VII

185 26 21
                                    

" Merhaba, Seonghwa.

Bu mektubu sana yazıyorum çünkü söyleyeceklerimi ancak sararmış kağıdımın üstüne yazdığım paslanmış sözcüklerimle aktarabilirim.
Bir yanım karşına çıkmayı ve son kez de olsa seninle yüz yüze konuşmayı çok istedi ancak o yanımı susturdum. Çünkü bunu yapamam. Bunu kendime yapamam, daha fazla yapmak istemiyorum.
Beni sevmediğini biliyorum, bunu her ne kadar itiraf edemesen de biliyorum Seonghwa, senin kalbin hiçbir zaman benim için heyecanlanmadı.
Fakat sevmenin ne demek olduğunu da biliyorum o yüzden yaptığın tercih için senin adına çok mutluyum. Sevmediğin biriyle olmak yerine sevdiğin biriylesin, çünkü yüreğin bunu istiyor.
Bu çok güzel bir duygu olmalı, ben hiç hissetmedim ama sevdiğim adamın bunu hissetmesi bana acının yanında huzur da veriyor.

Onu mutlu etmek için çok çabaladığını görebiliyorum, sen gerçekten iyi birisin.
Sana iyi birisin diyorum çünkü hiç tanımadığın ve ölmek üzere olan birini sırf mutlu edebilmek için sevgilin olduğu halde onunla yalandan da olsa bir oyun oynamayı sürdürdün. Ve amacına ulaştın, çünkü ben de yalandan da olsa mutlu oldum.
Sana minnettarım ve senin gelecekte mutlu olman için çok fazla dua okuyacağım.
Belki o kadar yaşayamam ama, ruhumun huzur bulması için hep gülümse, olur mu?

Seni seviyorum zambağım, yaşadığım bu kısacık ömür boyunca hep seni sevmeye devam ettim ve ölene dek de bunun süreceğini umuyorum.
Biliyorum bu seni rahatsız ediyor, ama artık daha fazla bunu sana hissettirmeyeceğim çünkü bir daha benimle sevgilicilik oyunu oynamak zorunda kalmayacaksın.
Artık omzularındaki yükü sırtlanıyorum, sen rahatça yaşayabilirsin.
Benim için endişeleneceğini sanmıyorum ama bir kereliğine de olsa eğer aklına gelirsem diye söylüyorum, beni merak etme; ben iyi olacağım.
Belki uzaktan, hiç görmeden, varlığını hissetmeden seveceğim seni ama yine de seveceğim. Çünkü bu gibi şeylerin içimdeki duyguya engel olacağını sanmıyorum, ben sana aşık değilim Seonghwa.
Bu aşk değil, bu hissettiğim aşk değil.
Çok daha güçlü bir şey, sana anlatamam çünkü içimde yeşermiş olan bu zambak, yaşamım boyunca benim küçük sırrım olarak kalbimde filizlenmeye devam edecek.
Sana o zambağı göstermek isterdim fakat bunun ikimiz için de hiçbir zaman gerçekleşemeyeceğini biliyorum.

Seonghwa, benim güzel sevdiğim.
Üzülmeni istemiyorum umarım sevgilin her zaman senin mutluluk kaynağın olur, böylece ruhum acı çekmeyecek.

Ben ölüyorum.
Ben ölüyorum fakat sen yaşıyorsun ve ben de yaşadığımı hissediyorum.
Nefes alıyorsun, gülümsüyorsun, saçlarını ellerinle karıştırıyorsun, irislerin parlıyor, dalgaların sesini duyunca gözlerini kapatıyorsun, güzel gözüküyorsun ama kalbin daha güzel gözüküyor, kahkaha atınca gözlerin kısılıyor, koşarken yorulmuyormuş gibi gözüküyorsun fakat durduğunda nefes nefese kalıyorsun, tebessümünün bir evren kadar büyük olduğunu bilmiyorsun, çocukları çok seviyorsun, bebeklerle bebek oluyorsun, anneni sırtında taşıyorsun, insanları kırmamak için her zaman tatlı dilini kullanıyorsun, kibarsın, yemek yemeyi çok seviyorsun ama naneli çikolatadan nefret ediyorsun, yağmurlu havalarda gece herkes uyurken dışarı çıkıp kollarını iki yanına açıyorsun, hiç çiçek beslemiyorsun ama gördüğün tüm çiçeklere sevginden bir parça veriyorsun, her yaz ayının cumartesi günlerinde ağaçların altında uzanıyorsun, okulda başarısız olan kişiye sırf üzülmesin diye kopya veriyorsun ve dersten geçmesini sağlıyorsun, baykuşları dinlemeyi seviyorsun, kedilerle oynamayı hobi haline getirdiğin için onlarla hep yakalamaca oynuyorsun, yaşlı teyzelerin ellerindeki ağır poşetleri alıyorsun, metroda her zaman cam kenarına oturuyorsun, her gece uçmayı hayal ediyorsun fakat insanların seninle dalga geçmesini istemediğin için bunu kimseye söylemiyorsun, gökyüzündeki yıldızlara isim vermeyi seviyorsun, favori şarkını hiçbir zaman değiştirmiyorsun, üzgün insanları görmekten nefret ediyorsun, hamam böceklerini uğur böceklerinden daha çok seviyorsun, uyurken kalbinin üstüne uzanmaktan korkuyorsun, romantik filmleri sıkıcı buluyorsun, aşka inanıyorsun ama en çok da sevgilinin gözlerine bakarken orada gördüğün duygulara kapılıyorsun, onu seviyorsun, insanları seviyorsun ve beni sevmesen de mutlu etmek için uğraşıyorsun.
Sen yaşıyorsun aşkım, ve tüm bunları yapmaya devam ediyorsun.
Bense ölüyorum, ama varlığınla huzur bulmaya devam edeceğim.

Seni seviyorum.
Seni seveceğim.
Ve seni sevdim.

Her şeyden çok sevdim,
parmaklarınla sayamayacağın kadar fazla ve gökyüzünde isim verdiğin tüm o yıldızlardan daha çok.

Ama sanırım artık benim için gitme vakti yaklaşıyor.
Bunu söyleyeceğim için özür dilerim zambağım ama ölmeden önce şu cümleleri içimden çıkarmak istiyorum;
' Seni, 2018 yılındaki 7 ekim gecesinin akşamı sağanak başlayan yağmurun altında gece ıslanmak için evden çıktığın zaman tesadüf eseri bir dükkanın altında gördüm.
Kollarını açmıştın, damlaların üstüne düşmesine izin verirken kimsenin duymayacağı şekilde bir isim fısıldadın.
Ve dudaklarını okudum, o isim sevgilinin ismiydi.
Fakat ben, dudaklarından okuduğum o ismin yerinde benim ismimin olması için o an, oracıkta canımı vermeye hazır bir şekilde tanrıya yalvardım. '

Seni sevdiğim için özür dilerim kelebeğim.
Umarım onu bizim anılarımızla mutlu etmek yerine kendi oluşturduğunuz anılarla mutlu edersin, çünkü bu yüreğime daha önce hiç tatmadığım bir acı sokuyor ve ben, ölecekmişim gibi hissediyorum... "

-Hongjoong

matem yıldızı | seongjoong ✓Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu