9

362 42 26
                                    

"neden yemiyorsun jeno?" jaemin üzgünce sabahtan beri durgun olan arkadaşının sırtını sıvazladı. "kafam çok karışık nana." dudaklarını büzüp kaşığı bıraktı. "her şey yanlış ilerliyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum." samimi bir gülümseme bıraktı pembe saçlı oğlan jeno'ya. "ilk bir şeyler ye jeno, bir kaç gündür adamakıllı bir şey yemiyorsun." omuz silkti. "canım istemiyor." "hadi aç ağzını." kaşığa pilav doldurup havada uçururken jeno kıkırdadı. "uçak geliyor bak jeno, uçağı kaçırma" jeno gülerek ağzını açtığında ağzına dolan pilavla memnunca onu çiğnemeye başladı.

ikili gülüşürken masaya oturan kişiyle duraksadılar. mavi saçlar siyaha boyanmış ayrı bir hava katmıştı. jeno gözlerini kaçırırken jaemin ayaklandı. "şey ben sizi yalnız bırakayım." jeno onu engellemeye çalışırken mark memnunca başını salladı.
ikisi de sessizdi. en sonunda konuşan mark oldu. "neden kaçıyorsun benden?" jeno titrek bir nefes verirken bakışlarını yere dikmişti.
"kaçmıyorum." elleriyle oynuyordu bakışları mark'a çok uzaktı. "kaçmadığına emin misin, bana bakar mısın?" ağlayan bir jeno ile karşılaşmak mark'ın en son görmek isteyeceği şeydi.

"hey, neden ağlıyorsun?" mark korkarcasına karşısındaki çocuğa baktığında, jeno burnunu çekti. "ağlamıyorum ben." gözlerini devirdi siyah saçlı çocuk. "berbat bir yalancısın." dedi gülerek mark. "berbat bir yalancıyım." diye tekrar etti jeno.

"sana her şeyi anlatacağım ama burada olmaz benim evime gidelim." jeno başıyla onaylarken aklına ablasının gelişi ile duraksadı. "ama ablam?" "anlatacağım dedim ya." jeno onu onaylarken tepsilerini masada bırakarak ayaklandılar ve okulun çıkışına yöneldiler. mark her şeyi başından planlamıştı. sahte izin kağıdını güvenliğe verdiklerinde güvenlik onları okuldan çıkarmıştı. jeno sadece onu izliyordu. mark, jeno'nun elinden tutarak arabasına yönlendirirken onu ön koltuğa oturtup kemerini sıkıca bağladı. mark reşitti ve ehliyeti vardı. mark'ın çok havalı olduğunu düşünmeden edemedi. daha sonra mark sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdığında sessizlik hakimdi. ikisinden de ses çıkmıyordu. bazen birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı o kadar.

"ne konuşmak istiyorsun?" gergince sorduğunda mark, jeno'nun yanına oturdu.
"nereden başlarım bilmiyorum gerçekten ama şunu bil ne ben ablanı aldattım ne de sen suçlusun. bu ablanla benim planımdı, yani benim sana karşı olan hislerim vardı. bende bunu yunhee ile paylaştım, yakın arkadaşımdı çünkü. belki direkt gelip yüzüne söylesem daha doğru olurdu ama beni tanımanı istedim sadece. saçma olduğunun farkındayım ama olan bu. benim ablanla aramda hiçbir şey yok." jeno'nun elini tuttu kendi kalbinin üzerine koydu. hissettiği hızlı atışlarla yutkundu jeno. kendi kalbinden daha hızlı atıyordu.

"seni ilk yemekhanede johnny ile atışırken görmüştüm. gözlerimi senden alamadım çünkü sen, sen çok güzeldin. başta sadece hoşuma gitmiştin ama nereden bilecektim sana bu kadar takıntılı olacağımı. kendimi seni düşünürken buluyordum. seninle tanışmak seninle konuşmak sana daha da yakın olmak istiyordum ve bu yüzden yunhee'nin teklifini kabul ettim. "

bakışları mark'ı bulduğunda jeno yutkundu. elini mark'ın yüzüne doğru çıkarıp okşadı. şuan aklıyla değil kalbiyle hareket ediyordu.

"senden uzak duramadım çünkü senden hoşlanıyordum mark. " mark'a biraz yaklaştı, ölecek gibiydi kalbi ağzından dışarı fırlayacaktı. "ama ablamla sevgili olduğunu öğrendiğimde yani kendimi uzakta tuttum, çünkü bencil olamazdım." yüzünü okşarken mark gözlerini kapatmıştı. jeno ikisinin dudaklarını birleştirdiğinde mark afallamadan sanki bunu bekliyormuşcasına karşıladı o küçük pembeleri. jeno alt dudağını çekiştirirken mark'ın elleri tişörtünün içinde dolaşıyordu. ayrıldıklarında mark alınlarını birbirine yasladı.

"aşkımızın  mühürlenmesine izin ver jeno."

sonraki bölüm final za

--
agalarim, final biraz gec gelebilir cunku finali daha yazmamistim onuda usenmezsem yarina yetistirirm usenirsem gec atarim herhalde

my sister's boyfriend :: marknoWhere stories live. Discover now