29

304 27 17
                                    

Vera'dan

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Vera'dan

Keman eşliğinde klasik müzik çalan grubun yanına gitti.  Onlara istediği müziği söyleyip yanıma geldi. Bir müzik grubu ayarlamıştık, Batınla ne zaman yürüsek karşımıza çıkan bir sokak grubuydu. Her zaman farklı sokaklarda müzik yapıyorlardı ve tesadüfler bizi birkaç kez buluşturmuştu onlarla.

Bizi tanıdıkları için onları davet etmiştik. Böylece hem onlar kazanmış olacak hem de güzel müzikleriyle bizleri büyüleyeceklerdi.

Elini elime uzattı Batın, tuttum elini az ilerledik. Rayların üzerinde dans pozisyonunu aldık. Grubun solisti mikrofonu eline aldı ve gözleri bizdeyken konuştu.

"Arkadaşlar öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Ve biz de bizlere bu güzel törende müzik yapabilme fırsatı tanıdıkları için Vera Batın çiftine çok teşekkür ederiz."

Gülümseyerek gözlerimi açıp kapadım gözleri üzerimizde olan soliste, rica ederiz dercesine.

"Günün ilk şarkısını damat beyin talebi üzerine gelin hanıma ithaf ediyoruz."

Belimi kavrayan damat beye minnetle bakarken omzuna bıraktım elimi.

Yakamoz güzeli.

Şarkı seçimi şaşırtmamıştı beni. Gülümsedim. Çalmaya başlayan ritimlere yavaşça ayak uydurduk. İnsanlar yavaş yavaş fakat onlar, yüzler halinde akın ediyordu. Etrafımızda başka çiftler de dans etmeye başlamıştı.

Şarkının sözleri çok güzeldi.

Bana bakan gözleri çok güzeldi.

Çok şık olmuştu ve siyah takımının içinde o kadar havalı duruyordu ki. Şu an gözleri gözlerime bakmıyor olmasa onu herkesten saklardım. Çok kıymetli bir hazineymiş gibi. Kimse tarafından bulunmaması gerekiyordu çünkü artık bana aitti.

Yere sürünen özel tasarım olan göğüs dekolteli gelinliğimle, bir eli elimde bir eli belimde olan prensimle kendimi gerçekten prensesmişim gibi hissediyordum.

Sahip olduğum her şey çok güzeldi. Gözlerime bakan adam, yakınımızda duran görünüşlerini çok sevdiğim trenler, çakılların üzerinde olan raylar, misler gibi kokan her yere serpiştirilen çiçekler, tüm davetliler, müzik, kızıl ve mavi arasında arafta kalmış gökyüzü, patlatılan konfetiler, mutlulukla bizi izleyen gözler ve her şey. Her şey o kadar güzeldi ki.

Dünyanın en güzel düğününe sahiptim sanki.

Sıcak bir aralık gecesi
Islatır yanmış tenimi
Yaklaşır o güzel bedeni
Kendisi yakamoz güzeli

Gözlerime bakarak şarkıya eşlik ediyordu. Kalbimde kelebekler de ritme uymuş, dans ediyordu sanki.

"Her şey o kadar güzel ki, mutluluktan bayılacağım sanırım." Müziğin sesi çok fazla olduğu için bağırarak konuştum.

"Her şeyi güzelleştiren sensin," dedi.

"Bu bir rüya mı?"

"Hayır. Bu bir masal. Bizim masalımız."

Coşkulu olan müzik ilerledikçe daha fazla coşkuyla ayak uydurduk. Beni kendi etrafımda dönderdi. Hangi tarafa dönsem, kime baksam bana hayran bakışlarla karşılaşıyordum.

Böyle bir şey olacağını hiç tahmin edemezdim.

Klavyemin ucu insanlara değerken aslında bu kadar iyilik yaptığımı bilmezdim.

İnsanları mutlu ettiğimi bilirdim ama bir gün mutlulukları bana da bulaşır mı diye düşünmezdim.

Onlara gerçek benden bahseder miyim diye düşünmezdim hiç. Her şeyi bu kadar detaylı anlatmazdım.

Kurtardığımı bilirdim birilerini, ama kurtulacağımı sanmazdım. Bana bakan her çift gözün beni iyileştireceğini bilmezdim.

Ama şimdi biliyordum, iyileşiyordum biliyordum.

Bir kansere ölmezdim biliyordum.

Bir dünya kurmuştum. Başrole hiçbir zaman kendimi koymamıştım, o dünyayı herkes için yaratmıştım. Ama şimdi başrol bendim. Kurduğum dünyada sahip olduğum insanlar etrafımda toplanmıştı. Bir zamanlar kurduğum dünyada kimse aslında gerçek beni bilmezken yaşamımı sürüyordum. Ama şimdi herkesin gözünde gerçek bendim.

Ben her şeyin böyle güzel olacağını bilmezdim.

Birini seveceğimi düşünmezdim, bilmezdim, izin vermezdim.

Ama şimdi birini sevmiştim, izin vermiştim ve dünyamdaki diğer başrolü ona vermiştim.

İkimizin dünyasında artık binlerce kişi vardı. Üzerine bastığımız çakıllar vardı şimdi dünyamızda. Trenler vardı. Çok güzel bir manzara vardı. Müzik vardı. Dans vardı, insanlar dans ediyorlardı. En önemlisi, her şeyden önemlisi mutluluk vardı.
Öyle bir dünya kurmuştum ki, hiçbir yerde olmayan bir masaldı bu. Burası masal dünyasıydı, peri masalıydı.

İnsanlar dans ediyorlardı.

Müzik vardı.

Mutluluk vardı.

Burası peri masalıydı.

Masalda bir prens, bir prenses değil bin prens bin prenses vardı. Buradaki herkes masalın başrolüydü şimdi. Kimi kendi prensini, prensesini bulmuş; kimi bulamamıştı henüz.

Ama burada bir düğün vardı.

Bir prens ve bir prenses evleniyordu.

Aslında, burası bir düğün yeri de değil, bir müzik şöleniydi.

Burası bir festivaldi.

Konser vardı burada.

İnsanlar dans ediyorlardı.

Müzik vardı.

Mutluluk vardı.

Burası peri masalıydı.

----------
Oylamayı unutanlar var sanırım, lütfen unutmayın.

Ve arkadaşlar, korkuyorum finale yaklaşıyoruz...

Bir Kansere Ölmem | TextingWhere stories live. Discover now