eight

1.2K 102 21
                                    

Baekhyun'un anlatımından

Dudaklarını çenemede hissettim. Ellerim yer yerdeydi. Elleri, her yerimdeydi. Kalçamı sıkıyor, bacaklarımı okşuyordu. Ensesine tutunuyor, omuzlarını seviyordum.

Derin nefesler alırken kendimi yatakta uzanır halde buldum. Gözlerimi yavaşça araladım. Sıcak dudaklarını boynumda hissettiğimde başımı geriye doğru yatırdım. Ona alan açmam hoşuna gitmiş olacak ki kalın inlemesi duyuldu odada.

Çok boğuk bir sesti ama aşırı hoşuma gitmişti.

Dudaklarının yanına dilini de eklendiğinde artık yalnızca öpmüyordu. Her saniye sertliğini arttıran emişler ile gözlerimi sıkıca kapatıyordum. "Ah!" İnlemem hoşuna gitmişcesine sertleştirdi hareketlerini.

Bacaklarımı kavradı ve araladı. Arasına girdiğinde kendini sertçe bastırdı bana. Kalçamdaki sert varlığını hissediyordum. Beni keşfediyordu. Bana en iyi deneyimimi yaşatacağını biliyordum.

Lisede bir kız ve bir erkekle denemiştim. Yönelimimden emin olmak istemiştim ve becerilmek, gerçekten zevk veren bir şeydi.

Liseli yeni yetme bir tipten bir anda onun gibi bir adama çıkmak, benim için bile fazlaydı. Ama bu yataktaydım. Ve onun tarafından gerçekten sertçe becerilecek gibiydim.

Kendini bana sürterken kazağımı çekiştirdi. Çıkarttığında saçlarım gözlerime doğru düşmüştü. Bu halime güldüğümde gülüşümden öptü.

Yeniden uzanmamı sağlarken elleri üst bedenimde gezinmişti. Dudakları dudaklarımdan ayrıldığında zorlukla derin bir nefes çektim içime. Dudakları az önce ilgilendiği boynumu teğet geçti ve göğsüme doğru ilerlemeye başladı.

Beni seviyordu. Beni becermiyor, benimle sevişiyordu.

Göğüs ucumda hissettiğim ısırık ile inlerken odada yankılanan zil sesiyle kasıldım. Chanyeol'un dudakları iki göğsümün ortasında kalakalırken telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu.

Hızla yükseldi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. "Bir saniye bebeğim." Hızla pantolonunun cebinden telefonunu çıkardığında hala üzerimde duruyordu ve yarı çıplaktım.

Yüzümü bırak tüm vücudum yanıyordu şuan!

"Umarım önemli bir şeydir Sehun." Diye cevapladı telefonunu. Bir kaç saniye dinledi. Çatılı olan kaşları daha da çatıldı. "Sen ne dediğinin farkında mısın?!"

Bir anda bağırdığında gözlerim hızla büyüdü. İrkildiğimi fark ettiğinde elini kolum ve omuzum arası bir yere attı ve yavaşça okşadı.

Beni sakinleştirmek istiyordu.

"Kapat şu telefonu. Bir an önce kasayı başka bir yere güvenle götür Sehun. Şuan tek görevin bu. Eğer o kasa başkasının eline geçerse sende başka bir aleme göç edersin." Telefonu kapattığında sinirle nefesler veriyordu.

Yutkundum. "Bir sorun var gibi." Ağzının içinde bir küfür mırıldandı. "Seni bu halde bırakıp gitmek, bok gibi." Yaklaştı yanağıma sertçe bastırdı dudaklarını. "Baskın olmuş, polis değil korkma. Pek anlaşamadığım biri bulaşmak için bu geceyi bulmuş. Erkenden halledebilirsem geleceğim."

Gülümsedim hafifçe. "Sorun yok. Ben buradayım hep. Dikkatli ol yeter." Derin bir nefes verdi. "Ah, çok tatlısın." Dudaklarını yeniden dudaklarıma bastırdığında küçük bir öpücük ile yetinmişti.

Hızla üzerimden kalktı. Yerdeki kazağımı da kaldırıp yatağa koydu. "Üşütme." Diye mırıldandı ve hızlı adımlarla çıktı odadan.

Arkasından sönmeye başlamış, acıyan erkekliğimle bakmıştım. Kapıyı kapattığında derin bir nefes verdim ve saçlarımı karıştırdım.

Captive/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin