GECE GÜNEŞİ | GÜNEŞİM

4.6K 279 49
                                    

Sessiz sokaklarla baş başa yürürken birbirimize kaçamak bakışlar atıyorduk. Saatlerce oturmuştuk bankta, şimdi ise beni eve bırakıyordu. Hiç gitmek istemiyordum ama şarjım bitmişti, ailemi endişelendirmek istemiyordum.

Evran bana diğer pamuk şekerini uzattığında gülümseyip pamuk şekeri aldım ve paketinden çıkarıp bir ısırık aldım.

Uzun uzun sohbet etmiştik, onun ailesinden ve benim ailemden konuşmuştuk. Arkadaşlarından bahsetmişti, Didem dediğinde bozulmuştum ama çaktırmamaya çalışmıştım. Didem'in onu sevdiğini biliyordum. Keşke ona da söylesen Nil!

Pamuk şeker her zamanki gibi ağzıma ve burnuma bulaştığında homurdandım. Evran bana bakıp bakıp sırıtıyordu. Ona döndüğümde gözleri dudaklarıma indi, sırıtması çapraz bir gülümsemeye dönerken kalbimde filler ip atlıyordu.

"Yesene." dedim pamuk şekeri uzatırken.

"Belki bir gün."

Anlamayarak ona baktığımda hafifçe başını sallayıp önüne döndü. Pamuk şekerden mi bahsetmişti? Yoksa... Yok hayır! Yanaklarım kızarmaya başladığında hızla önüme döndüm. Kalbim o kadar hızlı atıyordu, bacaklarım öyle çok titriyordu ki düşüp bayılmam an meselesiydi.

Eve yaklaştığımızda suratım düşmüştü, ondan ayrılmak istemiyordum. Pamuk şekerimi bitirip paketini ve çubuğunu çöpe attım. Evin önündeydik.

"Geldik." dedim mutsuzca.

"Üzülme, tekrar geleceğim." diye fısıldayıp elini yanağıma götürdü ve baş parmağıyla hafifçe okşadı. Nefesim kesilirken kızardığımı hissediyordum, ufak teması nasıl bu kadar büyük etki yaratabiliyordu?

"Ne zaman geleceksin?" Dedim mızmızlanarak. Evran hafifçe gülümseyip burnuma dokundu ve elini çekti.

"Belki yarın?" Gözlerim mutlulukla parlarken başımı salladım.

"Görüşürüz o zaman..." dedi kollarını iki yana açarak. Beklemeden ona yaklaştım ve kollarımı beline doladım. Boyu çok uzundu, omzuna bile gelmiyordum ve belinden sarılmak benim için daha kolaydı. Kolları sırtıma dolandığında gülümsemeden edemedim.

"Çok miniksin."'dedi alaylı sesiyle. Kaşlarım çatılırken çenemi göğüsüne yasladım ve başımı kaldırdım. O da başını eğerek bana bakmıştı.

"Sen çok uzunsun."

"Doğru. Ama yine de çok miniksin." Göz devirip dediklerini umursamadım ve kollarımı daha sıkı sardım, ona sarılmak çok güzel hissettiriyordu.

"Sen böyle sarılırsan nasıl gideceğim ben?" Diye fısıldadı elleri sırtımdan belime inerken.

"Bırakma." O kadar sessiz söylemiştim ki ben bile duymamıştım neredeyse. Ama o duymuştu, anten kulak!

"Bırakmam."

Kocaman gülümseyip kollarımı çektim ve ona baktım.

"Görüşürüz Evran."

"Görüşürüz Nil." dedi elleri belimden kayarken. Dudaklarımı birbirine bastırıp ondan ayrıldım ve eve ilerledim, gitmiyordu. Benim eve girmemi bekliyordu. Adımlarımı zorla eve yönlendirdim, ayaklarım aksi yöne doğru koşup Evran'a gitmek istiyordu.

"Nil..." Evran'ın sesini duyduğumda durdum, başka bir söze gerek yoktu. Arkamı dönüp ona doğru koşarken o kollarını çoktan açmıştı. Kahkaha atıp zıplarken beni belimden sıkıca kavramış, döndürmeye başlamıştı. O da gülüyordu.

Ellerimi geniş omuzlarına koyup başımı geriye attım, uçuyormuş gibi hissediyordum! Yerden çok yüksekteydim sanki...

Kahkaham gülümsemeye döndüğünde bakışlarımı ona çevirdim. Yüzünde huzurlu bir gülümseme, gözlerindeki ışıkla bana bakıyordu.

GECE GÜNEŞİWhere stories live. Discover now