On Yedii

484 20 60
                                    

~~

"Annemler sizi mahvedecek Mert"

"Anladık Sevgi tamam çok kızacaklar da yeter artık. Nikahtan sonra Türkiye'e geliriz annemleri görür sonra da geri döneriz zaten"

"Böyle bir günde yanınızda olmak isterlerdi"

"Sen varsın ya. Onların yerini tutamasan da varsın işte"

Uçaktan ineli 3 saat olmuştu. Otele yerleşmiş,sonra da yemek yemek için buluşmuştuk. Oğuz daha önce Hollanda'ya çok kez geldiği için buraları iyi biliyordu. Altay etrafı merak ettiği için ikisi beraber yemekler gelene kadar minik bir geziye çıkmışlardı. Ben gitmemeyi tercih etmiştim,Mert ise beni yalnız bırakmak istememişti

"Oğuz geçen gün söylediği şeyde haklıydı. Yaz'ı burada doğur bence. Buranın koşulları daha iyi"

"Hangi ülkede olursak olalım en iyi koşullarda doğacak zaten. Ayrıca ben Türkiye'de doğurmak istiyorum"

"Ne var sanki Türkiye'de? Burada doğurursun biraz bizimle kalırsınız sonra dönersiniz"

"Hollanda'da ne var? Bu çocuğu bu kadar ay ben taşıdım. İstediğim yerde yaparım doğumu"

"Karımın üstüne gelmesene Mert. Biz nerede istersek orada doğururuz"

Altay yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu ve bir kolunu omzuma attı. Oğuz da Mert'in yanına oturduğundan Mert kafasını Oğuz'un omzuna koymuştu

"Sen de hamilesin de bizim mi haberimiz yok Altay abi? Senin doğum ne zaman?"

Altay Mert'i hiç takmayıp internetten bulduğu bebek takımlarını göstermeye başladı

"Bu takımların satıldığı bir yer buldum. Buraya biraz uzak ama gideriz hem gezmiş de oluruz. Uyar mı sevgilim"

"Olur gideriz"

Yemeklerimiz geldiğinde Oğuz'un buradaki anılarını dinlemeye başlamıştık. Üniversitesini bitirdikten sonra buraya çok sık gelmiş,haliyle çok da benimsemiş. Yemekten sonra,geldiğimiz uzun yoldan da kaynaklı olarak iyice uyku bastırmıştı. Mert ve Oğuz biraz daha takılmak istediklerinde Altay'ı da onlarla kalması için zor da olsa ikna ettim. Onun da biraz kafa dağıtmaya ihtiyacı vardı. Yanımda olduğu her an fazla panikti

Odaya çıkıp sıcak bir duş aldıktan sonra saçlarımı kurutmadan yatağa yattım ve telefonum ile ilgilenmeye başladım. Annemler bizi tatilde sanıyorlardı. Saat daha erkendi. Hollanda ve Türkiye arasında da bir saat fark olduğunu düşünürsek henüz uyumamışlardı. Önce annemi görüntülü aradım fakat o açmayınca babamı aradım. Babam ilk çalışta açmıştı

"Babacımm,nasılsın?"

"İyiyim kızım siz nasılsınız?"

"Biz de iyiyiz. Annemi aradım açmadı. Nerede?"

"Mutfaktaydı yemek yapıyordu. Telefonu odadaysa duymamıştır"

"Onun yanına da gitsene ikinizi beraber göreyim"

Babam mutfağa doğru adımladı ve annem ile kendisini aynı anda kadraja aldı

"Sevgi'm,kızım niye aramadın inince? Merak ettik sizi annem"

"Çok yorgunduk annecim. İner inmez otele yerleştik sonra da yemek yedik. Şimdi odaya geldim ben"

"Altay oğlum nerede? Sen yalnız mısın?"

"Mert ile ikisi biraz daha takılmak istediler etrafı falan merak ettiler. O aslında benimle gelecekti ama ben istemedim her an bi' panik halinde zaten. Kafasını toplar biraz"

Oğuz'un da bizimle olduğunu bilmiyorlardı. Gerçi söylesek bir sorun olmazdı ama yine de Mert söylememi istememişti. Annemlerle biraz daha konuştuktan sonra vedalaşıp kapattım. Telefonu masaya koymak için kalkmam ile karnıma şiddetli bir ağrı saplanması bir olmuştu...

~~~

"Ben sana demedim mi? Bak mecbur burada doğurdun Yaz'ı"

"Mert sinirlerimi bozma benim konuşma daha fazla. İyice korktum zaten erken doğum oldu diye"

Doğmuştu...kızımız,minik prensesimiz doğmuştu. Erken olduğu için başta Altay olmak üzere hepimizi çok korkutmuştu ama doğum sırasında ne bebeğimizde ne de bende hiçbir sıkıntı olmamıştı. Yaz'ı kontrollerini yapmak için götürmüşlerdi. Altay peşinden gitmek istemişti ama çok kısa süreceğini,gelmesine gerek olmadığını söylemişlerdi

"Ne zaman getirirler Yaz'ımızı?"

"Sevgilim artık otursan mı yerine? Getirirler şimdi merak etme"

"Sen iyisin değil mi bak? Eminsin? Ağrın yok?"

"Altay yeter ama daha kaç kere söyleyebilirim? Ben iyiyim. İyi olmasam söylerdim zaten"

"Emin olmak istedim hayatım. Senin iyiliğin için yani"

Odanın kapısı tıklatıldı ve beklenen kişi sonunda geldi. Yaz'ın bakımından sorumlu hemşire beşiği yavaşça yanıma doğru getirdi. Bir ihtiyacım olup olmadığını sorduktan sonra odadan çıktı. Altay çoktan yanıma gelip Yaz'ın elini tutmuştu

"Çok minik elleri var"

Hastaneye geldiğimizden beri konuşmayan Mert söze girdi

"Gayet normal değil mi minik olması? Yeni doğdu ya"

"Erken doğumun da etkisi vardır tabi. Hepimizi çok korkuttu bu minik"

Oğuz da yavaşça Yaz'ın yanına geldi ve bir elini de o tuttu

"Kız Sevgi,aynı sana benziyor bu"

"Oğuz minicik bebek daha kime benzediği belli olmaz onun"

"Ben anlarım ama. Aynı sen bu bak görürsünüz"

"Huyu Altay abime benzer inşallah. Yoksa yandık. İki tane Sevgi'yi kaldıramayız"

~~~

"Sevgili kızımız Yaz,
Öncelikle doğum günün kutlu olsun. Ve şimdiden uyarıyorum,ağlamak yok. Biz seni izliyoruz,ağladığını görürsek geceleri rüyalarına geliriz ve ağlamanın cezasını ödersin minik hanım.
Seni ilk kucağımıza aldığımızda o kadar şaşkındık ki. Çok miniktin,savunmasızdın... Erken de doğmuştun üstelik. Hazırlıksız yakalanmıştık sana. O günü ne baban unutabilir ne de ben unutabilirim. Biz o gün babanla birbirimize bir söz verdik. Seni ne olursa olsun çok sevecektik,hep yanında olacaktık.Özür dileriz kızım..sözümüzü tutamadık.Bu satırları okumana sebep olduğumuz için de özür dileriz. Ama elimizde olan bir şey değil,hayat bu...Onlara vermiştim bize bir şey olursa 16. Yaş gününde kızımıza verin bu defteri diye. Zamanında babanın bana anılarımızı saklamam için verdiği defterdi bu. Bu satırları okuyorsan,defter yarım kalmıştır. Sen tamamla bu defteri. Biz seni fotoğraflarda saklamak istemiştik, sen istersen bizi yazılarında da saklayabilirsin. Eğer fotoğraf koyacaksan hepsinde gül olur mu annecim? Bizim kızımız gülmeyi hak ediyor çünkü. Bizi özlediğinde nerede bulacağını iyi biliyorsun. Dayılarına da iyi bak. Onlar senden daha çocuk olabiliyorlar bazen. Bana benzeyen gözlerinden,babana benzeyen saçlarından kocaman öpüyoruz seni. Tekrar,iyi ki doğdun yaz gecesi mucizemiz"

Genç kız ağlamaktan şişmiş gözleri ile aynada kendisine baktı. Yüzüne su çarpıp balkona doğru adımladı. Yeşil defteri ve içindeki kurumuş papatyaları elinden düşürmemişti. Balkondaki tekli koltuğuna oturduğunda başını gökyüzüne doğru kaldırdı. Annesinin yazdığı satırlar aklına gelince buruk bir tebessüm yerleşti dudaklarına. Biraz daha ağlamak istedi. Belki annesinin dediği gibi olurdu,ağladığı için rüyasına gelirlerdi...

~~~

Bitti! Yani tam anlamıyla bitti denemez çünkü özel bölüm var. Zaten Sevgi ve Altay çiftimize ne olduğunu da orada öğreneceksiniz.

Ve şöyle bir şey sormak istiyorum
Yaz ile ilgili yeni bir kurgu mu? Yoksa farklı bir futbolcu ile yeni bir kurgu mu?

Bir Yaz Gecesi Rüyası • Altay BayındırWhere stories live. Discover now