23. bölüm Yolculuk

56 20 3
                                    

                   Yunus'un ağzından

Cama değen yağmur  damlalarının yarattığı ses uyanmama yetmişti. Gök gürlüyor , bardaktan boşalırcasına şiddetli yağmur yağıyordu. Gözlerimi araladım yavaşça kendime gelmeye çalıştım. Yataktan doğruldum ama hala çok uykum vardı. Saate baktım,
11:15 i gösteriyordu. Üstümdeki yorganı kaldırdım. Ayağa kalktım pencereye doğru yürüdüm. Pencereyi açtığım gibi gök gürüldedi ve yağmur daha şiddetlenmişti. " Bu kadar kızgın olmana gerek yok Zeus." Diye mırıldandım. Yatağımı yaptım. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım, ağır ağır yürüyerek salona doğru geçtim. Annemse oturmuş televizyon izliyordu. Annemin karşısındaki koltuğa geçip oturdum. Elime telefonu alıp Doğaya mesaj yazmıştım.
"Günaydın."
Doğal olarak bakmadı birkaç gündür zaten mesajlarıma bakmıyordu. Hiç beklemediğim bir anda annem gözlerini bana doğru devirerek ağzından şunları söyledi.

" Ee valizini hazırladın mı?"

" Ne valizi?"

" Hani bu akşam saat 19:00 da otobüsle İzmir'e gidiyorsun ya, işte valizini hazırladın mı?"

" Şaşkın bakışlarımla anneme bakıyordum, aa bugün o vardı dimi unutmuşum."

" Oğlum sen iyi misin? Geçen çok mutluydum gitcen diye şimdi ne oldu?"

" Anne uyku sersemiyim ya, dediklerinin farkında değilim."

" Hadi kalk kahvaltıyı hazırla sinirimi bozma benim."

" Tamam ya sakin ol."

Oturduğum yerden kalktım, mutfağa doğru gidiyordum. Arkamdan yavuz gelmişti.

" Ne yapıyorsun kahvaltı olarak?" Diye sormuştu Yavuz.

" Yumurtalı peynir yapmayı düşünüyordum, sen ne istersin?"

" Bilmem ki tahin pekmez güzel giderdi aslında."

" Tamam sen geç odaya ben sofrayı hazırlayınca çağırırım sizi."

" Tamamdır."

Yavuz mutfaktan çıktığı sırada dolaptan yumurta ve peyniri alıp, yumurtalı peynir yapmaya başlamıştım. Herhangi bi sebepten canım sıkkındı. Doğayı düşünüyordum. Karşısında beni görse ne yapardı acaba, beni görünce böyle sevinse boynuma falan sarılsa , hadi ama Yunus bunu düşünmüş olamazsın diye geçirdim içimden. Gerçekten hislerimi anlayamıyordum. İştahım yoktu , bir şeyler yapmak istemiyordum sadece istediğim Doğa ile konuşmaktı geceleri onu düşünüp duruyordum bazense onu düşündüğüm için uyuyamıyordum.
Zihnimde ise aptalca sahneler kurgulayıp kendimi üzüyordum ancak ben bugün yola çıkıyorum bu şeyleri dert etmemem lazım ve yoluma bakmam lazım. Evrene olumlu mesaj verirsek evrende bize olumlu yanaşır.

Yemekleri hazırladıktan sonra sofrayı kurdum. Dolaptan salatalık ve domates çıkarıp bıçakla kesmeye başladım. Salatayı ve domatesi kestikten sonra bıçağı yanımdaki kesme tahtasının üzerine koydum. Üst raftan tabak alıp domatesleri ve salatalığı tabağa koyup masaya yerleştirdim. Önümü dönerken kolum kesme tahtasına kolum çarptı. Tahta masasının üstünde ki bıçak yere düşüyordu. Bir anlık refleksle bıçağı tuttum. "Heh bide bu eksikti." Bıçağın kesme tarafı avucumun içindeydi elimi kesmiştim. Elimden akan kan damlaları yere düşüyordu bıçağı lavoboya atıp , musluğu açtığım gibi elimi yıkamaya başladım. Fazla derin kesilmemişti. "Neyse ki kesilmeye alışıktım. Zamanında , (Üvey) babam az kesmedi beni." Diye geçirdim içimden. Elimi yıkarken o sırada mutfağa annem girdi.

" Yerde neden kan var ne yapıyorsun sen orada?"

" Önemli bişi değil ya elimi kestim."

" Ne! , Nasıl oldu iyi misin?"

MesafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin