0.7

14 3 0
                                    

7| 'En başından başlayalım o vakit. Ben Ateş Kral Min Yoongi'

Üzgün değilim; yanlızım diyordum kendime. Belkide üzgündüm, sadece kendimi kandırıyordum. Düşüncelerim beni tekrardan ele geçirirken ben ise sadece izin veriyordum. Başka ne yapmalıydım? Kabullenmesi o kadar zor geliyordu ki, o kadar saçma bir durumun içindeydim ki işin içinden çıkamıyordum.

Şimdi ise yeni tanıştığım ama ilk kez tanışmama rağmen gözlerine ve bakışlarına aşina olduğum bir adam karşımda gözlerimin içine bakıyor ve adımı sesleniyordu.

"Park Jimin."

Ses tonu ise ne sinirliydi ne de öfkeli, çarşaf gibi dümdüz bir denize andıran sakin bir tondu bu. Belki de bu sefer analiz edemiyordum.

"Iyi misin Jimin?"

Tekrardan bana, gözlerimin içine bakarak konuştuğunda bu sefer bende baktım siyah ve derin bakışlı gözlerine. Neden bana böyle bakıyordu? Neden hem sinirlenip hem benle ilgileniyordu bilmiyordum. Belkide önceden burda olan diğer ben onunla çok yakın arkadaştı.

"Neden konuşmuyorsun Jimin?"

Bir soru daha yönelttiğinde düşünür bir şekilde ağzımı araladım ve bakışlarımı çektim.

"Neden konuşmalıyım?"

Verdiğim cevap üzerine bekledi, durdu, düşündü... Ne cevap vereceğini beyninin içinden geçirdiğine emin olduğum kadar yoğun bir ortamdaydık şuan.

"Beni hatırlamıyor musun?"

Dudaklarından dökülen kelimelerin ardından bakışları değişti. Ufak bir hayal kırıklığı geçti yüzünden. Belki de güzel anılarımız vardı ve unuttuğum için kızıyordu bana ama en ufak bir şey bile bilmiyor ve hissetmiyordum.

"Hiçbirinizi tanımıyorum ki?"

Bir hayal kırıklığı daha geçti yüzünden ardından tekrardan dümdüz bir çarşafı andıran o sakin bakışları geldi yerine. Aynı zamanda hissettiklerini anladığımı biliyormuş gibi tekrar o kalın perdeleri indirdi gözlerine. Bunu nasıl yaptığına dair en ufak bir fikrim bile yoktu ama yapıyordu işte.

"En başından başlayalım o vakit. Ben Ateş Kral Min Yoongi."

Tebessüm etmedi ve soğuk bakışlarıyla kendini bana takdim etti. Ben ise artık tepki verememekten yorulmuş ve bir şeyler söylemek, anlatmak istiyordum. Ama kimsenin bana inanmayacağına o kadar emindim ki bu yüzden sadece susuyor ve kendi kutuma kapanıp kapıları kilitliyordum.

"Ben Hava kral Park Jimin. Memnun oldum Min Yoongi." dedim. Çünkü artık bir yerden başlamak istiyordum. Hayatım bitmemişti. Sadece 520 yıl geriye gelmiş ve kral olmuştum işte. Ne kadar imkansız görünse de artık bunun için bir çaba gösterecektim.
Söylediğim şeylerin ardından bir gülümseme sundum ona. Bu onu oldukça şaşırtmıştı. Kaşları yukarıya doğru kalkmış ama gözlerindeki perdeyi indirmemişti. Bunun üzerine o da gülümsedi bana. Ufak bir tebessümdü sadece. Zaten daha fazlasını beklemezdim.

"Gerçekten hiç mi bir şey hatırlamıyorsun?" dediğinde evet anlamında kafamı salladım o ise hizalı olan bakışlarını çekip eğildiği yerden kalkmadan yere oturdu ve ellerini dizlerinin üstüne koydu. Ardından tekrar bana döndü.

"Bunları anlatmaya kalkarsam hiç bitmeyeceğinden şüphem yok fakat sadece bizimle dolaşırsan anlayabilirsin. Biz yedi ayrı kralız en azından bunu biliyorsun." durup tekrardan söyleyeceklerini düşündü ve konuşmasına devam etti. " O yüzden sana hiç bir şey anlatmayacağım yaşa ve alış. Ayrıca yarın Altın krallığı ile yapılacak bir akşam yemeği var. Bunu normalde sana da sorup kararlaştırmamız gerekiyordu ama olanlardan sonra aramızda karar vermek zorunda kaldık." Dikkatle onu dinlerken aklıma takılan tek şey Altın krallığıydı. "Altın krallığını düşündüğünü biliyorum. Onlar bize 5 yıl önce savaş açmış ama sonrasında yenilgiye uğramış bir krallık. Hatta toprağının bir kısmını şuan biz yönetiyoruz." Duyduğum şeylerle gözlerim açıldığında tepkilerimi tek tek izledi. Ama hiç bir tepki vermedi. "Yarın bize yemeğe gelmelerinin sebebini bizde bilmiyoruz belki bir savaş- dur hemen kaşlarını çatma öyle. Bu en son olabilecek şey. Çünkü çok güçlüyüz. Senden tek istediğim asla bizim yanımızdan ayrılma ve bu sıralarda başka yerlere gitme. Sarayda adamları olacak. Olası bir kargaşada savaş ilan etmekten asla cekinmeyeceğiz bunu da bilmelisin."
Söylediği şeyler beni daha da hayrete düşürürken kendimi yarına hazırlıyordum. Hepsi güçlü bir duruş sergilerken ben bir ezik gibi görünemezdim.

LIE | pjmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin