ahu: günaydın bekir, bugün nasılsın?
bekir: dün ile aynı.
ahu: böyle yapma lütfen, bir soru sordum.
bekir: her gün aynı saatte aynı soruları soruyorsun zaten.
ahu: merak ediyorum ne yaptığını.
bekir: hayır, sadece hastalığımdan korkuyorsun.
bekir: saat beşte kalktığımı öğrendiğinden beri sende benimle aynı saatte kalkıp nasıl olduğumu soruyorsun.
bekir: yaklaşık bir saat sonra falan da kahvaltımı yapıp yapmadığımı soracaksın.
bekir: ayrıca yapmadım dersem çocukmuşum gibi beni azarlayacaksın.
bekir: yaptım dersem de,
bekir: ilaçlarımı alıp almadığımı soracaksın.
bekir: kampüse girer girmez beni kapıda karşılayacaksın.
bekir: her derse giriş çıkışta fırsat buldukça yanıma geleceksin.
bekir: sanki kaybolacakmışım gibi.
bekir: nasılsın bekir, yemeğini yedin mi bekir, ilaçlarını aldın mı bekir, sana eşlik etmemi ister misin bekir...
bekir: merak etme ahu henüz yemeğimi, ilaçlarımı ya da derslerimi unutacak kadar ilerlemedi hastalığım.
ahu: amacım kötü hissettirmek değildi bekir.
ahu: ama haksız da sayılmam.
ahu: unutmuyor musun bazen bazı şeyleri?
bekir: doğru, unutuyorum.
bekir: ama bunları hatırlatmak, benden hasta olduğum için ayrılan eski sevgilime düşmüyor ahu.
YOU ARE READING
dicky heart // texting
Short Storybekir, yaşadıklarını unutmak için ilaçlarını aksatacak kadar sıkılmıştı bu hayattan.