1.BÖLÜM

43 2 0
                                    


''Hayatta hiçbir karşılaşma tesadüf değil. Yüz yüze geldiğimiz her insan bize bir şey öğretebilir,bizi mutluluğa veya mutsuzluğa gark edebilir.'' diyor okuduğum bir kitap.Hiçbir karşılaşmanın tesedüf olmayacağını söylüyor.Belki de haklıdır.Ama hayatta karşılaşacağımız şeyler bazen sadece tesadüf de olabilir.Bilemeyiz.

''Sen daha gitmedin mi?'' dedi ablam masaya bir fincan kahve koyarken.Kitabın kapağını kapatıp masaya koydum.

''Gideceğim şimdi abla.''dedim ve masadaki fincanı elime alıp kahveden birkaç yudum içtim.Kolumdaki saate baktım.18:50.

''Tamam dikkatli gidip gelin.''dedi ablam mutfağa doğru giderken.Masadan kalkıp mutfağa ablamın yanına gittim.Patatesleri soymaya başlamıştı bile.Kalçamı mutfak tezgahına yaslayıp kollarımı birleştirdim.

''Biz gelmeden o patatesleri kızartsan çok iyi olur abla yoksa Caner sana çok kızar haberin olsun.''dedim hafif tebessüm ederek.

''Sende burda dikilip Caneri okulda bekletirsen çok kızar haberin olsun.''dedi ablam gülerek.

''Tamam tamam gidiyorum ben.''dedim ve ablama yaklaşıp yanağına bir öpücük kondurdum.Odama ilerlerken ablamın dikkatli git diye arkamdan seslendiğini duydum.Odamın kapısını açıp içeriye girdim.Kıyafet dolabımı açıp içinden siyah dar bacaklarımı saran bir pantolon ve siyah bir kazak aldım.Aralık ayındaydık ve hava çok soğuktu.Kıyafetlerimi giyip siyah montumu üzerime geçirdim.Düz saçlarımı kulaklarım donmasın diye serbest bıraktım.Odadan çıkıp içerideki masanın üzerinden telefonumu alıp montumun cebine koydum.Kapıya ilerleyip siyah botlarımı giydim Kapıdan çıkarken boy aynasından kendime baktım.Açık kahverengi gözlerim çok solgun bakıyordu.Vişne rengine yakın olan dudaklarımın rengi daha soluk bir renk almıştı.Açık kumral düz saçlarım karnımın biraz üstünde bitiyordu.Aynanın yanındaki dolaptan bir tane siyah bere alıp kafamdan geçirdim ve evden çıktım.

Soğuk rüzgar yüzüme doğru esti.İliklerime kadar titredim neredeyse.Caddeye geçip Caner'in okuluna doğru ilerlemeye başladım.Okul evimize yakındı .Yakın olduğu için Caner'i o okula kayıt yaptırmıştık.Caner benim küçük kardeşim henüz 9 yaşında.Anne ve babamızı kaybettiğimizde Caner 5 yaşındaydı, o zamanlar daha çok küçüktü pek bir şey anlamamıştı ama büyüdüğünde bu durum onun çok kötü olmaya başlamıştı o zamanlar.

Okulun önüne geldiğimde öğrenciler yeni dağılmaya başlamışlardı.Okulun kapısında Caner'i gördüm.Elleri ceplerinde beni bekliyordu, yanakları ve burnunun ucu kızarmıştı.Masmavi gözleri beni bulduğunda kocaman gülümseyip el salladı ve bana doğru koşmaya başladı.Bende hafif gülümseyip el salladım.

''Abla çok üşüdüm.''dedi ve kollarını belime sararak.

''Tamam birtanem gidicez şimdi evimize.''dedim ve kollarımı ona sardım.Okulun öününden caddeye çıkıp yürümeye başladık.

''İstersen çantanı bana ver yorulmuşsundur sen''dedim kafamı eğip ona bakarak.

''Hayır abla ben büyüdüm artık kendi çantamı kendim taşıyabilirim.''

''Tamam öyleyse.''dedim hafif iç çekip kafamı siyah gökyüzüne kaldırdım.

Bügün siyah gökyüzünün içinde ışıl ışıl parlayan bir dolunay vardı.Her zamankinden daha güzel parlıyordu siyah gökyüzünde.

''Caner şimdi karşıdan karşıya geçeceğiz elimi hiç bırakma tamam mı?''dedim Caner'in elini sıkı sıkı tutarak.

''Tamam abla.''dedi ve tam karşıdan karşıya geçeceğimiz sırada telefonum çaldı.Caner'i kaldırıma doğru yürütüp,

''Canercim sen beni bu kaldırımda bekle ben hemen geliyorum tamam mı?''Başını aşağı yukarı salladı.Kaldırımdan uzaklaşıp montumun cebinden telefonu çıkarıp ekrana baktım.

Suna Hoca arıyor... Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

''Efendim hocam''dedim boşta kalan elimi cebime sokarak.

''Merbaha Derin bugün ki ödevini bana teslim etmemişsin.''dedi.

''Ah, Hocam kusura bakmayın bugün gelemedim ama yarın mutlaka teslim edeceğim size.''dedim

''Tamam o zaman yarın bekliyorum.İyi akşamlar.''dedi ve kapattı.Telefonumu montumun cebine koydum ve tam arkama dönecekken büyük bi ses koptu.Arkamı dönüp etrafa baktım ve büyük bi topluluk siyah bir arabanın önünde toplaşmıştı.Caner'i aradı gözlerim.Caner yoktu.

''Caner''diye fısıldadım.Arabanın önüne doğru ilerledim.Birkaç insanın önünden sıyrılarak geçtim ve tam önüne geldim arabanın.İşte o  an zaman durdu.Caner yerde kanlar içinde yatıyordu.Masmavi gözleri kapalıydı.

''Caner''diye bağırıp iki dizimin üzerine düştüm.Gözümünden bir damla yaş aktığını hissettim.Caner'in başını tutan adama baktım.Şaşkın endişeli bir çift yeşil göz.O mu yapmıştı?Caner'e o mu çarpmıştı?

Simsiyah gecede bizi aydınlatan dolunaya baktım simsiyah gökyüzündeki  dolunaya.

                                                                               ...




Bu bölümü okuyup beğendiyseniz oy verip yorum yapmayı unutmayınn:))


You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 08, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

CARPIŞMAWhere stories live. Discover now