1.BÖLÜM

45 13 2
                                    

30 Ağustos 2002 İstanbul

Soğuk bir geceydi neidüğü belirsiz bir bebek tam kapının önünde duruyordu. Etrafı kolaçan edip kimsenin olmadığını fark etti. Kendi kendine "bu çocuk da kim?" Diye düşünmüştü. Bian da hava çok esince kollarıyla kendini sardı kapının önünde duran çocuğa baktı kalın bir battaniye ile sıkı sıkı sarılmıştı. Daha önce kucağına çocuk almadığı için ürkek bir şekilde kucağına alıp masum yüzüne baktı. Kapkara gözleri koyu kahve saçlarıyla bakıyordu. Bu bebeğin ağlaması gerekmiyormuydu? Niye ağlamıyordu?

Çocuğu içeri alıp kapıyı kapattı. Bir daha çocuğun yüzüne bakarken oğlan çocuğu olduğunu anlamıştı. Holden çıkıp yavaşça oturma odasına ilerledi. Bebeği yavaşça koltuğa bırakıp yanına oturdu. Salonun penceresinden dışarı bakarak napacağını düşündü napabilirdi ki küçücük bebek. Çocuğun yüzüne bakınca küçük bebek ona gülümsemekteydi oda ona bakarak "napıcaz seninle?" Diye soru sorduğun da bebek daha fazla gülmeye başladı.

Dakikalar sonra tekrar kapı çaldı. Yerinden hızla kalkıp kapı deliğinden baktı. Kapıda kimse yoktu açmaya çok korkuyordu ama bakmak zorunda da hissediyordu. Kapıyı yavaşça açtı önce kafasını dışarı uzattı etrafta kimse görünmüyordu. Ama kapının önüne bırakılan bir çanta vardı. Kapının önünde dizlerinin üzerine çömeldi ve çantanın içini açtı çantanın içinde; 2 paket bebek bezi,süt,battaniye, kıyafetler... kısaca bir bebeğin ihtiyacı olabilecek bütün şeyler bu çantanın içindeydi.

Çantayı içeriye alıp hemen bebeğin yanına gitti. Anlamadığı bu bebekle aralarında bir bağ vardı bu bebeğe sahip çıkmalıydı...

1 Mayıs 2019 İstanbul

Evet sıcak bir sabahtı ve ben sıcak sabahlardan nefret ederdim. Aslında ben genel olarak sabahlardan nefret ederdim geceler bana göre daha güzel ve daha aydınlıktı. Evet gecelerin aydınlık olduğunu düşünüyorum ne yani olamaz mı? Yatakta durmuş tavana bakarken 17 senedir bana sahip çıkan Selda teyze içerden seslendi daha çok bağırıyordu " Kuzey oğlum kalk artık öğlen oldu okulun var yavrum" okul evet 17 yaşındayım ve lise üç'e gidiyorum. Yattığım yerden kalkıp aynada ter olan vücuduma baktım. Banyoya gidip hızlıca duş aldım okul kıyafetlerinin renginin güzel olması işime geliyordu siyah kot pantolon, beyaz t-shirt,siyah hırka mükemmel. Hızlıca giyinip çantama baktım iki defter iki kitap bugün hangi dersler var diye baktığımda biyoloji kimya bir sürü ders hepsini çantama doldurup mutfağa indim çantamı bir yere fırlatıp "günaydın Selda Sultan" diyip Selda teyzenin yanağından öptüm. "Günaydın paşam" bana paşam diyordu. Seviyordum Selda teyzeyi ya.

Kahvaltıyı ettikten sonra hızlıca çantamı alıp kapıya gittim ayakkabılarımı giydim. Vakit olmadığı için ara sokaklardan geçerek okula hemen varmam gerekiyordu. Okulu sevdiğimden değil Selda teyzenin korkusundan 1 gün bile devamsızlık yaparsam okuldan şutlarlar beni. Bütün kış yattığım için okulun bitmesine 3 hafta kala hep okuldayım demek bu.

Kolumda ki akıllı saatte bakmak için kafamı eğdiğim sırada birine çarptım. Artık kime çarptıysam hoy maşallah şuan yerdeyim. Kime çarptığıma bakmak için kafamı kaldırdığımda biri daha yerdeydi aslında çoğu şey yerdeydi kitaplar, ben ve kız.

Yere oturmuş dizini tutan kıza baktığım da. Her şey aklıma dan etti hemen yerden kalkıp üstümü başımı düzelttim. Kitapları toplayıp yanına gittiğim de "iyi misin?" Diye sordum sormasam beni odun sanacak bide odun lakabını alamam.

Bana dolan gözlerle bakıyordu. Lan sadece yere düştün hayır bende düştüm ben dolan gözlerle bakıyo muyum? Yoo bakmıyorum. Evet anlamında kafasını sallayınca kitapları ona uzattım. "Te-teşekkür ederim" "rica ederim kusura bakma okula yetişmeye çalıştığım da seni görmedim." "Önemli değil." Dediğinde başımı sallayıp okula doğru koştum. Geç kalırsam biterdim.

Sınıfa hocadan önce girdiğim de derin bi nefes aldım. Şu saçma dakikalar ve saniyeler sinirimi bozuyo mal mı ne ya. Sinirden acıktım resmen sabah bir şey de yemedim offff..

Son derse girmemize son bir teneffüs kalmıştı ve benim aklım hala şu sabah ki kızdaydı. Niye aklımdaydı ki. Neyse bu aptal düşünceyi kafamdan atmam lazım yoksa böyle beş dk ya kalmaz cenazemi çıkarırlar bu okuldan valla bak.

Son ders bana sataşıp duran Baran'a daha çok sinirlenmiştim. Kalem fırlatmak ne ya. Yok bu dayak istiyo valla. Şu teneffüs bi çalsın görürüm onu ben. Bunu yan sırama oturtan mal kim. Tabii kim olucak salak din hocası ondan da nefret ediyorum. Sen bekle Baran bekle ecelin olucam oğlum senin.

KARANLIK GECE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin