KIŞ GÜNEŞİ | BİR ÇİFT MAVİ GÖZ

3.2K 206 102
                                    

Duyduklarım karşısında kaskatı kesilirken yutkunamamıştım bile. İyi hissetmemem gerekiyordu, bu iki seneyi Evran'ın tek sözüyle çöpe atmamam gerekiyordu.

Ama Evran öyle bir adamdı ki, tek sözüyle tüm gerçekleri unutturur, tek sarılışıyla tüm acılarımı silebilirdi.

Burada devreye ben giriyordum. Ya izin verecektim unutturacaktı her şeyi, ya izin vermeyecektim unutacaktık birbirimizi.

Yaşadığım tüm acılar bir bir gözümün önünden geçerken nefes alamadım. Tırnaklarım tekrar elimin üstüne giderken gözlerim boş duvarda geziniyordu.

Ben acı çekerken Evran neredeydi?

Ben ona yazmıştım ama o gelmemişti. Bu gerçeği unutamıyordum.

Bir yandan öyle özlemiştim ki onu... Kokusunu içime çekebilmek, gözlerine bakabilmek için geri kalan ömrümü bile verebilirdim. Aşk ve gurur arasında gidip geliyordum. Ne yapmalıydım? Bunu yapma Nil, kendine bunu yapma.

Daha fazla duymak istemiyordum. Telefonu kapatıp ellerimle yüzümü kapattım.

"Nil?" Nehir sessizce konuştuğunda ellerimle yüzümü sertçe sıvazladım ve ayağa kalktım.

"Ben iyiyim." Hiç iyi değilsin Nil..

"Nil ne olur, yapma bunu kendine."

"Sus Nehir."

"Senin böyle olmana dayanamıyorum." Elimi sinirle saçlarımdan geçirip Nehir'e döndüm.

"Ne yapayım ya? Ne! Ne istiyorsunuz benden? Öyle kolay mı oluyor her şey! Ben ölüyordum Nehir, annemi kaybettim ben. Başıma gelmeyen şey kalmadı! Ben ona yazdım, yanıma gelmesi için yalvardım. Anlıyor musun? Gelmedi, cevap bile vermedi bana. Unutamıyorum bunu olmuyor... Evran beni hala seviyormuş, beni çok özlüyormuş umrumda değil. Benim ona ihtiyacım olduğunda o yanımda değildi, bu kadar."

Odadan çıkarken kapıyı sertçe kapattım. Hava almam gerekiyordu. Gözyaşlarımın akmasına izin vermemek için gözlerimi kırpıştırarak Çağlar'ı aradım.

"Efendim Nil?"

"Yanıma gelir misin?"

"On dakikaya banktayım bebeğim, bekle."

Burukça bir gülümsemeyle banka ilerledim. Çağlar her zamanki gibi yanımdaydı.

Banka ulaştığımda Çağlar'ı gördüm. Hafifçe gülümseyerek bana bakıyordu. Dudaklarım titrediğinde hızlıca yanına gidip sarıldım. Kolları sırtıma dolanırken hafifçe saçlarımı okşuyordu. Başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi sıkıca yumdum.

"Lütfen ne olduğunu sorma." Diye mırıldandım.

"Sormayacağım." Dedi muzip bir sesle.

Kendimi iyi hissettiğim zaman geri çekilip yüzüne baktım. Beraber banka oturduğumuz da bakışlarımı denize çevirdim.

Zamanında Evranla oturduğum bu bankta şimdi Çağlarla oturmakta garibime gidiyordu.

"Daha iyi misin?" Dedi bir kolunu banka atarak.

"İyiyim teşekkür ederim."

"Ne için?" Dedi tek kaşını kaldırarak.

"Yanımda olduğun için."

"Nil... Bunun için teşekkür etmene gerek yok."

"Biliyorum, sadece..." Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı öne eğdim.

"Evran değil mi?" Dedi bir anda. Başımı kaldırıp ona baktığımda gözlerini denizde gezdirdiğini fark ettim.

"Evet." Dedim saklamayarak, Çağlar başını salladı ve bana baktı.

GECE GÜNEŞİWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu