1.BÖLÜM

157 16 118
                                    




1.BÖLÜM:

"Sence de insanlar gün geçtikçe daha da aptallaşmıyorlar mı?"

______________________

hayatta bazı anlar vardır, ölmek istersiniz.
"yerin dibine girsem de çıkmasam."
"allah'ım yok et beni."
"varolmak bile hataydı."

tabii bu sözleri bir çok duygu için yaşayabilirsiniz.

mesela benim şu an yaşadığım şey: angarya.

yanımda elindeki bardağı silen arkadaşıma dönüp konuştum.

"Sence de insanlar gün geçtikçe daha da aptallaşmıyorlar mı?"

beni kafasıyla onayladı.

kafamı tekrar önümdeki manzaraya döndüm.

ne oluyor diye sorarsanız.

(ki sormayacağınıza eminim.)

daha bir hafta önce çalışmaya başlayan ve benden bir yaş küçük olan arata, karşısındaki kişiye kafede bayrak bulunmadığını anlatmaya çalışıyordu.

"hala neden onlara kafede çocuk menüsü bulunmadığını ve sipariş ettikleri şeyin küçük boy hamburger olduğunu söylemediğini anlamıyorum."dedim.

büyük ihtimalle havaya konuşmuştum ,ki bu hep olan bir şey, çünkü daiki bana cevap vermemişti.

"eğer onu oradan kurtarırsan akşam paspas işini ben yaparım, sende erken çıkarsın."

kulaklarıma doluşan kalın sesle gözlerim büyüdü.

hemen kafamı çevirip ona, büyük ihtimalle asla yapmayı başaramadığım, "SEN GERÇEK MİSİN?" bakışımı attım.

dışarıya sesli bir nefes verip kafasını salladı.

"başım ağrıyor hemde fazlasıyla ağrıyor. ne yapıyorsan yap bu yaygaraya son ver çünkü yakında tüm müşteriler kafeyi terkedecek."

kafamı hemen sallayıp kendimi tezgahtan çektim ve arata'nın yanına doğru yürümeye başladım.

"sana söylüyorum ben bu çocuk menüsünü bayrak için sipariş etmiştim!"

"ama efendim kafede bayrak yok."

bu cümleleri bugün büyük ihtimalle 20'den fazla defa duymuştum.

yavaşça arata'nın omzuna dokundum ve ona dönüp hafifçe gülümsedim.

"sen istiyorsan içerideki işleri hallet ben burayı toparlarım."

bana sanki bir yunan tanrıçasıymışım gibi baktıktan sonra hızlıca içeri gitti.

bende karşımda duran erkeklere baktım.

yuh gerçekten insanlar yedi kişi birden buluşabiliyor muydu? bu mümkün müydü gerçekten?

kafamı hızlıca dağıttım ve aşırıya kaçmayacak şekilde gülümseyip beş yaşındaki çocuk gibi davranıp beynimin içine sıçan çocuğa bakıp konuştum.

"üzgünüm ama kafede çocuk menüsü yoktur. doğal olarak bayrakta yoktur, sipariş ettiğiniz hamburger küçük boyutta olduğu için öyle görünüyor." dedim.

bu sözümle saçının iki yanını absürt bir şekilde kazımış bu da yetmemiş gibi bir de bir tarafına ejderha dövmesi yaptırmış çocuk konuştu.

(bence o çocuk olamayacak kadar garip ama... neyse betimlemem harika değil mi? biliyorum öyleler! neyse konuya dönelim!)

"yaygara için üzgünüz, mikey çocuk menüsü sipariş ettiğini sanmış olmalı."

odd girl [keisuke baji ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin