💥Kesit💥

184 11 58
                                    

@pile16  @dystinabell @Daryoosh 💜💜

"Beni sev istedim lan beni sev istedim çok mu şey istedim senden?" diye bağırdı Yiğit öfkeyle. "Ama sevdin, sen beni seçeceğine onu seçtin, onu sevdin... Onun yatağına girdin... Onun sana dokunmasına izin verdin... O zehirledi seni ben biliyorum yoksa sen yapmazdın ama o kandırdı seni" diye konuşuyordu videodaki Yiğit'in hayaleti.

"O da seninle olmanın cezasını çekecek.... Sana dokunmanın cezasını çektireceğim ona... Ama en çok da sana... Belki de ona kim bilir? Yapacaklarımızı izlediğinde yüreği kaldırmaz belki de" dedi gülerek. Daha ne kadar iğrençleşebilirdi ki? Bir insan bir insandan daha ne kadar soğuyabilirdi? Nefret bile edemiyordu... Tamam kabul yaptıkları yanlıştı... Ama hayat işte ya da kader... Yanlış bir zamanda yanlış birini sokmuştu hayatına, nerden bilebilirdi ki böyle bir ihanete düşeceğini? Aşk ihanet değildi ki ama... İhanet olsaydı o mavi gözlere her baktığında evinde gibi hisseder miydi kendisini? Bence hayır...

"Belki ellerim yeniden bulur senin tenini, yeniden dokunabilirim sana... Kim bilir?" derken midesinin kasıldığını hissetti, hatta daha fazla bulandığını... Daha fazla dayanamamış ve elindeki telefonu olduğu yerde bırakıp hızlı adımlarla banyoya koşmuştu. Klozetin dibine çöktüğünde midesindekilerin döküldüğünü hissederken zihnine dolan sesler midesinin daha çok kasılmasına neden oluyordu. Tenine dokunan sıcaklığın saçlarında sonlandığını fark ettiğinde gördüğü mavi gözlerle rahatlamış gibiydi.

"Geçti güzelim geçti, kasma kendini... Rahatla" diye konuşmuş, karısını rahatlatmaya çalışmıştı. Az önceki izlediği videodan habersizdi belki de o yüzden bu kadar sakin görünmüştü gözlerine. Yavaş adımlarla olduğu yerden doğrulup ayağa kalktı, belki düşebilirdi ama kocasının kollarının arasındaydı, nasıl düşerdi ki? Sevdiği adam izin verir miydi ki buna? Vermezdi, biliyordu. Canından vazgeçer ondan vazgeçmezdi, tıpkı onun gibi...

"Hadi gel yüzünü yıkayalım"

Hiçbir şey yapmamıştı Kurt'un yüzünü yıkayıp kurulmasına izin vermiş öylece izlemişti. Burada sevdiği adamın yanında o pislikten kilometrelerce uzaktayken neden bu çaresiz hissetmişti ki kendisini.

"Sevgilim" derken doktoru aramak için uzanıp telefonu alacaktı ki Hera az önce bıraktığı telefonu Kurt'a uzattı.

"İzle" diyebildi sadece. Annesinin hatırası, restoran cayır cayır yanıyordu, yanmıştı bile belki de. Annesinden kalan tek şey o pisliğin ellerinde yanıp kül olmuştu. Ağlamalıydı ama sinirleri can çekişiyormuş gibi hissediyordu, belki de tam şu an onlar da ölmüştü.

"Belasını **** o şerefsizin... Geberteceğim onu"

"Hayatımdaki her şeye el uzatacak" dedi Hera avuçlarını sımsıkı sıkarken. Tırnakları uzun olduğu için canını acıtsa da umursamamıştı bunu. Fiziksel değil ruhsal olarak yorgunluk hissediyordu yaklaşık dün geceden beri, kaçtığını duyduğu andan beri...

"O elini koparacağım onun ama sana asla dokunamayacak"

"Seni de alacak benden" derken kelimeler öyle içini yakmış kül etmişti ki... Düşüncesi kelimelere dökmesi öyle korkunçtu ki...

"Beni sensiz, seni bensiz, kimsesiz bırakana kadar durmayacak"

"Şşşt bak bana böyle bir şey asla olmayacak, asla... Gerekirse ben..."

"Deme öyle deme sakın söyleme... Sen gidersen asıl o zaman ölürüm ben Kurt"  diyebildi çaresizce.

"Bu hikayenin ölümlüsü belli onun da eceli ben olacağım, senin gözünden akan tek bir damlanın bile hesabını verecek"

"İstediği şey benim" dedi Hera buz gibi bir sesle.

"Sen onun aklından geçireceği isim bile olamazsın, ölürüm öldürürüm ama izin vermem Hera " diye son derece gergin bir ses tonuyla konuşurken "Sus Hera ne olur" diye de eklemişti.

"Beni almadan durmayacak... Bizi ayırmadan durmayacak"

"Tamam bu kadar saçmalama yeter, ikimizde susuyoruz yoksa sen delirteceksin beni"

"Ben çok yoruldum sen yorulmadın mı? Belki de bize mutluluk haramdır"

"En çok bize helal demiyorum ki zaten gülüm, ama seviyoruz mutlu olmak hakkımız değil mi?"

"Keşke biraz da becerebilsek?"

Kurt "Çok mu beceriksiziz ne? Elimizde kalıyor mübarek durmadan" dediğinde Hera istemsizce gülmüştü.

"Balayımıza bakalım bence artık... Hatta otelden alıp başımızı gidelim"

"Nereye?"

"Hani şu çok merak ettiğin ikinci balayı mekanımıza... Gidelim ister misin?"

"Gidelim isterim" dedi başını sallayarak.

"O zaman pilota haber vereyim, helikopteri hazırlasın"

"Nereye gidiyoruz diye sormayacağım çünkü söylemeyeceksin biliyorum"

"Süprizz"

"İyi öyle olsun bakalım" diye mırıldandı tebessümle.

"Hep böyle kocaman gül olur mu?"

"Sen yanımda olduğun sürece hep böyle olacak, hep güleceğim ben"

KUSURSUZ İNTİHARWhere stories live. Discover now