birinci bölüm, edward kim tehlikeli biriydi

109 6 37
                                    

୨୧

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

୨୧

edward kim, tehlikeli biriydi.

oldukça büyük alan, işlenmiş duvarlar, özenle yapılmış ve işlenmiş zemin, altın ve elmastan yapılmış avizeler, hiç durmaksızın dans eden yüzlerce maskeli insan... tüm bunlar asil prensimizin ilgisini çekmiyordu bu gece. şu an somurtan ifadesinden asla ama asla ödün vermiyor ve kendisiyle dans etmek isteyen prenseslere açık olan tek gözünden ters bir şekilde bakıp geçiyordu. bu da doğal olarak soğuk bakışlara maruz kalan güzel prensesleri korkudan titretiyordu. prens bu durumu umursamıyordu bile.

sonuçta edward kim, her istediğini yapan soğukkanlı bir prensti. ailesinin varisi, anyang krallığının gelecekteki kralı.. ya da diğer bir isimle, tehlike.

prens edward kasabanın dilinden düşmeyen biriydi. ilk doğduğu günler bile halk kendi çocukları olmuş gibi sevinmiş ve kutlamalar yapmıştı. herkes fazlasıyla ümitliydi genç prens için ve bu beklentileri erken yaşta başlamıştı. bu durumdan bihaber olarak özenle yetiştirilmişti. daha küçük yaşta kılıç kullanmaya başlamış, profesyonel biçimde at sürmesini öğrenmişti. oysa ki onun sek sek oynayıp, sarayın güzel bahçelerinde koşuşturması gerekiyordu. bunların hiç birini yapamadı.

onsekiz yaşına geldiğinde işler değişmişti tabii ki. krallığının gözünde fazlasıyla olgunluğa erişmiş bir yaştı onsekiz. bu durum yüzünden eğitimleri daha da artmış ve küçüklükten aldığı eğitimlerinin iki kat daha kötülerini görmeye başlamıştı. artık yaptığı her bir hatada kırbaç darbesi, aç ve susuz bırakılma ve mahzene kapatılma gibi kötü cezalara maruz kalıyordu. babasının söylenime göre bu oğlunun iyiliği içindi. tabii bu iyilik bunlarla sınırlı kalmayıp gerçek bir insan bedeni üzerinde eğitim yapmasına kadar gitmişti. korkunç günler geçmek bitmemişti en güzel yaşında.

şu anda ise yirmiüç yaşındaydı. fakat hisleri kendisini çoktan öldürmüştü. sahi, ne zaman gerçekten mutlu olabilmişti ki? gözünden tek bir yaşın ne zaman aktığını bile hatırlamıyordu. tek hatırladığı şey, vücudundaki yara izlerinin yaşandığı anlar. dahası gelmiyordu onun için. babası ise her zaman bahsettiği iyiliklerin yanında bir yenisini eklemişti günler önce. bir gece prens hongjoong'u toplantı salonuna çağırmış ve artık bir eş adayına sahip olmasını söylemişti. tabii bunu duyan prens bir şey diyememişti. babasına asla karşı gelememişti bunca zaman. o gece de aynı şekilde karşı gelememiş ve istemeyerek, sessizce onaylamıştı sevgili babasını.

şimdi ise burdaydı, özel olarak yapılmış demir ve kırmızı yakut taşı işlemeli tahtında oturuyor, tek elini yüzüne yaslayarak öylece yarın yokmuşcasına dans eden insanları izliyordu açık olan tek gözünden. gerçekten mutluydular. edward bunu tek bir bakışta anlıyordu. fakat anlamdıramadığı tek durumda buydu.

neden kendisinin mutlu olmadığı bir durumda neden başka insanlar mutlu oluyordu? bu kadar kolay mıydı mutluluk hissiyle dolup taşmak?

disfruto | kim hongjoongWhere stories live. Discover now