TMDM Özel - 8.5

115 6 0
                                    

etrafındaki dünyayı ateşe verdi ama asla bir alevin ona dokunmasına izin vermedi.

Kalbinin Sesi - Bölüm 36 (Kısım 1)

Bahçenin diğer tarafına doğru yürürken, tepemdeki dolunay, bu gece dolunayın olduğunu yeni fark ediyordum, her yeri aydınlatıyordu. Dışarısı gerçekten serinlemişti ve ceketimi almadığıma hafif de olsa pişman olmaya başlamıştım. Kestiğim gibi kalan odunlar görüş açıma girdi ama bir yerden gelen titreşim sesi kaşlarımı çatmama sebep oldu. Telefonumu yanıma aldığımın bile farkında değildim. Olduğum yerde durdum. Telefonumu elime aldığımda, gözlerimi devirmeden edemedim. Nerede olursam olayım asla rahat bırakılmayacaktım. Her kim arıyorsa iyi bir sebebi olsa iyi olurdu. 

Odunlardan vazgeçerek adımlarımı korkuluklara çevirdim ve sırtımı korkuluklara yasladım. Ev şimdi tam karşımda kalıyordu. Bahçe ışıkları ve dolunaydan dolayı etraf yeterince aydınlıktı. 

Hala daha titreyen telefonuma bir bakış attım ve arayanın ablam olduğunu gördüm. Eğer açmazsam meraklanacağını tahmin edebiliyordum, çünkü bugün Yunan şirketle yaptığımız anlaşmadan sonra evde küçük bir kutlama yapacaktık. 

Diğer tüm başarılı anlaşmaların ardından yaptığımız gibi.

Ama bugün işler, hiçbirimiz için tahmin edildiği gibi gitmemişti. 

Derin bir nefes alarak cevapladım. "Efendim?"

"Neredesin sen?"

Sesindeki merakı rahatlıkla duyabiliyordum. Akşam yemeği çoktan yenmiş olmalıydı ve ben eve gelmemiştim. Ablamın anneme ne yalanlar söylediğini düşünemiyorum, beni idare etmiş olmalıydı.

Elimi pantolonumun cebime yerleştirdim ve bakışlarımı evden çekerek, ayaklarımın altında ezilen çimlere çevirdim. "Diğer evdeyim."

Telefonun diğer ucunda kısa süreli bir sessizlik oldu, tahmin edebildiğim gibi. "Neden?"

Ablamın görmeyeceğini bile bile omuzlarımı silktim. Nasıl bir açıklama yapmam gerektiğinden, açıkçası emin değildim. "Öyle olması gerekti."

"O ne demek Gediz?"

Ne diyecektim? Nasıl anlatabilirdim ki? Nare magandaların saldırısına uğramış, yaralı halde araba kullanarak marinaya geldi ve üstüne, yetmezmiş gibi, Sancar ile kavga ettiler. Ha, bir de bu arada Sefir Bey bizim bütün pis işlerimizi biliyor ve bizi bununla tehdit ediyor. 

İç çekmekten kendimi alamadım. Düşüncesi bile canımı sıkmaya yetmişti.

"Abla, ne çok soru sordun ya."

Bu ukala konuşmam için ablamın gözlerini devirdiğini tahmin edebiliyordum. "Sen yok yere oraya gitmezsin. Belli ki bir şeyler olmuş ve söylemiyorsun."

Her ne kadar uzun bir süre ayrı yaşamış olsak da beni herhalde en iyi tanıyan insan yine ablamdı. Hem ona anlatabileceğim o kadar çok şey vardı hem de ona hiçbir şey anlatamıyordum. Durumlar bu kadar belirsizken onu da telaşlandırmak istemiyordum. Zaten endişeleneceği yeterince derdi vardı.

"Önemli bir şey olduğu yok." Ablamı rahatlatmak adına yine aynı şeyleri söyledim ama işe yarayıp yaramadığından emin değildim. "Gelmem gerekiyordu, geldim."

Aramızda kısa bir sessizlik oldu, sadece buradaki rüzgârın sesini duyabiliyordum. Ağzımdan laf alamayacağını anlayıp vazgeçtiğini düşünüyordum ki yeniden konuştu.

"Yalnız mısın?"

Karşımdaki eve kısa süreli bir bakış attım ve dudaklarımı birbirine bastırdım. Şu andan itibaren ne söylersem söyleyeyim ablamdan uzun bir öğüt dinleyeceğimi biliyordum.

TMDM - Özel ve Alternatif BölümlerWhere stories live. Discover now