17. Bölüm

26.1K 1.4K 969
                                    

Umarım keyifle okuduğunuz bir bölüm olur.

Seviliyorsunuzzzzz.

Yazardan

Sabah gözlerini zar zor açarken zorlukla yataktan doğrulmuştu Asya .

Bir süre öyle boş boş odayı inceledikten sonra bugün gideceği yer aklına geldiğinde kalbinde ince bir sızı oluşurken yataktan doğrularak banyoya ilerledi.

Hala Ankara'daydılar ve Rasim albayın söylediği gibi görev yerlerine öğlen döneceklerdi.

Kısa bir duş aldıktan ve üzerini giydikten sonra aynada son kez kendine bakarak kendini cesaretlendirmek adına derin bir nefes aldı.

Son kez ışığın vurduğu, kızıla çalan saçlarına hüzünle baktıktan sonra ifadesiz bir şekilde odaya döndü. Komodinin üzerinde duran silahını ve diğer eşyalarını da aldıktan sonra kendini hemen dışarı atmıştı.

Onun için en zor günlerden birisi olabilirdi.

Asya'yı tanıyan askerler selam verirken Asya'da onlara karşılık vererek binadan çıkmıştı. 

Gözlerini eski anılarla dolu askeriyenin bahçesinde gezdirirken bütün acıları boğazında durmuş ve yutkunmasını engelliyordu. Kafasını iki yana sallayarak bir süre sonra kendine gelince vakit kaybetmeden kendini askeriyeden dışarı atmıştı.

-

Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından sonunda istediği yere gelmişti. Demir kapının önünde dururken şehitlikte kısa bir göz gezdirdi. Mantığı ne kadar geri gitmesini söylese de ayakları ve kalbi ona itaat etmemiş ve şehitliğe doğru ilerlemeye başlamıştı.

Neydi bu kadar zor olan?

Yaşanmışlıklar...

Onları görmeyi hak etmediğini düşünmesi...

Yada bir zamanla ailesi olarak bildiği insanları toprağa yakıştıramaması?

Ne de güzel günlerdi... 

Ne de çok özlemişti onları...

Yüzünde yaşanamamışlıklar gibi yarım bir tebessüm oluşurken sonunda ailesi bildiği insanların yanına gelişti.

Aslan gibi kardeşleri bu toprağın altına gömülmüştü. Koruyamamıştı onları. 

Dua okuduktan sonra bir süre kardeşlerinin mezarını izledikten sonra yan tarafında bir hareketlilik hissettiğinde o tarafa dönmeden derin bir nefes alıp dudaklarını araladı.

"Kaç sene oldu?"

Soru ile yanında duran Adem'in derin bir şekilde zar zor nefes aldığını duymuştu. Daha çok sanki boğuluyor gibiydi. konuşmakta güçlük çekiyordu.

"Üç sene."

Asya ona döndüğünde dolan gözlerini kardeşlerinin mezarından ayırmadan öylece bekliyordu.

"Dile kolay üç sene. Onlarsız geçirdiğimiz koskoca üç sene."

Söyledikleriyle Adem hüzünle ona dönmüştü. Bir kaç kez dudaklarını aralayıp geri kapattıktan sonra yutkunarak en sonunda konuştu.

"Benim de sensiz geçirdiğim üç sene."

Asya'nın gözleri Ademe dönemezken sesini çıkarmadı. Kardeşi haklıydı. Onu bırakıp gitmişti.

Adem ise ne kadar Asya'nın döndüğüne sevinse de içinde hala ona karşı büyük bir kırgınlık vardı. İnsan en sevdiğine daha çok kırılırmış ya Adem'de bu dünyada ailesinden kalan tek kişiye büyük bir kırgınlık hissediyordu.

EMSALSİZ VATAN (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin