sabaha korkuyla açtım gözlerimi. Gece kabus görmüştüm. Bu günlerde üstümde o kadar fazla yük vardı ki gündüz rahat bırakmadıkları gibi bir de rüyalarıma giriyordu özgün ailesi. Derin nefesler alıp yatağımdan kalktım ve elimi yüzümü yıkayıp aşşağı indim bugün alışveriş yapılacaktı akşam ki kınam ve yarın ki düğünüm için. Annemgil çoktan kalkmış kahvaltıyı hazırlamaya başlamışlardı bile.onlara yardım ederken telefonum çaldı arayan sümoydu. Ama açmadım.Kapatıp ben onu aradım.Bugün alışverişte yanımda olmasını istedim ve kahvaltıya bize çağırdım. Evimiz yakın olduğu için 5 dakika içinde evde olmuştu. Biz yemek masasına oturduk ve annem konuşmaya başladı biz mutfağı toplayana kadar yeni annen ve görümcen bize gelecekler gelin bohçası getirmek için dedi. Anlamayan gözlerle anneme baktım ne alaka anne ya ben zaten onlara gidicem bari son günlerimi huzur içinde geçiriyim diyerek isyan ettim. Annem ters şekilde bana baktı ve tıdıarkü(allah canını alsın) zaten gidiceğin için en azından alışmaya başla ayrıca akrabalarıyla gelecekler kalk giyin dedi. yardım isteyerek sümoya baktım ama o gülerek ben bilmem dedi. çağlaya hiç bakmadım zaten çünkü çağla o sırada sütün içine ekmek doğrayıp kendine yal hazırlamakla meşguldü. Zaten kaçmış iştahım yüzünden odama gidip üstüme başıma düzgün kıyafetler giyip makyajımı yapmaya başladım. O sırada odaya sümo ve elinde yal tabağı olan çağla girdi. Onlarla konuşurken bir yandanda üçümüzde kılığımıza çeki düzen veriyorduk. Sümo telefonuna bakınca gülmeye başladı ne olduğunu merak edip telefona bende baktım ve gülmeye başladık. Umut sümoya günaydın mesajı atmış ve ardındanda ağaca sarılmış bir fotoğrafını yollamıştı. Fotoğrafa baktığımızda insan değil keseli sıçana benzeyen bir varlık görüyorduk adete. Kapı çaldı ve misafirler geldiği için aşşağıya indik. gelen misafirler arasında tanımadığım insanlar vardı hepsine sırayla hoşgeldin ettim ve en son enim yaşlarımda kumral bi kıza gittim ve elimi uzattım hoşgeldin. Kız sinsice gülümsedi ve elimi sıktı hoşbuldum yeni gelin ama sen konağa gelince hoş bulurmusun bilemem dedi. Anlamayan gözlerle baktım ve elimi çektim. sahte bir kahkaha atarak seni cem yılmaz seni dedim o sırada zeynep abla geldi ve gelin bak tanış bu gizem bizim kuzenimiz dedi sinsi kızı bana göstererek. o kadar memnun oldum ki gafayı bozan diyip içeriye geçin demek ister gibi elimle salonu gösterdim ve hepimiz salona geçtik.Getirdiklerini açıp açıp tek tek bana gösteriyorlardı. Taraktan tut dantelli iç çamaşırları ve tangalara kadar. Bu kadında oğlunun ne biçim bi erkek olduğunu biliyor ki aldığı iç çamaşırlarının arasında nerdeyse bi kelepçe eksik diyecektim ama en son ki kutunun içinden kırmızı tüylü bir kelepçe çıktı. Sümo kendini tutamayıp e yuh ama dedi ve tepkisi gülmeme sebep olmuştu.Annem zaten donup kalmıştı. o sırada gizem bibi bunları almışsında bu kız ereni doyurabilecek bir kız değil baksana şuna eren buna elini bile sürmez dediği anda bütün gözler gizeme dönmüştü. Bedia hanım vıy gizem ne biçim gonuşuyorsun senin aklın yerindedir esma erenin karısı olacak elbette elini sürecek sen fazla konuşma diyerek sesini kesti kızın. Gizem ayağa kalkıp mutfağa gitti peşindende ben. Gizem arkası bana dönük su içerken kolundan tutp yüzünü bana çevirdim. Bana baksana lan sen hayırdır olum bizemi iş goyuyon dedim. Gizem güldü ve iş değil canım gerçekler ben varken eren sanamı bakacak zannediyorsun sen ihtiyaçlarını ben gideririm sen merak etme yakındada kuman olarak üstüne geldiğimde bakalım ne yapacaksın dedi.Kolunu daha çok sıkıp onu mermere sıkıştırdım tam konuşacakken arkamdan bir ses duydum . Öfkeli olduğu sesinden bile belliydi gizem dedi dişlerinin arasında. Arkama baktığımda erenin geldiğini gördüm.Daha tam alışamamışken bunları duyduktan sonra erenle ben diye bir şey olmayacaktı. Gizemin kolunu bırakıp erene omuz atıp mutfaktan çıktım....