🤍

240 17 5
                                    

Bir bardak, iki bardak böyle giderken ilk şişenin dibine geldiklerini fark etmemişlerdi.

-Başkancık! Felix'in senden hoşlandığı ortada. Dondurmalar umrunda değil!

-Umrunda hem daha gelip açılmadı. İki haftadır uğraşıyoruz. Yani gerçi offff bilmiyorum Hwang.

İki gençte allak bullak olmuşlardı. Saçmaladıkları metrelerce öteden anlaşılıyordu. Mekanda onlardan başka kimse kalmamıştı. Sadece onların gitmesini bekleyen garsonlardan biri vardı. Hyunjin cebinde ki kağıdı hatırladığında bir bakıvermişti, gencin adı Yuki idi. Ama hyunjin ve chan içmeye başlayınca yaptıkları çoktan sarışın'ın gözünde eksi puan oluşturmuştu. üçüncü şişenin dibi geldiğinde hyunjin tekrar konuşmaya başladı. 

-Başkancık! geldiğim gibi gitmek isterim. Edward kimliğine yeniden bürün.

-Sen Bella değilsin ki

Chan'ın bu sözleri sarışını tekrardan alaya itmişti. Bella demek şuan için felix demek ile eşdeğerdi. 

-Oysa pek bir meraklıydın kucağına almaya :)

-İlk sen istedin. Demek ki sende meraklıymışsın kucağıma çıkmaya :)

Bunun üstüne susan Hyunjin bardağında kalan son kırmızı şarabı da kafasına dikti ve ayağa kalktı. Azıcık yalpalasa da o kalkınca ayaklanan Chan'in kolunu yakaladı ve restorandan dışarı sürükledi. Dışarıdaki soğuk hava tekrardan vücuylarına nüfus ederken Chan da hiçbr hareket olmadı ama hyunjin'in dişleri bile bu soğuk yüzünden titreyip birbirine çarpmıştı. Sarı saçlı arkasında ki gence dönüp küçük bir çocuk gibi omuzlarını silkti. 

-Ben geldiğim gibi gitmek istiyorum.

Hyunjin'in kendi alkol direncini geçeli çok olmuştu ama Chan'in aklı biraz olsa da yerindeydi ama yine de saçmalamaları kaçınılmazdı. Hyunjin inadından asla vazgeçmeyecek gibiydi ve Chan için o yol nasıl indiyse yeniden çıkılabilir gibi duruyordu. İleri doğru ilk adımı attıktan sonra kolları açık onu bekleyen Hyunjin'i kucakladı. Sarışın da kollarını gencin boynuna sıkıca dolayınca yüzleri birden çok yakınlaştı, öyle ki Chan Hyunjin'in rüzgardan hafif sulanmış gözleri içinden yıldızları gördüğünü sandı. Nefesleri tekrardan birbirine çarparparken arkadan da sert bir rüzgar esti. Chan ne kadar dengesini korumaya çalışsa da arkaya doğru düşmeleri saniyeler almadı. Önce chan'ın sırtı yerle buluştu ve hemen ardından hyunjin chan'ın üstüne düştü. O an için hiçbir acı yoktu, bunun yerine koca bir şaşkınlık ikisini de sardı. Hyunjin düştüğünde Chan'ın dudaklarının üstüne kendi dudakları denk gelmişti. 

Gözleri kocaman, yanan dudaklarını takip eden yanaklar ve kulaklar kıpkırmızı. Ve ne kadar sarhoş olsa da olayın farkında olan ikili. 

Ama kafasını kaldıran ilk kişi yine sarışın oldu. Kendini yanında ki boşluğa iterken uyku bilincine nufüs etmeye başlamıştı bile. Hyunjin'in aksine kulakları hala yanan Chan azıcık da olsa titrediğini hissetti. Gece'nin soğuğunda bir yaprak gibi savrulmuştu sanki ve şimdi karlar içinde ayılmayı farklı bir topak üzerinde koptuğu ağaçtan yeniden varolmayı istiyordu. Yarım saat kadar daha sonra Chan artık dengesini koruyabilicek kadar kendine gelmişti ama hyunjin karlar içinde uyuyordu. 

Chan onu bu sefer düşürmemek için sımsıkı kucakladı. Sıcacık vücudu üşümüştü, uyumuyor olsa tirtir titrerdi hyunjin. Chan olanlardan sonra ne yapıcağını bilmese de yürümeye başladı. Bu tatilde öpmeyi planladığı kişi hyunjin depildi elbette. Yoldan başlayarak çok yakınlaşmışlardı ve bu kahve saçlı için olmaması gereken en büyük şeylerden biriydi. Patika yolda ilerlerken yarın sabahı düşünüyordu. Acaba Hyunjin her şeyi hatırlayacak mıydı? 

En uzak eve ulaştığında salonda oturmuş kitap okuyan bir seungmin görmeyi beklemiyordu. Tıpkı Seungmin'in de Hyunjin'i Chan'ın kucağında görmeyi beklemediği gibi.  O an için Chan bir şey söylemedi, seungmin de bir şey sormadı zaten. Kahve saçlı üst katta ki odaya geçtikten sonra anca saate bakabilmişti. Saat sabah üçtü. Oldukça geçti ve herkes çoktan uyumuştu. Ama Chan onları birinin daha çok felix'in görüp görmediği konusun da çok tedirgindi. Sarışın genç cam kenarında ki yatakta uykusuna devam ederken Chan bu gece de uyuyamayacağının farkındaydı. 

Sonraki sabah güneş ısıtıcak ışıklarıyla dağların arkasından yükseldi. Saat daha altıyken Hyunjin uyandı. Yanında kalan Chan daha yeni yeni uykusuna dalmıştı. Sarışın kalktı üstünde ki geceden kalma kazaktan kurtuldu. Sıcak bir duşun iyi geliceğini düşünerek banyoya ilerlerken gece beyninde canlanıyordu. Önce kaşları çatılırken film koptu beyninde, karlarda uyuduğu tekrar aklında döndü ve öncesi detayların çoğunu hatırladı. Tekleyen kalbine önce şaşırsa da ona acılı bir gülümseme vermekten başka bir şansı yoktu. Aynada ki yansımasına bakarken gülümsedi ve tek klimesini söyleyip duşa girdi. 

'' Aptalsın'' 

Boğazlı beyaz bir kazak giyip üstüne mavi oversize bir sweat geçirdi, siyah dar eşofmanını düzeltirken odaya giriş yaptı ve başkancığın giyindiğini gördü. Gülümseyip yanından geçerken kısık bir sesle konuşmaya başladı. 

- Başkancık, dün çok yordum seni üzgünüüm. 

Chan onun hatırladığını anlayınca bir süre donup ne demesi gerektiğini düşündü. Ama sarışın çoktan farkedip onun bu haline gülmeye başlamıştı. Ve ayaklandığında tekrar konuya atladı. 

- Eveet Başkancık bugün başlıyoruz. Kahvaltı da bellamız'a dışardan nasıl göründüğümüzü falan sor, böyle yalandan date at kafandan şunu yaptık falan diye sonra tavsiye iste onu mutlu etmek için ne yapabilirim mantığı. 

- Peki bellamız banane derse Hwang? 

- Ben felix'i azıcık tanıdıysam senin yanında gözleri parlarken tavsiye vermek için yanıp tutuşur. Tepkilerini azıcık izle, zaten seni sevdiğini kendince göstericek. İki üç güne dayanamaz gelir sana. 

Chan ona gülümseyerek bakmaya başlayınca Hyunjin daha da rahatlamıştı. Aralarında saçma bir gerilim olmasını hiç istemiyordu. Odadan çıkmadan önce Chan ona seslenince sarışın arkasını döndü. 

- Bacağın iyi mi? 

Hwang dememişti. Hyunjin gözlerini kısıp gülümserken kafasını olumlu anlamda salladı ve aşağı inmeye gitti. Kahvaltı için planları vardı daha jisung için yapacakları vardı:)






Bu bölüm için bana katlanıp tüm saçmalıklarım da yanımda olan güzelim iyi ki varsın. Ellerin ve sabrın için teşekkür ederim

2 week | hyunchanWhere stories live. Discover now