16

472 56 95
                                    

yb atmayali bir ay olmus mudur bilmiom neyse bisi olmaz
yarin dogum gunum bu yuzden yorum yapip oy vermeyi unutmayin tm mi
iyi okumalarrr

----------

"

Odan düşündüğümden daha karışıkmış." dedi Hyunjin yatağımın kenarına otururken. Annem burada olsaydı büyük ihtimalle pasaklı olduğumu söyleyip beni azarlardı. "Şuradaki posterleri nedem asmamışsın?" Omuz silktim. "Babam duvarlara bir şeyler asmamızı istemiyor." Göz devirdi. "Babalarımız şaka gibi sanki biraz." Güldüm. "Öyle işte boş ver. Susadın mı?" Umarım susamıştır. Bu garip ortamdan kaçmak istiyordum çünkü. "Hayır." dedi. Eliyle yanını işaret etti. "Otur. Her şeyini dinlemek istiyorum."

Benim için beni üzen, kıran gereğinden fazla düşündüren şeyleri kafamdan atmanın en iyi yolu birileriyle bu konuyu konuşmaktır. Her zaman sorunlarımı birine anlatırdım. Belki biraz bencilce gelecek ama o kişilerin beni dinlemesi çok önemliydi. Anlattıklarımdan sonra bana bir şey demeleri gerekirdi. Kendimi ancak böyle iyi hissederdim. İnsanların yanımda olduğunu hissettirmelerine ihtiyacım vardı. En azından bu gerçeği kendime öğretebilmiştim.

Ortaokulda yaşadığım deneyimleri saklama gereği hiç duymamıştım. Utanmıyordum. Utanması gereken ben değil, o çocuklardı. Anlayamadığım şey, neden Hyunjin'e anlatmaktan kaçındığımdı. Öğrenirse hayatımden hiç bir şey eksilmeyecekti. Ya da bir artısı olmayacaktı. Yine de sanki onu kaybedecekmişim gibi hissediyordum. Daha doğrusu, onun yaşadığını tahmin ettiğim şeylerin yanında yaşadıklarımın küçük ve önemsiz kalmasından korkuyordum. Kendi başına göğüs gerdiği şeyleri kendi kafasında tartıp benim korkağın teki olduğumu, abarttığımı ya da en kötüsü her şeyi kendi kafamda kurup bunu ilgi çekmek için anlattığımı düşünebilirdi. Ya da bunların hiç birini düşünmezdi. Ama bu her şeyin benim istediğim şekilde gerçekleşeceği anlamına gelmiyordu. İnsanların benim hakkımdaki iyi düşüncelerin değişmesini riske atamazdım. (Benim hakkımda iyi düşündüklerini de düşünmüyordum) Geceleri uykumu kaçıracak şeyler yapmaktan kaçınıyordum.

Hyunjin özellikle kaybetmek istemediğim biriydi. Benim için her arkadaşım aynı şekilde önemliyken, onun beni terk etmemesi ve yanlış anlamaması için ayrıca çabalamama anlam getiremiyordum. Kişiliğimi biliyordum gerçi. Herkesle bir anda arkadaş olur, fazlasıyla özel gösterir sonra da bir anda konuşmayı keserdim. Hyunjin'in böyle olmasını istemiyordum. Anlam veremediğim asıl hareketim buydu işte.

"Jeongin, neler olduğunu tahmin edebiliyorum. Aptal değilim." dedi saçlarımı okşayarak. Anlatmaktan utandığımı düşünüyordu. Olay kesinlikle nu değildi. "O çocuğu görür görmez nasıl gerildiğini ve titrediğini gördüm. Aranızda ne geçmiş olursa olsun suçlu tarafın o olduğuna inanmıyorum. Seni daha iyi hissettirmek istiyorum. Ama bunun için bana anlatman lazım." Yutkundum. Beraber geçirdiğimiz üç ayda Hyunjin'in nasıl biri olduğunu anladığımı sanıyordum. Fakat onun bana karşı her zaman nazik olduğu kısmını atlamıştım. "Onlarla okul hayatımın başından ortaokulun sonuna kadar beraberdik. Gördüğün çocuk ele başları gibi bir şeydi." Gülümsedim. "Çocukken, büyük gözlüklerim ve diş telleri. vardı. Ayrıca ağlak ve sessiz bir çocuktum. Mükemmel bir hedef yani. Onlar da her şeyin günah keçisi olarak beni seçtiler."
.....

"Öyle işte. Çalışma etütüne gittiğim aralarda beni savunan biriyle tanıştım." Gülümsedim. "Şu an Amerikada okuyor cadı.'' Hava kararmıştı. Hyunjin hiç bir ayrıntıyı atlamama izin vermemiş inatla sorular sorarak kısa olduğunu düşündüğüm hikayeyi uzatmıştı. "Adı ne demiştin?"

lovers rock - hyuninWhere stories live. Discover now