11

180 8 5
                                    

Dün geceye nazaran daha rahat bir uyku çekmiştim. Bugün her şey yolunda giderse çocuklara kavuşacaktım, öğlen Barış ve Fırat geldi. Fırat'ın her şeyin ortaya çıktığından haberi var mıydı acaba? Kesin vardır gerçi Barış söylemiştir. Sasha bana Fırat'ın karısını Barışın öldürdüğünü söylemişti, karısının katiline nasıl aşıktı ki bu adam? Herkes içerde sessizce oturuyordu, sonunda ağzımı açmaya karar verdim;

''Fırat Bey biraz konuşabilir miyiz'' deyip barı işaret ettim.

''Tabii Büge Hanım'' deyip arkamdan geldi;

''Bakın Fırat Bey, Barışla beraber olduğunuzu biliyorum, ama aklıma yatmayan bir kaç bir şey var''

''Dinliyorum''

''Barışa aşık mısınız gerçekten seviyor musunuz onu bilemem ben, fakat onu kandırıp bunları onun aleyhine kullanmayacaksınızdır umarım sonuçta siz bir savcısınız.''

''Büge Hanım kusura bakmayın ama ben size hiç bir şey kanıtlamak zorunda değilim, Barışla olan ilişkim sizi ilgilendirmez! ''

''Onu kastetmediğimi siz de çok iyi biliyorsunuz bence, sözlerimi çarpıtmayın lütfen! Sonuçta bu adam sizin hayatınızı mahvetti, intikam almak istemeniz normal ama bunu kalbini kırarak yapmayın sizi uyarıyorum. Eğer ki Barışa ve Sashaya bir zarar vermeye çalışırsanız, sizi hapishaneden kaçtığınıza pişman ederim!'' 

''Bakın, evet bana hayatımı zehir etti fakat, kalp kimin için atacağını seçmiyor. Barışa olan aşkımı sorgulamak size düşmüyo-'' sözünü kestim;

''Sorgulamıyorum, uyardım sadece'' deyip konuşmayı kestim, salona doğru ilerledim. İkisi de Fırat'la ne konuştuğumu merak ediyordu fakat meraklı bakışlarını göz ardı ettim. Fırat da salona yönelmişti ki zil çaldı. Gelenler Fırat'ın tayfası ve Cemreydi. Cemrenin sürekli ortalıkta dolanmasından hiç hoşnut değildim tabii ki de ama burada olmak zorundaydı, o yüzden bir şey de diyemiyordum. 

''Bugün çocuklarımıza kavuşacağız, Fırat ve ben Efkan şerefsizi hakkında tüm gerçekleri anlatan videoları çekeceğiz ilk, sonra Sinyor basın toplantısında, ekibi de videoları silmeye çalışırken çocukları alacağız.''

''Kamera ekipmanı getirdim başlayabiliriz'' dedi Sasha.

Onlar bu adamın yaptığı iğrençlikleri anlatırken dayanamadım, odasına gittim. Yanına gidip rahatça sarılamayacağım için, kafamı yastığına gömüp kokusunu uzun uzun içime çektim. Çok ayrı sakinleştirici bir kokusu vardı, tabi alttan gelen hafif tütün kokusunu saymazsak. Yağmurdan sonra etraf toprak kokar, içine çektikçe insanın sanki ciğerleri değil vücudu dolar. 

İşte aynı etkiyi yaratıyor bende kokusu. Yatağına yattım, telefonumla oynamaya başladım, çoğunlukla oğlumun fotoğraflarına bakıp sessizce ağlamaktı yaptığım aslında. Çok az kalmıştı ona kavuşacaktım ama saatler yaklaştıkça daha da geriliyordum, her şeyin ters gitme olasılığı da vardı. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan durdum öyle, en son Sasha yanıma gelip Barış ve Fırat'ın çıktığını haber verdi. Korktuğum ve sabırsızca beklediğim an gelip çatmıştı. 

''İçerdekiler gitti mi?''

''Yok Fırat-Barış hariç herkes burada'' aldığım cevaptan pek haz etmemiştim. Yine de kalkıp Sashayı içeri takip ettim. Salonu es geçip bara yöneldim, sert bir içkiye ihtiyacım vardı. Alt rafta sakladığı yarım viskisinden kendime bir bardak doldurdum, yavaş yavaş yudumladım. Gerçi Cemrenin Sashayla sürekli konuşmaya, ona yanaşmaya çalışan hallerini gördükçe tepeme dikesim geliyordu ama neyse. 

Bardağın dibinde kalanın hepsini dikip sertçe masaya koydum, koltuktaki Sashanın dibine oturdum. 

''Cemre''

''Efendim''

''Senin de Fırat ve Barışla gitmen gerekmiyor muydu?''

''Yok canım bu sefer bana ihtiyaçları yok burada durmam lazımmış'' dedi alaycı bir gülümsemeyle. Acaba Sasha'dan rica etsem Cemreyi de benim için öldürür müydü? Ortamın gerginliğini hisseden Paşa, Sasha'dan televizyonu açmasını rica etti, Sinyorun basın toplantısı başlamak üzereydi zaten. Sasha televizyonu açtı, basın toplantısına 5 dakika vardı. Beyefendi  toplantıdan önce itiraf etmelerini istemişti fakat öyle bir şey asla olmayacaktı, hem itiraf etseler bile çocukları vereceği garanti değildi çünkü Sinyor güvenilir bir adam değildi.

Barış ve Fırat'ın aşağı-yukarı orda olmaları lazımdı, acaba geçebildiler mi güvenlikten? Acaba getirebilecekler mi çocukları? Düşüncelere boğulup kendime işkence etmek istemiyordum, balkona biraz hava almak için çıktım. İstanbul'un soğuk, sisli ve kirli havasını derin nefeslerle ciğerlerime çektim, biraz iyi gelmişti. Hava hiç iç açıcı olmasa da, dört duvar arasında bir sürü insanla olmaktan daha iyiydi. Tabii içerde bir tek Sasha olsa bu durum benim için biraz daha farklı olurdu. 

Balkondan manzaraya bakarken hayatımın şu son bir kaç ayını gözden geçirdim de... Kocam öldürülmüş, hem de oğlumun babası ve aynı zamanda ikiz kardeşi olan adam tarafından. Bense onun yapmaya dahi cesaret edemeyip midesinin kaldırmadığı işleri yaptırdığı kadına aşık olmuştum. Aşık mı olmuştum? Evet.. Ellerinin kanı kurumadan tekrar yenisine bulayan birine, bir tabiri caizse seri katile. Ama benim yanımdayken, sanki çok çok daha farklı birisi.. İçinde vicdan olmayan biri öyle güzel bakabilir mi, tabi o kadar şey yaşayan biri vicdan kavramını öğrenmiş midir? İlk bu soruyu sormam lazım sanırım.

Saniyeler dakikaları dakikalar saatleri falan filan işte. Ben farkında mıyım sanki zaman kavramının son haftalarda! Bilemediğim ve kestiremediğim bir zamandır volta atıyordum evin içinde, ne bir haber ne bir mesaj ne bir arama hiç bir şey yoktu hala daha. Sonunda bilmem ne kadardır beklediğim telefon geldi;

''Çocukları aldık Büge herkes dağılsın evlere geliyoruz.''

''Tama-'' yüzüme kapattı Barış, ama önemli değildi çünkü iki gündür bu cümleyi duymak için bekliyordum.

''Almışlar çocukları geliyorlarmış evlere dağılın dediler!!'' Çok büyük heyecan ve mutlulukla söylemiştim bunları, herkes de benim kadar rahatlayıp derin bir oh çekmişti. Haberi duyunca hemen kalktı Cemre ve Fırat'ın tayfası. Göz açıp kapayana kadar Nazlıyı karşılamak için yola çıkmışlardı bile, Nazlıyı özleyeceğim için üzülüyordum ama babasının yanında çok daha mutlu olacağını biliyordum. Benim de oğlumu karşılamam ve görmem lazımdı.

''Sasha, ben de kalkayım artık, Can'ı görmem lazım''

''Biliyorum'' deyip beni öptü, sonra devam etti;

''Kendine dikkat et tamam mı, bütün bu olanlar yakına bitecek merak etme''

''Tamam, sende kendine dikkat et lütfen'' deyip ona sıkıca sarıldım..



zemheri ~sasbügWhere stories live. Discover now