu kadarına da gerek yoktu.

anlamlandıramadığım bir hisle baktı yüzüme.

sevmez misin bu çorbaları.
tamam ben de sevmiyorum ama gerçekten seni hemen iyileştirirdi.

o kadar tatlıydı ki birazdan mutfağın orta yerine düşüp bayılacaktım.

severim dedim yalnızca.

"çok severim fatih, senin elinden çıkan her şeyi sen mutlu ol diye ben seve seve yerim" diyemedim de severim dedim yalnızca.

hemen bir kase kemik suyu çorbasını önüme koydu, yanına da limon dilimlemişti yeşil'im.

ben çorbayı içerken o da karşımda oturmuş beni izliyordu. iyi olduğumdan emin olmak istercesine.

fatih'in istanbul'u | bxb Where stories live. Discover now