ÇİKOLATALI KURABİYELER (KISA HİKAYE)

264 27 23
                                    

"Elindekileri hemen bize ver ufaklık!"

Küçük kız, üzerine gelen üç oğlan çocuğuna korku dolu gözlerle bakıyordu. Annesinin kendisi için özenle pişirdiği minik çikolata parçacıklı kurabiyeleri kimseyle paylaşmak istememesi bir yana, kendisini tehdit ederek onlara el koymaya çalışan bu oğlanlara kurabiyelerini elleriyle teslim etmek istemiyordu.

"Onu rahat bırakın!"

Ardından gelen güçlü sesle küçük kız arkasını döndü. Daha önce hiç karşılaşmadığı bir çocuk, arkasında ellerini yumruk yapmış; yaşından beklenmeyecek bir ciddiyetle önündeki üç oğlana bakıyordu.

Oğlanlar kendilerine meydan okuyan bu oğlana kendi aralarında gülüp, onunla dalga geçmeye başladılar.

"Hey, bücür! Sen bu işe karışma." dedi içlerinde en şişko olan. Yüzünde hâlâ kurabiyeleri alma yönünde hissettiği kararlılığın izleri vardı. Küçük kız, gözleri dolu dolu bir şekilde kurabiye kabını göğsüne bastırdı. Hayır, kurabiyeleri onundu ve kimseye vermek istemiyordu. Yalvaran gözleri arkasındaki kurtarıcısına döndü. Çocuk kızın gözlerindeki hüznü ve korkuyu görerek derin bir nefes aldı. Bire karşı üç kişiydiler. Onlarla kavga etmeye kalkarsa kaybedeceğini biliyordu. Ancak bu işi farklı yollarla çözebileceğine inanıyordu. Birden sağ elini kaldırıp işaret ve baş parmağını birleştirerek ağzına götürdü. Arada kalan boşluğa üfleyerek bir ıslık çaldı ve "Kont!" diye seslendi.

Çocuklar hala ne olduğunu anlamamış bir şekilde kendi aralarında eğleniyorlardı. Ama hiç yoktan belirmiş gibi aniden ortaya çıkan kocaman çoban köpeğini gördüklerinde yüzlerindeki gülüşler silindi.

"Hey, ne oluyor?" diye sızlanmaya başladılar. Köpek sahibine karşı bir tehdit olarak algıladığı üç oğlana hırlayıp, dişlerini gösterdiğinde ise en öndeki şişko çocuk birkaç adım geri gitti. Kaşları çatılmıştı, korkusu adeta gözeneklerinden fışkırıyor, köpeği kendisine saldırmaya teşvik ediyordu.

Kahraman çocuk köpeğinin boynunu tutup, onu sakin tutmaya çalıştı. Kontrolün onda olduğunu fark eden çocuklar korku ve nefret dolu bakışlarla kızın arkasında kalan oğlana gözlerini diktiler.

"Eğer hemen buradan gitmezseniz, Kont'a size saldırması için emir veririm." diyerek çocukları daha da korkuttu oğlan.

Onun ciddiyetini tartan çocuklar, koca çoban köpeğinin hırlayıp havlaması ile yerlerinde sıçradılar ve tek bir kelime daha etmeden arkalarını dönüp kaçtılar.

Avını takip etme iç güdüsüyle ileri atılmak isteyen köpeği sahibi olduğu belli olan çocuk yatıştırdı. Avından olduğunu anlayan köpek inildeyerek sahibinin ayaklarının ucuna uzandı ve başını kaldırıp üzgün gözlerle küçük oğlana baktı. Tüm bu olanlar esnasında korkuyla gözleri kocaman olmuş küçük kız ise kurtarıcısının yüzüne bakakalmıştı. Kızın köpeğinden korktuğunu düşünen oğlan güven veren bir gülümsemeyle kıza baktı.

"Korkma, sana bir şey yapmayacak." dediğinde kız rahatlayacak göğsüne çektiği kurabiye kutusunu indirdi. Yüzünde kocaman bir gülücük oluştu ve kalbinin artık korkuyla değil, daha başka bir duyguyla çılgınlar gibi çarpmaya başladığını hissetti.

Daha sadece 6 yaşındaydı. Ancak 6 değil, 16 yaşındaymış gibi ilk aşkını bulduğunu o zaman bile biliyordu. Bu cesur, iyi yürekli kurtarıcısının sevimli yüzüne hayranlıkla bakmaktan kendisini alamıyordu.

Elinde tuttuğu kurabiyeler onun hayatta en sevdiği şeydi. Çünkü kanser olan annesi nadiren kendisini iyi hisseder, iyi hissettiği zamanlarda ise hasta yatağından kalkarak kızı için en sevdiği kurabiyeleri pişirirdi. Bu yüzden onları paylaşmak zordu onun için, her bir kırıntısı değerliydi.

ÇİKOLATALI KURABİYELER (KISA HİKAYE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin