KIŞ GÜNEŞİ | SERÇE PARMAK SÖZÜ

3.6K 216 56
                                    

"Evran, nefes alamıyorum." Dedim yaşlı gözlerimin arkasından gülerek.

"Bana ne, bırakmayacağım. Bir daha seni hiç bırakmayacağım." Diye mırıldanıp sanki mümkünmüş gibi daha sıkı sarıldı. Ardından devam etti;

"Rüyada gibiyim, sana sarıldığıma hala inanamıyorum. Çok özlemişim, çok." Bacaklarım sallanırken başımı geriye çekip Evran'a baktım. Tüm yorgunluğuna rağmen gözlerinin içi gülüyordu.

Fırtınalı okyanusu, pırıl pırıl denize dönüşmüştü.

"Sana çok aşığım." Dedi hafifçe gülümseyerek. Gözleri yüzümde dolanıyor, özlemle bakıyordu.

"Ben daha çok aşığım." Diye fısıldadım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Gözlerim huzurla kapanırken kalbim atmayı bırakmıştı sanki.

İki senedir uzaktım ona. Gözlerine, sesine, kokusuna ve dudaklarına... Oysa şimdi o süre bitmiş, ona kavuşmuştum. Dudakları dudaklarımda, kokusu burnumdaydı. Gözleri bana bakıyor, sesi ismimi söylüyordu.

Evran'ın heyecanla atan kalbini hissediyordum. Dudakları aralandı ve alt dudağımı dudaklarının arasına aldı. Özlemle beni öperken kollarımı daha sıkı sardım boynuna.

Dudakları dudaklarımdayken onsuz geçen her bir günü sildim. Tüm acımı, tüm geçmişi, her şeyi. Öyle bir adamdı işte o, bir öpüşüyle tüm acılarımı silebilecek bir adamdı.

Dudaklarımız özlemle savaşırken elim saçlarına karıştı. Evran alt dudağımdan üst dudağıma geçiyor, iki senenin acısını çıkartmak istercesine öpüyordu beni.

Dakikalar sonunda nefes nefese ayrıldığımızda Evran alnını alnıma yasladı ve fısıldadı;

"Bunun hayalini o kadar çok kurdum ki, o kadar çok bekledim ki..." Dudaklarımda küçük bir gülümseme oluşurken Evran'ın dudakları titredi birden, ardından gözleri yaşlarla doldu. Ne olduğunu anlayamazken ellerimi yanaklarına koyup baş parmağımla yanağını okşadım. Evran yanağını elime huzurla bastırıp titreyen sesiyle devam etti;

"Olmayacak diye çok korktum Nil. Sana bir daha sarılamam diye, seni bir daha öpemem diye çok korktum." Mavi gözlerinden düşen damlalar ellerime bulaşırken burukça gülümsedim.

"Ben de korktum Evran. Ben de korktum... Ama bak, buradayız ikimizde. Tekrar beraberiz. Ağlama artık ne olur..."

"Buradayız." Diye tekrarlardı. Ardından gözlerini açıp gözlerime baktı.

"Bir daha ayrılmayacağız Nil, ne olursa olsun. Tamam mı? Söz ver bana." Dedi telaşla. Bu haline gülerken serçe parmağımı uzattım. Elimin yara kısmını kendime döndürmüştüm, eninde sonunda görecekti ama şimdi bir de buna ağlasın istemiyordum.

Ağlardı çünkü, biliyordum.

"Küçük parmak sözü." Evran'ın aklına o gün geldiğinde gülümsedi, ardından oyuna devam etti;

"Serçe parmak o."

"Böyle daha güzel." Dedim gülerek. Evran bir eliyle belimi sıkıca tutarken diğer elini çekip serçe parmaklarımızı kenetledi.

"Söz." Dedim.

"Söz." Dedi.

Ardından bir anda dudaklarımızı tekrar birleştirdi. Huzurla gözlerim kapanırken dudaklarını hissetmeye verdim kendimi. Öylece durup beni öpmesini hissettim. Dudaklarıma ardı arkası kesilmeyen öpücükler bırakıyor, yanağımı okşuyordu.

Hissettiğim duygular öyle yoğundu ki bütün yoğunluğumu Evran'ın dudaklarından çıkartıyordum sertçe.

Önceden duygu yoğunluğundan elimin üstünü yırtarken şimdi dudaklarını öpüyordum. Onsuz ve onlu böyle oluyordu...

GECE GÜNEŞİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora