Mi dispiace cara💌

185 17 305
                                    

Tarih🦋:
Changlix'e daha doğrusu skz'e iyi bakalım stay! İyi okumalaaar<33


Ağlamaya devam ederken hıçkırıklarım beni boğuyordu. Sanki vicdan kuyusunda sözlerle çevrilmişti çehrem ve ben fâniliğin en acınası halini yaşıyordum. Baki kalacak hiç bir benliğim kalmamıştı. Gözlerim adeta bir derya misali dalgalıydı. Ve dalgalar ruhumu yutmak üzere iken tek yaptığım toy hislerimin beni ayakta tutmasını dilemekti tanrıdan.

Kimsesiz kalmış sokaklar beni ağırlamak için kırmızı halı misali sermişken al yaprakları, gökyüzünden düşen damlalar daha da şiddetlendiriyordu hislerimi. Kaçmak istiyordum. Her şeyden, herkesten.

Akrep ve yelkovan en uzun kovalamaca oyununu oynarken benim hiç bir uzvum bana ait değil gibiydi. Sessizken nasıl çığlık atabilirdi bir insan? Suskunken nasıl destanlar yazabilirdi onlarca kelamla? Kaybolmak istiyordum, yerle yeksan olmak, mahvolmak, yok olmak...

Benliğim koca bir hayal kırıklığıydı. Yetişememiştim, hiç bir şeye yetişememiştim ki ben. Mutluluk hep bir adım uzağımda olurdu ama benim o adımı atacak kadar gücüm olmazdı. Kendimi sanrılara kaptırır, mutluluğu yoklukta bulduğuma inanırdım. Oysaki koca bir çöldeydim. Ve gördüğüm ancak bir seraptı. Fark edememiştim. Güçsüzdüm...

Şimdi Gün Işığım sönmüş, dünyam karanlığa mahkûm kalmıştı.

Ve o gün sevgilim, yanında ellerini tutup gözlerinin içine bakarken, ben cennetimde çok huzurluydum. Naif ruhunun eşsiz melodisi ile mest olmuştu tüm hislerim. İyileşmişti ritmi hüzünle atan kalbim. Ben senin haykırışlarını duyamadım. Özür dilerim. Seni her öpüşümde bende onu aradığını bilemediğim, kendimi senin güzelliğine kaptırdığım için ve belki de o olamadığım için özür dilerim sevgilim.

Geçen Çarşamba'ydı değil mi? Ben yine seni izlerken o hüzün kokan hastane odasında , ellerini tutmuştum uzun uzun. Bir ihtiyacın var mı diye onlarca kez sormuştum hatta.

'Bir şeyim yok Changbin, iyiyim merak etme' demiştin.

Oysa gözlerimi bir an kırpsam kaybolacaksın gibi hissederdim. O kadar güzeldin ki ellerimden kayıp gideceksin diye çok korkuyordum Lix. Benim için en kurak yerde açan çiçek gibiydin. Eşsizdin ve sen benim sahip olabildiğim en mükemmel hediyeydin tanrıdan.

Gerçi bana karşı hiç bir şey hissetmeyen o güzel küçük kalbini hiç teslim etmemiştin ki sen bana. Lise ikinci sınıftayken ilk defa açıldığımda söylemiştin.

'Changbin çok üzgünüm, gerçekten sana karşı bir şey hissetmiyorum ben'

O gün çok ağladım biliyor musun Lix. Sana sorun olmadığını söyledim ama gün sonunda revirde ağlarken buldum kendimi. Sonra da bir hafta okula gelmemiştim. Yokluğumu hiç fark ettin mi ? Sürekli masana bıraktığım çilekli sütler o hafta yokken bir eksiklik gördün mü hayatında? Çilekli sütü seviyorsun sanıyordum Lix...

Daha sonra doktor geldi odaya. Biliyor musun bir an sanki kötü bir şey olacakmış gibi hissettim. O yüzden iğrenerek baktım doktora. Hayatımda en nefret ettiğim insan oymuşçasına baktım ona. Daha sonra seni kontrol etti.

' Evet Yongbok bugun nasılsın?' diye sordu sana. Cevap verirken çok güzel güldün biliyor musun. Sonsuza kadar bakabilirmiş gibi hissettim.

' İyi görünmediğime göre kötüyüm sanırım. Değil mi?'

O an hayatımda ikinci defa dua ettim tanrıya. 'Nolur, nolur yalvarırım eğer varsan ve azcık merhametliysen onu iyileştir. Söz veriyorum her gün ibadet edeceğim sana. Her gün on adak adayacağım yoluna. Sadece lütfen onu iyileştir.'

Wish , ChanglixOnde histórias criam vida. Descubra agora