bu kalp seni unutur mu?/giriş

7 0 0
                                    

Uzun soluklu bir kurgu bizi bekliyor. Aşk, acı, tutku, özlem... Her şeyi iliklerimize kadar hissedeceğiz. Her bölüme bir şarkı adı vereceğim, bu şarkılar benim en sevdiklerim ve bu hikayeye en çok yakıştırdığım şarkılar olacak. Çok uzatmadan sizi Aren ve Giray ile baş başa bırakmak istiyorum.

Başlama tarihiniz.

"Ve devre arasına golsüz eşitlikle giriyoruz sayın taraftarlar." Spikerin sesi devre arasına girdiğimizi haber verdiğinde gözlerim daldığım yerden ayrıldı ve istemsizce irkildim. Maçın ilk dakikalarını hatırlıyordum sadece, onun dışındaki kısım tamamen boşluktu. Dalmıştım.

Eskiden tek bir saniyesini bile gözümü kırpmadan izlediğim maçları bile izleyemiyordum artık. Ev arkadaşım İsmet elbette bunun farkındaydı ve halime acıyordu. Herkes gibi. "Su falan getireyim mi Aren, iyi durmuyorsun. Yeter artık." Sinirliydi, gerçek anlamda sinirliydi ve bu ses tonundan, bakışlarından, hareketlerinden kısacası her şeyinden belli oluyordu. "Konuştuk bunları İsmet, uzatmayalım. Teşekkür ederim, suya ihtiyacım yok." Elini yanındaki tahta masaya geçirdi. "Sikeceğim artık, ona ihtiyacın var. Senin hayatını sikti be, seni o gün o kaldırımdan ben aldım. Ben sildim gözyaşlarını, ellerindeki kanı ben sildim. Gözlerimin önünde sana bunu yaşatan herif için acı çekme artık. Dayanamıyorum." Yine bunu yapıyordu. Canımın ne kadar acıdığını görmüyor, sürekli aynı şeyleri yüzüme vuruyordu. "Bitti mi İsmet, susacak mısın?"             "Bitmedi amınakoyayım, bitmeyecek. Sen kendine gelene kadar ben susmayacağım."  "Küfürbaz mı oldun başıma, şu çeneni kapat artık. Kalbini kıracağım." Güldü, hatta kahkaha attı ama neşeden tamamen uzak bir gülüştü bu. "Aren, güzel kızı-" Elimi sertçe havaya kaldırarak susturdum onu. "Sakın o kelimeyi bana bir daha söyleme. Ya beni böyle kabul et ya da topla eşyalarını siktir ol git." Nefes aldı, dudakları aralandı bir şey söyleyecekti ama kafasını sağa sola sallayarak bundan vazgeçti ve odadan çıktı. 

"Bana neden hep güzel kızım diyorsun Giray? Kızın değilim ki ben senin, sevgilinim." Evimizdeydik. Yatağımızda onun göğsüne kıvrılmıştım ve usul usul saçlarımı okşuyordu.        "Normal şartlarda babalar kızlarını hep sever, korur, onlara zarar gelmesini asla istemez ve onlar için her şeyi yapar. Biz bunu yaşayamasak bile doğrusu bu bebeğim. Ve ben seni gerçek bir babanın kızını sevdiği gibi seviyorum. Her şeyden sakınarak, hep seni düşünerek ve ölene kadar senin arkanda duracağımı bilerek seviyorum. Güzel kızımsın sen benim, benimsin. Güzelimsin, kızımsın. Güzel kızımsın." Sözleri beni ağlatacak kadar kuvvetliydi fakat ne olursa olsun onun yanında ağlayamıyordum. Bana içten içe öyle iyi hissettiriyordu ki ne kadar kötü olursam olayım o benimleyken asla ağlayacak kadar çaresiz hale gelmiyordum. "Sen de benim yakışıklı oğlum ol o zaman, bal surat." Burnunu kırıştırdı, ona bal surat dememden hoşlanmadığını söylüyordu. Eğer bunu söylerken gözlerinin içi gülmese buna inanırdım. "Asla vazgeçmeyeceksin değil mi?" "Neyden vazgeçmeyeceğim? "Saçlarımdaki elleri uykumu getiriyordu. "Bal surat demekten, asla vazgeçmeyeceksin." Başımı salladım. "Sen benden ne zaman vazgeçersen işte o zaman sana bal surat demekten vazgeçerim." Saçlarımı okşayan elleri saçlarımı karıştırdı ve homurdandı. "Ne vazgeçmesi kızım, seni artık benden ölüm bile ayıramaz."

Ayırmıştı, belki ölüm değildi sonumuzu getiren fakat o benden vazgeçmişti. Anılarımız zihnimden siliniyordu yavaş yavaş. Tek tük şeyler kalmıştı aklımda. Üzerinden yıllar geçmişti, tam 12 sene olmuştu onu son kez göreli. On altımda hayatıma girmiş, on sekizime girdiğim gün çekip gitmişti. Şimdi 30 yaşındaydım ve ondan başka kimse için yüreğim çarpmamıştı. Kimseyi öpmemiştim, kimseye içten gülememiştim. Ve 30 yaşım hiç olmadığı kadar acı veriyordu bana. On sekizimde nasıl kanadıysam otuzumda yine aynı şiddetle kanıyordum.

Bir Yara Bir GülüşWhere stories live. Discover now